ye 12.04.2007 tarihinde satış suretiyle devrettiğini, anılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek davalı adına olan kaydın iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, dava konusu işlemin gerçek satış olduğunu, murise 21.000.-TL satış bedeli ödediğini, ayrıca murisin mirasçıları arasında mal paylaşımı yaptığını belirterek davanın reddini savunmuştur....
Davalılardan ..., davacının aciz belgesi ibraz etmediğini, taşınmazın ilk önce kendisi tarafından emekli ikramiyesi ile satın alındığını ve borçlu eşi adına tescil ettirdiğini, daha sonra boşandıklarını ve aralarındaki mal paylaşımı sonucu taşınmazın kendisine kaldığını, iyi niyetli olduğunu savunarak davanın reddini istemiş, diğer davalı cevap vermemiştir. Mahkemece davalıların karı koca olmaları nedeniyle davanın kabulüne ve taşınmazın satışına ilişkin tasarrufun takip dosyasındaki davacı alacağını ve ferilerini karşılayacak oranda iptaline karar verilmiş; hüküm, davalılardan.... tarafından temyiz edilmiştir....
arasındaki boşanma davasında tarafların boşanmalarına karar verildiğini, MK'nın 214.maddesine göre mal paylaşımı davalarında yetkinin, eşlerden birinin ölümü nedeniyle mal rejimi sona ermiş ise, ölenin son ikametgahı mahkemesinin boşanmada mal paylaşımı davasına bakmakla yetkili olacağı, evliliğin mahkemenin boşanma kararı ile sona ermişse veya devam eden bir boşanma davası varsa, boşanma davasına bakmaya yetkili olan mahkemenin mal rejiminin tasfiyesini, yani boşanma halinde mal paylaşımını yapmakla da yetkili olacağının düzenlendiği, bu iki durum haricindeki diğer tüm hallerde müvekkili davalı eşin ikametgahı mahkemesinin boşanmada mal paylaşımı davasına bakmaya yetkili olacağını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir....
Mahalli bilirkişi anlatımlarına bakıldığında da murisin ihtiyaçlı olmadığı ve mirasçılar arasında mal paylaşımı yaptığını bilmedikleri, dava konusu taşınmazları sattığını da duymadıkları anlaşılmıştır....
in ise kardeşler arasında mal paylaşımı yapıldığını söylediğini, müvekkillerin kardeşleri ... ve ...'...
Davacı tarafından davalı şirket aleyhine kar payı dağıtılmaması sebebi ile ortaklıktan çıkma ve kar payının hesaplanarak ödenmesi istemi ile dava açılmış, söz konusu dava kapsamında şirketin devri kabil mal varlığı üzerine ihtiyati tedbir konulması talep edilmiştir. Yerel Mahkemenin 29.11.2023 tarihli ara kararı ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, verilen karar davacı vekili tarafından, davacıya şimdiye kadar talep etmesine rağmen şirket faaliyetlerine ilişkin bilginin verilmediği, şirket hissedarı olarak görüş ve bilgilerinin alınmadığı, davacının denetim hakkının kısıtlandığı, tarafların kardeş oldukları, yıllardır aralarında anlaşmazlık bulunduğu, babadan kalan mirasın paylaşımı hususunda ortaklığın giderilmesi davası bulunduğu, ihtiyati tedbir kararı verilmemesi sebebi ile şirket mal varlığının devredilme ihtimalinin bulunduğu, verilen kararın hatalı olduğu gerekçesi ile istinaf edilmiştir. 6100 sayılı HMK'NIN 389....
ye katılması yolunda karar alınıp alınmadığının belli olmadığını, usulüne uygun mal paylaşımı yapılmadan davalı Kollektif Şirketin yaptığı her türlü taksim ve dağıtımın yok hükmünde olduğunu, Nuh Çimento A.Ş'nin %10 ortaklığının atıl bırakılması nedeniyle davalı kollektif şirketin tasfiye edilerek anılan payın öncelikle şirkete sonrasında da ortaklarına dağıtılması gerektiğini, her ortağın kâr payı alma hakkı olduğunu ileri sürerek, davalı kollektif şirketin uzun süreden beri gayrı faal bırakılması, yasal mal paylaşımı yapılmaması ve müvekkillerinin de şirkete ortak olarak devam etmeyecekleri yönündeki iradeleri dikkate alınarak davalı kollektif şirketin tasfiyesine, Nuh Çimento A.Ş.'nin %10 kurucu ortağı olan davalı kollektif şirketten intikal etmesi gereken %10'luk hissenin tahsisi ile tüm temettü ve kâr paylarının hesaplanarak müvekillerine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Tüm bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince; istinaf eden taraf ve istinaf sebepleri ile bağlı inceleme sonucu; davacı vekilinin dava dilekçesinde davanın konusu ortak gayrımenkullerin paylaşımı, banka hesaplarının paylaşımı olarak bildirdiği, yine dava dilekçesinin açıklamalar bölümünde tarafların evliliğinden sonra alınan davalı eşin üzerine kayıtlı Samandıra'daki ev, davalı eş ve babası üzerine kayıtlı Çekmeköy'deki evdeki yasal payında mal paylaşımı talepleri içerisinde olduğunu belirttiği, ancak dava dilekçesinin talep bölümünde bu konuda herhangi bir talebi olmadığı, buna göre her ne kadar davacı vekili 02/05/2012 tarihli dilekçesinin ıslah dilekçesi olduğunu bildirerek harcı ikmal etmiş ise de dava dilekçesinin istem bölümünde talep miktarını açıkça belirtmediğinden sonradan sunulan 02/05/2012 tarihli dilekçe ıslah niteliğinde olmayıp dava dilekçesinin açıklanması niteliğinde olduğu, dava konusu taşınmazların edinim tarihleri itibarıyla edinilmiş mal oldukları, sürüm değeri üzerinden...
Ret talebini inceleyen merci tarafından verilen kararın Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Taraflar arasında görülen mal paylaşımı davası sırasında davalı tarafından 20.11.2014 havale tarihli dilekçe ile özetle; "...tarafların ... vatandaşı olması nedeniyle davada ... hukukunun uygulanması gerektiği, hâkimin bu hukuk hakkında hiçbir araştırma yapmadan aleyhine kararlar verdiği, deliller toplanmadan, tanıklar dinlenmeden yalnızca davacı beyanları ile malvarlığına tedbir konulduğu, şirketlerdeki oy hakkının elinden alındığı, hâkim hakkında .... şikayette bulunulduğu..." gerekçesiyle reddi hâkim yoluna başvurulmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma ve Mal Paylaşımı Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; kısmen bozulmasına-kısmen onanmasına dair Dairemizin 24.11.2015 gün ve 5442-22117 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir....