Mahkemece, Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararı içeriğine, ürünün hukuki ayıplı olduğunun anlaşıldığından, sabit olmayan itirazın reddine kesin olarak karar verilmiş; karar, yürürlükteki hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına temyiz edilmiştir. 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4.maddesi satışa konu malın ayıplı olması halinde; tüketici, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesini, ayıp oranında bedel indirimi veya ücretsiz onarım isteme hakkına sahiptir. Tüketicinin bu hakkını kullanabilmesi için satışa konu malın satış sözleşmesi yapıldığı anda ayıplı olması gerekir. Satışa konu cep telefonunun klonlandığı dosya içeriği ile sabittir....
seramiklerin adliye bahçesine getirilen 2 adet seramik ve dava dilekçesi ekine konulan fotoğraflardan anlaşıldığı üzere davacı vekilinin beyanına göre 68,04m2 beyaz ve 12,90m2 kirli beyaz olduğu ve dava konusu seramiklerin renk olarak birbirlerini tutmadığı için ayıplı olduğu, ayıplı ise gizli ya da açık ayıplı olup olmadığı; Ayıplı olan 12,90m2 seramiğin gözle bakıldığında çok bariz olarak belli olduğundan açık ayıplı olduğu, Ayıplı olduğu iddia edilen seramiklerin bedeli; ayıplı olan 12,90m2 seramik bedeli 12,90 x 254,237 = 3.279,66.-TL + KDV = 3.870,00....
-K A R A R- Davacı vekili, taraflar arasında 24.09.2007 tarihinde akdedilen finansal kiralama sözleşmesi ile davalıdan filtre sistemi kiralandığını ve ödeme planı düzenlendiğini, ithal edilen malın ayıplı çıkması nedeniyle 11.08.2008 tarihinde sözleşmenin tadiline dair yeni bir sözleşme imzalandığını, tadil sözleşmesi ile malın ayıplı olduğu, malın satıcıya iadesi ile başka bir filtre sisteminin tesliminin kararlaştırıldığını, dava konusu malın tabi olduğu KDV oranının %1 iken %18’e yükseltildiği gerekçesiyle davalı tarafından yeni bir ödeme planı düzenleyip, aradaki fark için fatura düzenleyip, fark tutarı olan 25.046,00 Euro’nun ödenmesinin istendiğini, ancak 2008 yılında akdedilen sözleşmenin yeni bir sözleşme olmayıp, ayıplı mal nedeniyle düzenlenen tali sözleşme olup, KDV oranındaki artıştan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını belirterek, davacı yana 25.046,00 Euro borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Malın gizli ayıplı olduğu bilirkişi raporu ile sabit olup, bu durumda ayıplı malın ve fatura konusu malın bedelinin faizsiz olarak iadesi istenebilir. Ancak mal iade edildiği tarihten itibaren malın bedeli ödenmediği takdirde faiz isteminde bulunulabilir. Alıcı bu dönem içinde malı kullanmakta, satıcı ise mal satış bedelini elinde tutmakla semen bedelinin tenzili ve işlemiş faiz talep edilemez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, fatura bedeli olan 17.000 TL alacağa ilişkin itirazın iptaline, malın iade tarihinden itibaren işleyecek faize ilişkin hüküm kurulmasından ibaret olup, mahkemece yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir. İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı...ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz....
Dava konusu olayda davacı, 28.8.2008 tarihinde satın almış olduğu bulaşık makinesinin, satın aldığı tarihten itibaren bir yıl geçmeden defalarca arızalanarak teknik servisçe onarım gördüğünü, buna rağmen ayıbın giderilemediğini ileri sürerek, eldeki davayı açmış olup, her ne kadar Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 4/4. 2012/427-6118 maddesinde, ayıplı maldan sorumluluğun, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile, malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabi olduğu belirtilmişse de, aynı maddenin devamında, satın alınan malın ayıbının, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmiş olması halinde, zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağı belirtilmiştir. Öte yandan mahkemece dava konusu malın, gizli ayıplı olup olmadığı, yenisi ile değiştirilmesi ya da bedel iadesi için, gerek yasada gerekse ......
Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir.'' denilmektedir. Dava konusu bağımsız bölümün satışına dair sözleşme, bağımsız bölümün teslim tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ve davada uygulanması gereken 4077 sayılı TKHK.’nun 4. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre; malın ayıplı olması durumunda tüketici, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür....
Mahkemece toplanan delillere göre; davalı şirketin dava konusu aracın ithalatçısı olması nedeniyle ayıplı malın neden olduğu her türlü zarardan satıcı ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, davalının husumet itirazının yerinde olmadığı, araçtaki üretim hatasından kaynaklanan ayıbın gizli ayıp olması ve satım anında alıcı tarafından bilinmesinin mümkün olmamasına göre alıcının iğfali niteliğinde olduğu ve dolayısıyla davanın 10 yıllık zamanaşımına tabi bulunduğu ,ayrıca ayıp ihbarının süresinde yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu araç 03.11.2004 tarihinde davalı şirketin bayiisinden satın alınmış, davacı tarafından 10.06.2010 tarihinde gizli ayıp nedeniyle bu dava açılmıştır. 6762 sayılı TTK'nın 25/3 maddesine göre satım sözleşmesine konu malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde, açıkça belli değilse 8 gün içinde malın ayıplı olduğu satıcıya bildirmelidir....
Davalı vekili, yetkiye ve göreve itiraz etmiş, davanın davalının ikametgahı mahkemesinin yetkili bulunduğunu, tarafların tüketici olmayıp tacir olduğunu, uyuşmazlığın ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğini, esas yönden ise bu malın ayıplı olması halinde süresinde ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, ürünün davacıya teslim tarihinin faturadan da önce olup faturaya göre dahi talebin zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, ürünün taahhüt edilen teknik şartları taşımadığı, fırının gizli ayıplı olduğu gerekçesiyle fırının davalıya iadesine, davalıya ödenen paranın yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. TTK.'nın 23/1-c maddesindeki “ malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir....
Tüketici Mahkemesinin 2006/665-2007/106 sayılı dava dosyasında; aracın ayıplı olması nedeniyle bedel iadesine karar verildiği ve hükmün kesinleştiği dosya içeriğinden anlaşıldığı gibi, bu hususlar mahkemeninde kabulündedir. Uyuşmazlık davacı alıcının ayıplı araç satışı nedeniyle, günlük işlerini yapmak için kiralamak zorunda kaldığı araç bedellerinin talep edilip edilemeyeceği hakkındadır. 2008/9676-2009/6001 Mahkemece, davacı alıcının malın ayıplı olduğunu bilmesine rağmen kendisine araç tahsisi için talepte bulunması gerektiği, davacının bu konuda talepte bulunduğunu kanıtlayamadığı, davacının sözleşmeden dönme hakkını kullandığını, sözleşmeden dönen tarafın müsbet zarar kapsamında olan araç yoksunluk tazminatı istemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 4077 sayılı yasanın 4/2 maddesi ayıplı malın neden olduğu zararlardan satıcıyı sorumlu tutmuştur. Aynı yasanın 30.maddesi bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümlerin uygulanacağını öngörmüştür....