DAVACI KISITLI VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Tüketicinin seçimlik hakları kapsamında ayıp oranında bedel indirimi veya tazminat yönünden ayrı bir hesaplama bilirkişi tarafından yapılmadığı ve mahkemenin de bu konuda bir karar kurmadığını, bilirkişinin sadece değer kaybı yönünden hesaplama yapması nedeniyle raporunun eksik olduğu, bu nedenle de eksik rapora dayanılarak hüküm kurulamayacağını, dava dilekçesinde açıkça fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak 1.000,00.- Tl talepli bir şekilde tazminat isteminde bulunmalarına rağmen mahkemenin bu konuda hataya düştüğünü, tahkikat aşamasında satılanın alıkonulup ayıp oranında satış bedelinde indirim talep ettiklerini, bu bağlamda bilirkişiler tarafından sadece değer kaybı hesaplanması hakkaniyete aykırı olup talep ile örtüşmediğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi tarafından verilen hukuka aykırı kararın kaldırılarak davanın talepleri bağlamında ayrıca tazminat hesabı da yapılarak davanın kabulüne, vekalet ücreti yargılama...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan aldığı epilasyon cihazının arızalandığını, bu nedenle yeni bir epilasyon cihazı alındığını ileri sürerek iki cihaz bedeli arasındaki fark olan 37.500 TL maddi tazminat ile 12.500 TL manevi tazminatın 24.01.2013 tarihinden itibaren davalıdan yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının TTK'nun 25/4 maddesi gereğince 6 aylık sürede dava açmadığını, süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesinin istemiştir....
-K. sayılı ilamı ile asıl ve birleşen davalar hakkında ayrı ayrı karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece, bozmaya uyularak, davacı tarafın satış konusu malı 31.05.2010 tarihinde teslim almasına rağmen TTK'nun 23. maddesinde belirtilen sürede ayıp ihbarında bulunmaması nedeniyle ayıplı malı kabul etmiş sayılacağı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiş, hüküm davacı-birleşen davacı vekilince temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin asıl davaya ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Dava ayıplı mal satışı iddiasına dayandığı halde birleşen dava süresinde mal teslim edilmemesi nedeniyle başka yerden mal temin edilmek zorunda kalındığı ve bundan dolayı zarara uğranıldığı iddiasına dayalı olup birleşen davanın ayıp iddiası ile ilgili olmadığı açıktır....
Dava eser sözleşmesi kapsamında ayıplı işler nedeniyle uğranılan zararın rucüen tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Davacı taraflar arasında imzalanmış olan 01/09/2011 tarihli üstyapı üretim sözleşmesi gereğince müvekkili şirketin ithal ederek sattığı otomobillerin bir kısım tadilatlarının davalı tarafça yapıldığını dava dışı tüketicinin satın aldığı otomobilde tadilat yapılan koltuklar nedeniyle ayıp bulunduğu iddiası ile müvekkili ve bayisi hakkında dava açtığını, davada satılan aracın koltuklarında ayıp bulunduğunun tespit edilerek ayıp nedeniyle tazminata hükmedildiğini, kararın kesinleştiğini, ayıbın davalının sözleşme gereğince yaptığı imalattan kaynaklandığını, 3....
Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/563 D.... sayılı dosyasında tespit yaptırdığını, dairede ayıp ve eksikler bulunduğunun belirlendiğini, yazılı ve sözlü olarak ... ve yüklenici firma yetkililerine söylendiği halde bu ayıpların ve eksiklerin giderilmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile eksik ve ayıp nedeniyle dairede ortaya çıkan ve mahkemece tespit edilecek bedel farkının (nesafet farkının) sözleşme tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı ..., dairede ayıp ve eksik bulunmadığını, sorumluluğun yüklenici firmaya ait olduğunu, ayıp ihbar mükellefiyetinin yerine getirilmediğini savunarak, davanın reddini dilemiştir. Davalı, ... Tolu Konut...Ltd. Şti, davanın reddini dilemiştir....
Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/563 D.... sayılı dosyasında tespit yaptırdığını, dairede ayıp ve eksikler bulunduğunun belirlendiğini, yazılı ve sözlü olarak TOKİ ve yüklenici firma yetkililerine söylendiği halde bu ayıpların ve eksiklerin giderilmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile eksik ve ayıp nedeniyle dairede ortaya çıkan ve mahkemece tespit edilecek bedel farkının (nesafet farkının) sözleşme tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı TOKİ, dairede ayıp ve eksik bulunmadığını, sorumluluğun yüklenici firmaya ait olduğunu, ayıp ihbar mükellefiyetinin yerine getirilmediğini savunarak, davanın reddini dilemiştir. Davalı, ...Toplu Konut...Ltd. Şti, davanın reddini dilemiştir....
Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/563 D.... sayılı dosyasında tespit yaptırdığını, dairede ayıp ve eksikler bulunduğunun belirlendiğini, yazılı ve sözlü olarak TOKİ ve yüklenici firma yetkililerine söylendiği halde bu ayıpların ve eksiklerin giderilmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile eksik ve ayıp nedeniyle dairede ortaya çıkan ve mahkemece tespit edilecek bedel farkının (nesafet farkının) sözleşme tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı TOKİ, dairede ayıp ve eksik bulunmadığını, sorumluluğun yüklenici firmaya ait olduğunu, ayıp ihbar mükellefiyetinin yerine getirilmediğini savunarak, davanın reddini dilemiştir. Davalı, Kuzu Toplu Konut...Ltd....
Bu halde, mahkemece ayıp ihbarı süresinde yapıldığından bilirkişilerden alınacak ek raporla ayıpların kabule icbar edilebilecek nitelikte olup olmadığı, eserin reddinin gerekip gerekmediği, ayıplar bu derecede önemli değilse bedelden tenzili gereken miktar ve ayıbın giderilmesi masrafları konusunda ek rapor alınıp, davalı iş sahibince ayıp nedeniyle bedelin bir kısmının ödenmesinden kaçınılmak suretiyle bedelden tenzil şeklindeki seçimlik hakkın kullanıldığı kabul edilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı ihbar bulunmadığı gerekçesiyle kısmen kabul kararı verilmesi doğru olmamış, bozulması uygun bulunmuştur....
Buna göre; satılan maldaki ayıp açık ayıp niteliğinde ise, 4077 sayılı Kanun’un 4.maddesi uyarınca malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde; gizli ayıp niteliğinde ise, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının 2000 yılında satın aldığı dairenin aralık 2001 tarihinde fiilen teslim edildiği , davacının satın aldığı bu taşınmazla ilgili ayıp ihbarını, dava tarihinden önce davalıya bildirdiğine ilişkin bir delil bulunmadığı ve sonrasında 22.2.2011 tarihinde açtığı eldeki dava ile de, taahhüt edilen tesislerin kamunun kullanımına da açıldığı gerekçesi ile bu ayıp nedeniyle satın aldığı taşınmazda meydana gelen ekonomik eksikliğin tazminini istediği anlaşılmaktadır....
Buna göre; satılan maldaki ayıp açık ayıp niteliğinde ise, 4077 sayılı Kanun’un 4.maddesi uyarınca malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde; gizli ayıp niteliğinde ise, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının 1999 yılında satın aldığı dairenin aralık 2001 tarihinde fiilen teslim edildiği, davacının satın aldığı bu taşınmazla İlgili ayıp ihbarını, dava tarihinden önce davalıya bildirdiğine ilişkin bir delil bulunmadığı ve sonrasında 30.11.2011 tarihinde açtığı eldeki dava ile de, taahhüt edilen tesislerin kamunun kullanımına da açıldığı gerekçesi ile bu ayıp nedeniyle satın aldığı taşınmazda meydana gelen ekonomik eksikliğin tazminini istediği anlaşılmaktadır....