Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

tazminat miktarının ödeme koşulları ve şartlarının görüşülmesi için 3 gün içinde müvekkili şirket ile bir görüşme organize edilmesini aksi taktirde müvekkilinin sözleşmeden ve mevzuattan kaynaklanan her türlü hukuki hakkı ve tazminat talebini gözden geçireceğine ilişkin ihtarname gönderildiğini, davalı firmanın sözleşmeye aykırı tutumları neticesinde elinde olan müşteri portföy ve itibarının alındığını, sektörde başka iş kabul edilmediği ve itibar kaybı yaşandığı, davacı şirketin ödeme güçlüğüne düştüğünü icra takipleri ile karşı karşıya kalarak malvarlığını yitirdiğini, bu nedenle dilekçesinde açıkladığı nedenlerle HMK 107 madde çerçevesinde belirsiz alacak davalarının kabulü ile fazlaya ilişkin haklı saklı kalmak kaydı ile şimdilik davalıdan dava tarihi itibarıyla 2.000,00 TL sözleşmesel zarar, 2.000 TL kar kaybı, 2000 Portföy tazminatı ve 50.000,00 TL manevi tazminat alacağının dava tarihinde itibaren uygulanan reeskont faizi ile birlikte tahsiline, yargılama...

    Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü: Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir. Dava; acentecilik sözleşmesinin feshinden kaynaklanan şimdilik 100,00 TL maddi tazminat ile 25.000,00 TL manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir....

      maddi ve manevi zarara uğradığını, müvekkilinin oluşturduğu müşteri çevresinden fesihten sonra davalı tarafça yararlandırıldığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle şimdilik 10.000 TL denkleştirme tazminatı ile buna bağlı şimdilik 10.000 TL haksız fesih ve uğranılan maddi zararlar ve 500.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        - K A R A R - Davacı vekili; taraflar arasında 01/09/2000 tarihli ... bayilik sözleşmesi ve bayilik protokolü ile 12/09/2002 tarihli akaryakıt istasyonu işletme sözleşmesi ve ek protokoller imzalandığını, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan edimlerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirmesine rağmen davalının ödenmemiş cari hesap borcunun bulunduğunu, söz konusu borcun ödenmesi ihtarname ile bildirilmesine rağmen ödenmediğini, bunun üzerine davalı aleyhine icra takibine geçildiğini, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve %40'tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin feshinden kaynaklanan alacağın tahsili için müvekkili şirket tarafından ... 2....

          Birleşen davada, intifa hakkı sona ermesine rağmen, birleşen davalının intifa şerhinin terkini ile ilgili işlem yapmadığı ve intifa hakkını kaldırmadığından, birleşen davacının maddi ve manevi zararına yol açtığı iddiası ile maddi ve manevi tazminat isteminde bulunulmuştur. Dava konusu taşınmazın intifa hakkının devamı nedeniyle, birleşen davacının maddi zararının varlığı, miktarı ve birleşen davalı eylemi ile illiyet bağı kanıtlanamadığından maddi tazminat istemi reddedilmiştir. Birleşen davalının hukuka aykırı ve birleşen davacı şirketin kişilik haklarının zedeleyici nitelikte bir eylemi kanıtlamadığından manevi tazminat istemi reddine, şeklindeki gerekçe il e neticeten; 1- Asıl davanın KISMEN KABÜLÜNE, Davacının kar yoksunluğu ve sözleşmenin 18....

          yol açtığı iddiası ile maddi ve manevi tazminat isteminde bulunulmuştur....

            Davacı vekili 21/05/2021 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat istemini 201.083,68 TL ye yükseltmiş, davalı vekili de ıslaha yönelik zaman aşımı def’i leri sürmüşse de dava sözleşmeden kaynaklanmış olup TBK 146 maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğundan davalının yerinde görülmeyen zamanaşımı def’inin reddine karar verilmiştir. Davacının manevi tazminat talebine gelince; Medenî Kanun ve Borçlar Kanunu yalnız gerçek kişilerin değil, aynı zamanda tüzel kişilerin de kişisel haklarını korumaktadır. Günümüzde doktrin ve Yargıtay tarafından yaygın olarak benimsenen görüş, gerçek kişilere özgü olanlar dışında kalan kişilik haklarında tüzel kişilerin de manevi zarara uğrayabileceğini ve bu nedenle manevi tazminat talebinde bulunabileceğini kabul etmektedir. Ancak, manevi zararın oluşup oluşmadığı somut olayın kendine has özellikleri dikkate alınarak değerlendirilmelidir....

              - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 10.02.1993 tarihli bayilik sözleşmesi yapıldığını, davalı tarafın ürettiği araçları satmak amacıyla müvekkilinin plaza inşa ettirdiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkide sorun olmadığını, müvekkilinin davalıya olan borçlarını zamanında ödediği halde davalının sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, feshin MK'nun 2.maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek 550.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminatın davalıdan faizi ile bilikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 13.8.2010 havale tarihli dilekçesiyle maddi tazminat talebini 1.711.500.00 TL'ye çıkarılmıştır. Davalı vekili, davacının iyi niyetli olmaması, borçlarını ödememesi ve yükümlülüklerini yerine getirmemesi sonucu, 08.02.2001 tarihli ihtarnameyle yetkili satıcılık sözleşmesinin sözleşmenin 35.,37/a maddeleri gereğince feshedildiğini, feshin haklı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur....

                Davalı vekili, müvekkilinin akaryakıt istasyonuna bayilik alabilmek için taşınmaz üzerine davalı şirket lehine bayilik sözleşmesinin teminatı olarak, 25.10.2007 tarihinde 15 yıl müddetle yeniden intifa sözleşmesi ve şerhi tesis edildiğini, bayilik ve bayiliğe bağlı intifanın 18.09.2010 tarihinde 4054 sayılı Kanunun Rekabet Kurulu kararları ve tebliğlerine göre geçersiz olduğu ve buna göre intifanın da tapudan fekki gerekeceğini, müvekkilinin davacının haksız ve hukuksuz tutum ve davranışları sebebi ile akaryakıt ve LPG istasyon işletmeciliği yapamayacak duruma düştüğünü savunarak davanın reddini istemiştir....

                  Davalı vekili, 12.04.2007 tarihli bayilik sözleşmesinin feshedildiğini, ancak daha sonra yeni bir sözleşme imzaladığını, bu yeni sözleşme ile tarafların birbirlerini geçmiş yönelik olarak zımnen ibra ettiklerini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacının taraflar arasında imzalanan 12.04.2007 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi ve eki olan taahhütnameye binaen taleplerde bulunduğu, bu sözleşmenin feshinden sonra taraflar arasında 12.04.2012 tarihli yeni bir bayilik sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşme ile herhangi bir alım taahhüdünün kararlaştırılmadığı, davacı şirketin hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin yeni sözleşme düzenlenmiş olmasına göre artık eski sözleşmeye dayalı taleplerde bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu