Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 295 ve devamı maddeleri gereğince bağıştan rücuya dayalı bedel isteğine ilişkindir. Bağışlamadan dönme, bağışlayanın tek taraflı, bağışlanana varması gerekli bir beyanıyla bağışlamayı geriye yürürlü olarak ortadan kaldırmasıdır. Dönme hakkı, bir hukuksal ilişkiye son veren yenilik doğurucu haklardandır. Ne var ki bağışlayan, ancak TBK 295. maddedeki koşullardan birinin varlığı halinde bağışlama konusunun geri verilmesini isteyebilir. Somut olaya ilişkin dosya içeriğinde, davalı bağışlanan davacı bağışlayana veya yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlediği ya da davacı bağışlayana veya onun ailesinden bir kimseye karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davrandığı yolunda bir kanıt bulunmadığından bağıştan rücu koşullarının olayda gerçekleştiği kabul edilemez....
Keşif sırasında dinlenecek yansız bilirkişi ve taraf tanıklarından bağışlama var ise bağış tarihi, çekişmeli taşınmazların zilyetliğinin davacı ve muris eşi ...’e devredilip devredilmediği, zilyetlik devredilmiş ise hangi tarihte devredildiği, bağış sözleşmesinin gerçekleştiğinin ispatı halinde ise davalı ...’in ne zaman bağışlamadan rücu ettiği ve zilyetliği geri aldığı, taşınmazların ne zamandan beri kimin kullanımında olduğu, bağış tarihi ile bağıştan rücu tarihi arasında 20 yıllık sürenin geçip geçmediği, olayda bağıştan dönme koşullarının bulunup bulunmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yargılama sırasında toplanan delillerin tutanakların edinme sebebi sütununda yazılı beyanlara aykırı düşmesi halinde tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek aykırılığın giderilmesine çalışılmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir....
Taraflar arasındaki bağıştan rücu sebebine dayalı tazminat ve tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I.DAVA Davacı vekili; müvekkilinin murisi ile davalı ......
Onun için, kişilik haklarını ihlal eden fiille, tazminat miktarı arasında makul bir oranın bulunması gerekir. Bir tarafın zenginleşmesine yol açacak sonuçlar doğurur miktarda manevî tazminat takdiri, müesseseyi amacından saptırır. Hakim, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusuru bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurmak zorundadır. Açıklanan ilkeler gözetildiğinde davalı-davacı erkek yararına takdir edilen manevî tazminat miktarı, ölçülülük ilkesine uygun olmayıp fazla bulunmuştur. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi gözetilerek daha uygun miktarda manevî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. VI....
Davacı ile davalı Kenan evlenirken mehir senedi düzenlendiği, senette belirtilen eşya ve altının gelin ve damadın babası tarafından taraflara düğün hediyesi olarak hibe edildiği, bunların davacı tarafça müşterek haneye getirildiği, ayrılık halinde ispat yükü davalılarda olmak koşulu ile 1/2'sinin davacıya iade edileceğinin davalılarca taahhüt edildiği, buna göre senedin %50'sinin davacının babası, %50'sinin davalı Mehmet tarafından hibe edildiği, kadının babasının bağışı olan %50'den tarafların hissesine %25'er hisse düştüğü, yine davalı Mehmet'in bağışı olan %50'den tarafların hissesine %25'er hisse düştüğü, buna göre davacının babasından bağış suretiyle aldığı %25 hisse için davalıların bağıştan rücu edemeyeceği ancak davacının, davalı Mehmet'ten aldığı %25 hisse için bağıştan rücunun mümkün olduğu, davalıların bağıştan rücu definde bulundukları gibi bağıştan rücu davasını da açtıkları, bunun bekletici mesele yapılmasını talep etmelerine rağmen mahkeme tarafından bağıştan rücu davası...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık bağıştan rücu sebebine dayalı tapu iptali ve tescile ilişkin bulunduğuna ve davada zilyetliğe dayanılmadığına göre, Yargıtay Başkanlar Kurulunun 26.01.2012 tarih ve 14 sayılı Kararı ile hazırlanıp Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 09.02.2012 tarih 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 18.02.2012 tarih 28208 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay (1.) Hukuk Dairesine ait olmakla gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 12.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
DELİLLER: Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Vakfıkebir Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/388 esas ve 2021/815 karar sayılı kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru üzerine, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde; İddia ve savunmaya mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre; İstinaf incelemesine konu ve esas teşkil eden eldeki dava; bağıştan rücu sebebine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....
Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, bağıştan rücu sebebine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, tarafların evli oldukları 21.09.2000 tarihde taşınmazın bağışlandığı, davacının talebinin yalnızca B.Y. 244. maddesi gereğince bağışlamadan rücu talebi ile tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, katkı payına yönelik bir uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmaktadır. Aile mahkemesi özel bir mahkemedir. Görevleri aile hukukundan kaynaklanmaktadır. Somut olayda; uyuşmazlığın B.Y. 244. maddesinden kaynaklandığı anlaşılmakla, davanın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlanması gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince Balıkesir 1....
Mahkemece, rücu sebebine ıttıla gününden itibaren 1 yıllık süre içerisinde açılmadığı ve bağışlamadan rücu koşulları gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; bağışlayanın, bağışlamadan rücu için rücu sebebini öğrendiği günden başlayarak 1 yıl içinde rücu beyanını açıklaması yeterlidir. Ayrıca, bağışlama ifa edildiğinde, bağışlayanın bağışlamadan rücu ettiğine dair irade beyanının bağışlanana ulaşmasından itibaren 1 yıl içerisinde sebepsiz zenginleşmeye dayanılarak istirdat (alacak) davası açılabilir. Davacıların bağıştan rücu sebebi olarak gösterdikleri ve davalının da imzası bulunan ihtarname 14.05.2001 tarihlidir. Yine davalının da imzası ile katıldığı davacıların yabancı ortağı olan Pepsi Co.Int. One Pepsi Way Somers NY şirketine gönderilen mektubun tarihi ise 30.07.2001’dir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil K A R A R Uyuşmazlık, mahkemeninde nitelendirmesinde olduğu üzere bağıştan rücu nedeni ile açılan açılan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Dava, genel hükümlere göre görülen (ve bağıştan rucü nedeni ile açılan) tapu iptal ve tescil davası niteliğinde olup, mal rejiminden kaynaklanan ve Aile Mahkemesinde yargılaması yapılan davalar arasında değildir. Nitekim dava Asliye hukuk mahkemesinde açılmış ve yargılamada genel hükümlere göre, Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından sonuçlandırılmıştır....