ın müşterek araç kiralama işini yaptıklarını, filodaki araçlar üzerinde yarı yarıya mülkiyet haklarının bulunduğunu, ancak araçların bazılarının kağıt üzerindeki mülkiyetinin davalı ... üzerinde, bazılarının mülkiyetinin de dava dışı 3. kişilerde kaldığını, tarafların aralarında 20/08/2002 tarihinde araçların ve diğer malların paylaşımı konusunda bir sözleşme imzalandığını, sözleşmenin C.2 maddesinde, mülkiyeti kağıt üzerinde veya üçüncü şahıslarda görülenlerden hangisinin ...'ya veya göstereceği şahıslara ait olacağının düzenlendiğini, C.2 maddesine göre Ek 2 nolu listede, davacının hakkı olduğu saptanmasına rağmen devri yapılmayan araçların bilgilerinin belirtildiğini, bu araçların gerçek sahibi olan davacının gösterdiği şahıslara devredildiğiniplakalı araçların davalıların kendi rızaları ile devrettiklerini, ancak diğer araçların çeşitli bahaneler ileri sürerek devrini yapmadıklarını, davacının sözleşmede üstlendiği borçlar için davalı ...'...
Türk Medeni Kanununun 644. maddesi hükmü gereği bir mirasçı, terekeye dahil malların tamamı veya bir kısmı üzerinde elbirliği mülkiyetinin, paylı mülkiyete dönüştürülmesi isteminde bulunduğu takdirde, Sulh Hukuk Hakimi, diğer mirasçılara çağrıda bulunarak belirleyeceği süre içinde varsa itirazlarını bildirmeye davet eder. Elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak bir itiraz ileri sürülmediği veya mirasçılardan biri belirlenen süre içinde paylaşma (ortaklığın giderilmesi) davası açmadığı takdirde, istem konusu mal veya mallar üzerindeki el birliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verilir. 5403 sayılı kanunun 8/B maddesine 28/10/2020 tarihinde eklenen ek fıkra ile tarım arazilerinde; ifraz hisselendirme, pay temliki, elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesi, elbirliği mülkiyetinin devri, paylı mülkiyet olarak intikal, taksim ve vasıf değişikliği işlemleri Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının izni ile yapılacağı hüküm altına alınmıştır....
Elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak bir itiraz ileri sürülmediği veya mirasçılardan biri belirlenen süre içinde paylaşma davası açmadığı takdirde, istem konusu mal üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verilir. Mirasçılara gönderilecek davetiyede "belirlenen süre içinde elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak bir itiraz ileri sürülmediği veya paylaşma davası açılmadığı takdirde istem konusu mal üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verileceğinin" bildirilmesi zorunludur. Somut olaya gelince; Davalılara gönderilen ve TMK'nun 644.maddesindeki ihtarı içermeyen tebligat geçersizdir. Bu durumda taraf teşkilinin sağlandığından bahsedilemez....
Merkez İlçe 8 parsel üzerindeki C blok (16) numaralı bağımsız bölümün davalıya rehin amacıyla temlik edildiğini, sözleşme konusu borcun ödenmesine rağmen mülkiyetinin iade edilmediğini, davalı üzerinde olan kaydın iptal ve adına tescilini, olmadığı takdirde yapmış olduğu ödemeler sebepsiz kalacağından alacağının ödeme tarihlerinden geçerli faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı cevap dilekçesinde; taşınmaz mülkiyetinin dayanılan protokol tarihinden önce devredildiğini, davacının 26.11.2001 günlü sözleşmeyle kararlaştırılan ödemeleri süresinde yapmadığını, davacının halen şirkete borçlu kaldığını, bu suretle sözleşmenin kendiliğinden geçersiz hale geldiğini, açılan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece sözleşmede kararlaştırılan mülkiyeti devri koşulları yerine gelmediği, kaldı ki taşınmazın davacı tarafından davalıya rehin olarak verildiği de kanıtlanmadığından söz edilerek dava reddedilmiştir....
Bu gibi taşınmazlarda zilyetliğin devri geçerlidir. Fakat, ne ilk zilyet ne de zilyetliği devralan kişi taşınmazın maliki değildir. Türk Medeni Kanununun 705. maddesinin 2. fıkrasında sayılan ayrık durumlar hariç maddenin 1. fıkrasına göre taşınmaz mülkiyetinin kazanılması ancak tescil ile olur. Bu bakımdan tapusuz taşınmazların satış vaadinde bulunulması Borçlar Kanununun 213. maddesi anlamında bir satış vaadi değildir. Eğer tapusuz bir taşınmazın satış vaadine dair sözleşme yapılmışsa bu sözleşme ile vaat alacaklısına her halde zilyetlik hakkının devri vaadinde bulunulduğu düşünülebilir. Bu şekilde zilyetliğin devri şekil koşuluna bağlı olmaksızın geçerli olduğundan zilyetliği devralan kişi tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz için ferağa icbar suretiyle tescil talebinde bulunamaz ise de eklemeli zilyetlikten yararlanma koşulları varsa ancak Türk Medeni Kanununun 713. maddesine dayanarak tescil davası açabilir....
Davalılar arasındaki arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesi eser sözleşmelerinin bir türüdür. Bu sözleşme taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükler. Burada biri diğerinden farklı iki ayrı hukuki durum söz konusudur. Bunlardan ilki geçerliliği bir şekle bağlı olmayan inşaat yapım sözleşmesi (eser sözleşmesi) «yüklenicinin borcu» diğeri ise, kamu düzeni bakımından resmi şekilde yapılmadıkça hüküm ve sonuç doğurmayan taşınmaz malda pay mülkiyetinin devri «arsa sahibinin borcu» dur. Bu özelliği gereği arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmeleri çift tipli karma sözleşmelerdendir. Kural olarak da; Borçlar Kanunu'nun 213, Türk Medeni Kanunu'nun 706 ve Tapu Kanunun 26. maddeleri hükmünce resmi şekilde yapılması zorunludur....
Davalılar arasındaki arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesi eser sözleşmelerinin bir türüdür. Bu sözleşme taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükler. Burada biri diğerinden farklı iki ayrı hukuki durum söz konusudur. Bunlardan ilki geçerliliği bir şekle bağlı olmayan inşaat yapım sözleşmesi (eser sözleşmesi) «yüklenicinin borcu» diğeri ise, kamu düzeni bakımından resmi şekilde yapılmadıkça hüküm ve sonuç doğurmayan taşınmaz malda pay mülkiyetinin devri «arsa sahibinin borcu» dur. Bu özelliği gereği arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmeleri çift tipli karma sözleşmelerdendir. Kural olarak da; Belediye Başkanlığı 213, Türk Medeni Kanunu'nun 706 ve Tapu Kanunun 26. maddeleri hükmünce resmi şekilde yapılması zorunludur....
Davalılar arasındaki arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesi eser sözleşmelerinin bir türüdür. Bu sözleşme taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükler. Burada biri diğerinden farklı iki ayrı hukuki durum söz konusudur. Bunlardan ilki geçerliliği bir şekle bağlı olmayan inşaat yapım sözleşmesi (eser sözleşmesi) «yüklenicinin borcu» diğeri ise, kamu düzeni bakımından resmi şekilde yapılmadıkça hüküm ve sonuç doğurmayan taşınmaz malda pay mülkiyetinin devri «arsa sahibinin borcu» dur. Bu özelliği gereği arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmeleri çift tipli karma sözleşmelerdendir. Kural olarak da; Belediye Başkanlığı 213, Türk Medeni Kanunu'nun 706 ve Tapu Kanunun 26. maddeleri hükmünce resmi şekilde yapılması zorunludur....
Taşınmaz mülkiyetinin kazınılması tescil ile olur. Mülkiyetin naklini sağlayan sözleşmelerin de resmi biçim koşuluna uygun olarak yapılması gerekir (TBK m. 237). Ancak, miras payının mirasçılar arasında devri için yazılı sözleşmenin bulunması yeterlidir (TMK m. 677) Somut uyuşmazlıkta, dava konusu taşınmazlardaki paylar davalı tarafından 21.03.1990 ve 05.05.2013 tarihlerinde satınalma yoluyla edinilmiştir. Davacı ile davalı arasında mülkiyetin kazanılmasını sağlayacak resmi biçimde düzenlenmiş bir sözleşme bulunmamaktadır. Ayrıca miras paylarının devrini içeren yazılı bir anlaşma da sunulmamıştır. Bu nedenle, dava konusu taşınmazların mülkiyetinin naklini sağlayacak taraflar arasında bir sözleşme bulunmaması nedeniyle davanın reddi gerekir. Mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir....
Ancak sonradan yapılan değişiklikle 11. maddenin metninde yer alan «mer’a» kavramı metinden çıkartılmış, 3194 sayılı İmar Kanunu uygulamasıyla imar planı içine alınan meralar mülkiyetinin belediyelere devri işleminin önü kapanmıştır. 3194 sayılı İmar Kanununun 11. maddesindeki değişiklikten öncede olsa evveliyatı mera olan ve bu niteliği kaybeden yerin imar planında özel mülkiyete konu olacak arsa vasfına dönüşmesi halinde de bu nitelikteki arazi malikinin hazine olacağı tabidir. Bu gibi yerler mülkiyetinin belediyeye veya onun satımı sonucu gerçek kişilere geçmesi 4342 sayılı Mera Kanununa 27.05.2004 tarihinde eklenen 5178 sayılı kanunla olanaklı hale gelmiştir. Şu haliyle Hazinenin 10.11.2003 tarihinde açtığı davanın yasal dayanağı bulunmaktadır. Ancak davanın reddedilmesine neden olan yasal düzenlemelerin tarihi davanın açıldığı tarihten sonradır. Yargılama giderleri ve harçları kural olarak, davada haksız çıkan (yani aleyhine hüküm verilen) tarafa yükletilir....