Bu surette; düzeltme işlemi sırasında kadastro paftasında mevcut olan sınır iptal edilerek kadastro tespiti sırasında uygulanmayan ve kadastro tespitine esas alınmayan tescil krokisi uygulanmak suretiyle mülkiyet aktarımı; başka bir ifade ile kadastro sırasında kesinleşen mülkiyet durumunda değişiklik yapılmıştır. Yukarıda da değinildiği üzere 41. maddeye göre yapılacak düzeltme işlemi yalnızca teknik hatalara ilişkin olup, mülkiyet durumunu değiştirecek şekilde uygulama yapılması mümkün bulunmamaktadır....
Dava dilekçesi içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, davada elbirliği halinde mülkiyet söz konusu olup, nüfus kayıtlarına göre dava dışı ortaklar (mirasçılar) bulunmaktadır. Bilindiği üzere, Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 701 ila 703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır....
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK'nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir. Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır....
Yargıtay uygulamalarında, taşınmazın niteliğine uygun kullanımını önemli ölçüde etkileyen özel bir durum sözkonusu değil ise de arsalarda irtifak nedeniyle olabilecek değer düşüklüğünün irtifaktan etkilenen alanın mülkiyet değerinin %50'sini aşmaması gerektiği kabul edilmektedir....
Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle kesinleşmiş olan taşınmazlarda, değişiklik işlemleri sırasında ortaya çıkan yüzölçümü farklılıklarından, kadastronun dayandığı teknik kurallarda belirtilen hata sınırları içinde kalanların re’sen düzeltilmesine kadastro müdürlükleri yetkilidir.” şeklinde değiştirilmiş böylece, açıklanan teknik hataların düzeltilmesinde vasıf ve mülkiyet değişikliğini engelleyen ifadeler madde metninden çıkartılmıştır. Ancak, buradaki mülkiyet değişikliğinden, orijinal ölçü değerleri ile zemin uyumlu hale getirilmesi amaçlanmakta olup, tapu iptali ve tescil yolu ile çözümlenecek nitelikte olan kadastro tespitine dayalı istemleri bu madde kapsamında değerlendirilmemiştir....
Az yukarıda sözü edilen ve mahkemece uyulan bozma ilamı ile mevcut imar planının idari yargıda iptali halinde yeniden yapılacak imar uygulaması sonucu taşınmazların mülkiyet durumunda değişiklik olma olasılığı gözetilmiştir. Nitekim, belediyenin verdiği cevabi yazıda da bölgede 26.1.2006 tarihinde imar uygulaması çalışmasının başlatıldığından söz edilmektedir. Hükmü temyiz eden taraf da temyiz dilekçesinde imar çalışmaları sonucu 58 parselin mülkiyet sınırlarının değiştiği, elatmanın önlenmesi isteminde bulunan ...'in temliken tescile konu alanda mülkiyet hakkının kalmadığı da ileri sürülmüştür. Mahkemece imar uygulaması sonucunun beklenmesi gerekirken sadece kal talebinin ... bırakılması nedeniyle telafisi imkansız zarar oluşmayacağının kabulü doğru değildir. Mülkiyet değişikliği halinde elatmanın önlenmesi isteminde bulunan tarafın davada sıfatının kalmayacağı hususu gözetilmemiştir....
Bilirkişi raporunda yapılan bu tespitler ve kullanılan ifadelerden, davalının malik olduğu taşınmazdaki mülkiyetin paylı mülkiyet niteliği taşıdığı ve davalının da taşınmazda paylı malik olduğu anlaşılmaktadır. Davalının taşınmazdaki mülkiyet hakkının, iştirak halinde mülkiyet değil paylı mülkiyet olduğu durumda, sorumluluğunun payı ile (kat mülkiyetine geçilmiş veya kat irtifakı kurulu olduğu halde arsa payı ile) sınırlı olacağı gözetilerek değerlendirme yapılmalıdır. Açıklanan vakıalar karşısında mahkemece; davalının da malik olduğu (zarara neden olan) binaya ait tapu kayıtlarının getirtilmesi; gelen tapu kayıtlarından, davalının mülkiyet hakkının paylı mülkiyet vasfında olduğunun saptanması halinde, sadece payı oranında sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir....
Yüksek 14.Hukuk Dairesi ise 26.04.2012 tarih ve 2012/5718 Esas ve 2012/5950 Karar sayılı ilamlarıyla Hazinenin mülkiyet hakkına dayanarak tapu iptali ve tescil isteğine göre görevli Dairenin 8.Hukuk Dairesi olduğu gerekçesiyle dava dosyasının Daireler arasında çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü bakımından Yüksek Birinci Başkanlığa gönderilmesi gerekirken yanılgı sonucu Dairemize gönderildiği belirlenmiştir. Hazinenin mülkiyet hakkına dayanarak tapu iptali ve tescil istediği açık olup, ne var ki; Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 09.02.2012 tarih ve 1 sayılı kararı uyarınca 01.03.2012 tarihinden itibaren Hazinenin mülkiyet hakkına dayanarak açtığı davalara 8.Hukuk Dairesi tarafından bakılmasını öngörmektedir. Eldeki dava dosyasının ise 27.09.2011 tarihinde temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderildiği anlaşıldığına göre temyiz inceleme görevi yüksek Yargıtay 1.Hukuk Dairesine ait olmaktadır....
Dava konusu her iki taşınmaz da paylı mülkiyet rejimine tabi bulunmaktadır. Türk Medeni Kanununun 688. maddesinde paylı mülkiyet “birden çok kimsenin maddi olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarla malik olmaları” şeklinde ifade edilmiştir. Paylı mülkiyette mülkiyet hakkına sahip birden fazla kişi olmasına rağmen aslında eşya üzerinde tek bir mülkiyet hakkı vardır. Eşya üzerindeki bu tek mülkiyet hakkı malikler arasında bir paylı mülkiyet birliğini meydana getirir. Davacı ..., 1900 ada 1 sayılı parsel sayılı taşınmazda 2/3 paylı malik olup bunun dışındaki 1/2pay ise başkasına aittir. Davalı/karşı davalılar adına kayıtlı 1900 ada 154 parsel sayılı taşınmazda da davalılar dışında başkaca paydaşlar mevcuttur. Somut olayda, yıkım ve tescil hükmü davada taraf olmayan diğer paylı maliklerin hukukunu da etkileyeceğinden, 1900 ada 1 ve 154 sayılı parsellerin davacı ve davalılar dışındaki paydaşlarının da bu davada taraf olarak yer almaları zorunludur....
Paylı mülkiyet, maddi olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına birden çok kişinin belirli paylarla malik olmasıdır (TMK m. 688). Bugün İsviçre-Türk hukukuna hakim olan görüş, paylı mülkiyete konu eşya üzerinde tek bir mülkiyet hakkı olduğu ve bu tek mülkiyet hakkına bütün paydaşların hepsinin sahip olduğu yönündedir. Mülkiyet hakkı, paydaşlar arasında bölünmemiştir....