WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Görüldüğü üzere ... ve ... ... isimli iki kardeş bulunduğu, diğer bir anlatımla tapu kaydında yazılı olan malik ismi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir kişinin daha mevcut olduğu tespit edildiğine göre; tespit edilen bu kişinin veya mirasçılarının taşınmaz hakkında mülkiyet iddiası bulunup bulunmadığı araştırılmadan davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece yukarıda adı geçen “... oğlu ...’ın” mirasçılarının adresinin tespiti ile mahkemeye çağrılarak veya usulüne uygun istinabe yolu ile dinlenerek taşınmaz üzerinde bir hak iddiası bulunup bulunmadığı sorulup beyanları tespit edilmeli, taşınmazda mülkiyet iddiası olması halinde çekişmenin esası tapu iptal ve tescil davası ile çözümlenebileceğinden davanın reddine karar verilmeli, böyle bir iddiası bulunmadığı takdirde davanın kabulüne karar verilmelidir. Yukarıda açıklanan nedenlerle mülkiyet nakline sebep olacak şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....

    Dosya içeğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 235 ada 2 parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet üzere olduğu, bu yerde yapılan işaatta bağımsız bölümler oluşturulduğu, yapının ruhsat ve projesine aykırı olarak inşa edildiği, iskan ruhsatının bulunmadığı, yapıdaki bağımsız bölümlerden fazla paydaşın mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunun 688 ve devamı maddelerinde düzenlenen paylı mülkiyet hükümlerine göre, paylı mülkiyet üzere olan taşınmazda, paydaşla-nn taşınmazın tamamı bakımından her yerinde hak sahibi olmaları asıldır. Aralarında tüm paydaşları kapsar şekilde bir anlaşma olmadıkça, bir yada birden fazla paydaşın taşınmazın belli ve muayyen yeri üzerinde hak sahibi olmalarına yasal olanak yoktur. Böyle bir tespit hükmü açıklanan mülkiyet hükümlerine aykırılık teşkil eder. Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Bir kısım davacıların temyiz İtirazları yerindedir....

      Markaların korunmasına dair usul ve esaslar, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nda düzenlenmiş olup Kanun'un 156/5.maddesine göre; "Üçüncü kişiler tarafından sınai mülkiyet hakkı sahibi aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalının --------- mahkemesidir". Davalı vekilinin ---------- cevap dilekçesinde, yetki itirazında bulunmuş, SMK 156/5 hükmüne göre üçüncü kişiler tarafından sınai mülkiyet hakkı sahibi aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkemenin davalının yerleşim yerinin bulunduğu mahkeme olduğundan yetkisizlik kararı verilmesini istemiştir. Mahkememizce davalının gerçek ikametgahının tespiti edilmesi ve tebligat yapılan adreste ne kadar zamandır ikamet ettiğinin araştırılması için yazılan müzekkerelere verilen cevaplarda, ---------- fazla ikamet ettiği bildirilmiştir. Dava dosyası incelendiğinde; davalının ------------ anlaşılmıştır....

        Hükmü, davacı temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Türk Medeni Kanununun “mülkiyet hakkının içeriği” başlıklı 683. maddesi hükmüne göre bir şeye malik olan kimse, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Aynı yasanın 2. fıkrasına göre de mülkiyet hakkına haksız bir elatma varsa giderilmesi mahkemeden istenebilir. Yasanın 718. maddesine göre de mülkiyet hakkı kapsamına; kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanları girer. 719. madde hükmüne göre de mülkiyet hakkının kapsamı tapu planlarıyla (çapla) belirlenir....

          Verilen hükümle tapu kaydı paylı mülkiyet durumuna dönüşmüştür. Artık taşınmazın her iki davalı adına iştirak (elbirliği) halinde mülkiyet hükümlerine tabi olmak üzere tapuya kayıt ve tesciline karar verilemez. Mahkemece verilen kararda geçen “…iştirak (elbirliği) mülkiyet hükümlerine tabi olmak üzere tapuya kayıt ve tesciline…” sözlerinde isabet bulunmamaktadır. Ancak, kanuna uygun olmayan bu husus hakkında yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç yoktur. Hüküm fıkrasının 3 numaralı bendinin b-2 bölümünde geçen “…iştirak (elbirliği) mülkiyet hükümlerine tabi olmak üzere…” sözlerinin HUMK.nun 438/7 (HMK. m.370/2) maddesi gereğince (6100 sayılı Kanuna 31.3.2011 tarih 6217 sayılı Kanunla eklenen Geçici 3....

            Bir kamusal yararın varlığı halinde hizmeti sunan kamu idaresinin özel mülkiyet alanını da kullanma ihtiyacı duyması halinde yöntemine uymak suretiyle kamulaştırma ile kamusal hizmeti yürütme olanağı vardır. Somut olayda bir başka yerde elektrik panosu kurulması olanaksız ise az yukarıda belirtilen yol izlenerek kamulaştırma yapılarak davacının da paydaş olduğu mülkiyet hakkı sınırlandırılmaya tabi tutulabilir. Bu yol izlenmeden ve uzmanı tarafından zaruretin varlığı dahi tespit edilmeden davacıya ait özel mülkiyet alanına girilerek, işgali, diğer bir anlatımla izinsiz ve olursuz el atmayı yargısal yoldan korumak mümkün değildir. Türk Medeni Kanununun 683. ve devamı maddeleri uyarınca mülküne izinsiz elatan kişiye karşı malikin koruma istemesi yasal hakkı olup,davacının istemi de bundan ibarettir....

              Zorunlu geçit hakkı, mülkiyet hakkının kanundan doğan dolaylı bir sınırlaması olduğundan bu tür sınırlamalar ancak mülkiyet hakkına konu taşınmazlar için söz konusu olabilir. Taşınmaz mallarda mülkiyet hakkı, kural olarak o taşınmazın tapu siciline tescil edilmesi ile doğar. Tapu siciline kayıtlı olmayan bir taşınmaz üzerinde mülkiyet hakkının varlığından söz edilemez. Mülkiyet hakkının kanundan doğan dolaylı sınırlamaları, bir yasa hükmü gereği kendiliğinden doğmayıp ancak belli koşulların varlığı halinde hak sahibine bir talep hakkı tanıdığından bu kısıtlamaların doğması için tapu siciline tescil edilmeleri gerekir. Zorunlu geçit hakkı da, taşınmaza bağlı bir irtifak hakkı olduğundan Türk Medeni Kanununun 780. maddesi uyarınca da bu hakkın doğumu için tescil şarttır. Yine aynı kanunun tapu siciline ilişkin 1000. ve 1008. maddelerinde de bu irtifak hakkının tapu siciline tescil edilmesi gerekliliği belirtilmektedir....

                (Keleş), ..., ..., ... ve ... adına verasette iştirak şeklinde elbirliği mülkiyeti (iştirak halinde mülkiyet) hükümlerine göre, 140 ada 137 parsel sayılı taşınmazın ölü tespit maliki davalı ...adlarına verasette iştirak şeklinde elbirliği mülkiyeti (iştirak halinde mülkiyet) hükümlerine göre 140 ada 60 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinde olduğu gibi 1/2 oranında eşit hisselerle Mürsel kızı ... ve Mürsel kızı ... adına paylı (müşterek) mülkiyet hükümlerine göre, 140 ada 61 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinde olduğu gibi 1/2 oranında eşit hisselerle Mürsel oğlu ... ve Mürsel oğlu ... adına paylı (müşterek) mülkiyet hükümlerine göre tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir....

                  Mülkiyet nakline neden olunmaması için bu şahısların mirasçıları duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazda mülkiyet iddaları bulunup bulunmadığı sorularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 19.04.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                    Mülkiyet nakline neden olunmaması için anılan kişilerin mirasçıları tanık sıfatıyla dinlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece, mülkiyet nakline neden olacak biçimde eksik araştırma ve inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 08.03.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu