Mahkemece kayyım atamanın haklı gerekçeleri belirtilmemiş, sırf diğer ortak davalıların beyanlarına göre pay ve paydaş çoğunluğu oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde 3. kişi kayyım olarak atandığı gibi, kayyımın davalı müdürün yanında mı kayyım olarak atandığı, müdürün yetkilerinin kaldırılıp kaldırılmadığı, kayyıma hangi konuda ve ne kadar süre ile yetki verildiği de kararda yer almamıştır. Bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 24/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18.12.2012 tarih ve 2011/4-2012/812 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, davacının, davalı şirketin 1 payına sahip ortağı olduğunu, diğer davalının davalı şirketin diğer ortağı oldup aynı zamanda şirket müdürü olduğunu, davalı müdürün şirketi iyi yönetemediğini, şirkete zarar uğrattığını, vergi, SSK, kredi borçlarını ve ticaret odasına olan aidat boçlarını ödemediği gibi ana sözleşmede belirtilen faaliyet dışında faaliyette bulunduğunu ileri sürerek davalı müdürün haklı nedenle azline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davalı H.. U..'...
İş sayılı düzeltme ve cevabın yayımlanmasına ilişkin kararı 30/09/2014 tarihinde sorumlu müdürün vekiline tebliğ edilmekle birlikte metnin süresi içerisinde yayımlanmış olması karşısında sorumlu müdürün kararı öğrenmiş olduğu ancak sanığın sorumlu müdürü olduğu günlük ulusal süreli yayının 01/10/2014 tarihli nüshasının 5. sayfasında yer alan "Havuzun Parası %3'le Sıfırladı" başlıklı haberin; 5 sayfanın 1/4’ünden fazlasını kaplayacak şekilde, daha büyük puntodan oluşan bir satırlık başlık ve iki satırlık alt başlık altında fotoğraf dahil 5 sütunda yer aldığı, düzeltme ve cevap metninin ise aynı gazetenin 01/10/2014 günlü nüshasının aynı sayfasında sayfanın ortasında ve 1/8’ini kapsayacak bir bölümde dört sütundan ibaret olarak yayımlandığı; düzeltme ve cevap metninde geçen "haberde bahsi geçen kişi ya da kurumlarla müvekkillerin herhangi bir bağlantısı bulunmadığı gibi, müvekkillerin yaptıkları tüm işlemler usul ve yasaya uygundur" şeklinde yayınlanması gereken metnin; "... müvekkillerin...
Öte yandan, tebligatın tüzel kişi yerine gerçek kişi olan sorumlu müdür muhatap alınarak düzenleneceği, sorumlu müdürün görevinin niteliği gereği “belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra eden kişi” konumunda bulunduğu ve aynı Kanunun 29. maddesinde belirtilen adresin aynı zamanda sorumlu müdürün iş yeri adresi olduğu da dikkate alındığında, sorumlu müdüre 7201 sayılı Kanunun 17 ve 20. maddelerine uygun olarak tebligat yapılması gerektiği sonucuna varılmalıdır. 7201 sayılı Kanun ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin anılan hükümleri dikkate alındığında, muhatabın iş yerinde meslek ya da sanat icra eden bir kişi olması durumunda da, diğer tebligat usullerinde olduğu gibi, tebligatın öncelikle bizzat muhataba yapılmaya çalışılması gerekmektedir. Muhatap aranmadan tebligatın doğrudan doğruya memur veya müstahdeme yapılması usule aykırı olacaktır....
Öte yandan, tebligatın tüzel kişi yerine gerçek kişi olan sorumlu müdür muhatap alınarak düzenleneceği, sorumlu müdürün görevinin niteliği gereği “belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra eden kişi” konumunda bulunduğu ve aynı Kanunun 29. maddesinde belirtilen adresin aynı zamanda sorumlu müdürün iş yeri adresi olduğu da dikkate alındığında, sorumlu müdüre 7201 sayılı Kanunun 17 ve 20. maddelerine uygun olarak tebligat yapılması gerektiği sonucuna varılmalıdır. 7201 sayılı Kanun ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin anılan hükümleri dikkate alındığında, muhatabın iş yerinde meslek ya da sanat icra eden bir kişi olması durumunda da, diğer tebligat usullerinde olduğu gibi, tebligatın öncelikle bizzat muhataba yapılmaya çalışılması gerekmektedir. Muhatap aranmadan tebligatın doğrudan doğruya memur veya müstahdeme yapılması usule aykırı olacaktır....
nin seçildiğini her iki müdürün münferit yetkili olduğunu, ...'ın müdürlük görevinden istifa etmesi üzerine yeni müdür veya müdürlerin seçilmesi için 29/09/2014 tarihinde genel kurulun toplantıya çağrılması yönünde karar alıp Ticaret Sicilinde ilan ettirildiğini, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre şirkete yabancı müdür atanmasına herhangi bir engel olmadığını savunarak haksız davanın reddine veya konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar vermesini istemiştir. Mahkemece; incelenen tüm dosya kapsamına göre; dava tarihinden sonra meslek yasaklısı olan yetkili müdürün istifa ettiği, diğer müdürün ise müdür seçilmesi için genel kurulu olağan üstü toplantıya çağırdığı ve toplantıda şirket müdürü hakkında karar alındığı ve dava tarihinden sonra genel kurul toplantısı yapıldığı için davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....
Başer hakkında kurulan hükme yönelik incelemede ise; Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; 5187 Sayılı Basın Kanunu'nun 14/6. maddesinin "Düzeltme ve cevabın yayımlanmasına hakim tarafından karar verilmesi halinde, birinci fıkradaki süreler, sulh ceza hakiminin kararına itiraz edilmemişse kararın kesinleştiği tarihten, itiraz edilmişse yetkili makamın kararının tebliği tarihinden itibaren başlar." hükmü ile aynı Kanun'un 18/1. maddesinin "Düzeltme ve cevabın yayımlanmasına ilişkin kesinleşmiş hâkim kararlarına uymayan sorumlu müdür ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili onmilyar liradan yüzellimilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır....
maddeleri gereğince davalı müdürün temsil yetkisinin dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyaten kaldırılmasına, davalı müdürün temsil yetkisinin müvekkiline (davacı müdür) verilmesine ve şirketin temsil ve ilzamının dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyaten davacı müdür tarafından münferit imza atmak suretiyle ifa edilmesi yönünde karar verilmesine veyahut davalı müdürün temsil yetkisinin dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyaten kaldırılmasına, davalı müdürün temsil yetkisinin mahkeme tarafından atanacak bir kayyıma verilmesine ve şirketin temsil ve ilzamının dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyaten davacı müdür ile kayyım tarafından müşterek imza atmak suretiyle ifa edilmesi yönünde karar verilmesine; esasa ilişkin olarak da davalı müdürün, tarafların ortağı olduğu ...... Tarım Gıda Ür. Nak. San. ve Tic. Ltd. Şti.'...
Anılan maddelerde müdürün yetkisinin sınırlandırılabileceği belirtilmiş olup, maddedeki sınırlandırmanın amacı müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması değildir. Böyle bir yorum, TMK'da düzenlenen kayyımlık müessesesi ile bağdaşmadığı gibi TTK'nun 629/1. maddesinin atfıyla limited şirketlere de uygulanması mümkün olan TTK'nun 371/3. maddesi gereğince ancak temsil yetkisinin sadece merkezin veya bir şubenin özgülendirilmesine veya birlikte kullanılmasına ilişkin sınırlandırılmalar geçerli olup, TTK'nun 630/2 ve 3. fıkralarında belirtilen sınırlandırmada ancak kanunda belirtilen bu hallere ilişkin olarak yapılabilir (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 28/01/2021 tarih 2020/1490 Esas 2021/593 Karar sayılı ilamı)....
Davacıların haklı neden olarak davalı müdürün, şirket pay sahiplerini usulüne uygun şekilde toplantıya çağırmadığını, buna rağmen bazı pay sahiplerinin yokluğunda toplantı yapıldığını, sahte imzalarla kararlar alındığını, defter ve kayıtları usulüne uygun tutulmadığını, şirketin zarara uğratıldığını ileri sürdükleri, alınan karardaki bazı imzaların ,imza sahibi olarak görülenlerin elinin ürünü olmadığı, onların yerine davalı yöneticinin imza attığına dair Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/38452 soruşturma sayılı dosya üzerinden şikayette bulunulduğu, dosyanın kapalı gözüktüğü, bir takım kararların müdürün toplantıda hazır olmayan bazı pay sahipleri adına imza atması neticesi alındığına yönelik davalı müdürün kendi ikrarının bulunduğu ileri sürmektedir. ortaklar kurulu toplantıların TTK’nın 617. maddesinde düzenlenen çağrı usulüne uygun olarak yapılmaması tek başına müdürlükten azil bakımından haklı ve yeterli bir sebep olarak kabul edilemez ise de, bu bu haliyle davalının müdürlük...