Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak, kıymet takdirine süresinde itiraz etmeyerek yasanın öngördüğü bu olanağı kullanmayanlar, kıymet takdirine ilişkin hususları ihalenin feshi sebebi olarak ileri süremezler. Somut olayda, icra müdürlüğünce 24.06.2013 tarihinde yapılan kıymet takdiri ile taşınmaz değerinin 167.610,00 TL olarak belirlendiği, kıymet takdiri raporunun borçluya bizzat 26.11.2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun İİK'nun 128/a maddesinin ilk fıkrasında öngörülen yedi günlük sürede 28.11.2013 tarihinde icra mahkemesine başvurarak değerinin düşük tespit edildiğinden bahisle kıymet takdirine itiraz ettiği; mahkemece yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde taşınmaza 192.889,00 TL değer biçildiği, bu rapora her iki tarafça itiraz edilmesi üzerine mahkemece ikinci kez keşif icrasına karar verildiği, ancak verilen kesin sürede keşif masrafları yatırılmadığından ......

    İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı tarafından, dava dilekçesindeki nedenler tekrarlanarak ve kıymet taktir raporu tebliğinin usulsüz olduğu belirtilerek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Kıymet taktirine itiraz yönünden istinaf başvurusunun incelenmesinde; Uyuşmazlığın kıymet takdirine itiraza ilişkin olduğu görülmüştür. Yapılan yargılama sonucunda kıymet taktirine itiraz yönünden mahkemenin yetkisizliğine karar verildiği görülmüştür. İİK'nun 363 maddesi gereğince; icra mahkemesi kararlarından hangilerinin kesin olduğu özel hükümlerle ve genel olarak da İİK'nun 363. maddesinde birer birer açıklanıp gösterilmiştir. Bunların dışında kalan mahkeme kararları istinaf edilebilir....

    İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2014/994 E. sayılı dosyasında kıymet takdirine itiraz ettiği, mahkemece 05.09.2014 tarihli tensip tutanağında, borçlunun kıymet takdir tebliğinin usulsüz olduğuna ilişkin şikayetinin kabulü ile, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince satış ilanının tebliğ edildiği 29.08.2014 tarihinin kıymet takdirinin tebliğ tarihi olarak tespitine karar verildiği, takip dosyasında ise icra müdürlüğünce yaptırılan kıymet takdiri üzerinden taşınmazın ihaleye çıkarıldığı görülmektedir. Bu durumda mahkemece, kıymet takdirine itirazın sonucu beklenip, sonuçlandıktan sonra borçlunun şikayetinin değerlendirilerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

      İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2010/1179 Esas, 2011/8 K. sayılı dosyası üzerinden aynı icra dosyasından başka bir taşınmazın kıymet takdirine itirazda bulunduğu, anılan mahkemenin 06.01.2011 tarihli kararının takip dosyası arasında bulunduğu, kıymet takdirine itirazda bulunan vekilin azledildiğine veya istifa ettiğine dair dosya içinde kayıt da bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda, yukarıda açıklanan maddeler gereğince, satış ilanının kıymet takdirine itiraz eden vekile tebliği gerekir. Takip dosyasına ayrıca vekaletname sunulmamış olması, kıymet takdirine itiraz hakkındaki kararın dosyaya ibraz edilmiş olması karşısında artık borçlunun takipte vekille temsil edildiği gerçeğini ortadan kaldırmaz. Emredici nitelikteki bu düzenlemelerden kaynaklanan yasal zorunluluğa aykırı olarak, vekili varken asile gönderilen satış ilanı tebligatı yok hükmünde olup sonuç doğurmaz....

        Kıymet takdirine itiraz hakkında verilen karara yönelik istinaf talebinin incelenmesinde ise; davacı tarafça kıymet takdirine itirazın yasal süre içinde yapılmadığı, davacının kıymet takdirinden en son Erzurum 2.İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/205 Esas sayılı dosyasında açmış olduğu dava tarihi itibariyle haberdar olması nedeniyle yasal süre içinde kullanılmayan şikayet hakkının süre yönünden reddi kararının doğru olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda davanın henüz 22/09/2020 tarihli ihale yapılmadan önce 04/09/2020 tarihinde henüz yapılmayan ihalenin feshi istemiyle açıldığı anlaşılmıştır....

        Davacı vekili istinaf dilekçesinde müvekkili T1'a çıkartılan satış ilanı tebligatının usulsüz olduğunu belirtmiş ise de, bu hususu dava dilekçesinde belirtmediğinden istinaf dilekçesinde ileri sürülemeyeceği, ayrıca kıymet takdirine itiraz davasında T1'ın vekili olan davacı vekiline 21/04/2021 tarihinde satış ilanının e- tebligat olarak usulüne uygun olarak tebliğ edildiği anlaşılmış, davacı vekilinin bu yöndeki iddiaları yerinde görülmemiştir....

        Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde "satış ilanının ilgililere tebliğ edilmesine karar verilmesine rağmen Tebligat Kanununa göre usulüne uygun tebligatlar yapılmadığını" iddia etmekte ise de şikayetçi borçlunun diğer ilgililere tebligat yapılmadığı ya da usulsüz tebliğ edildiği hususunu fesih sebebi olarak ileri süremez. Satış ilanı ve kıymet takdiri raporu tebligatlarının usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini isteme hakkı, sadece kendisine tebligat yapılmayan ilgilisine aittir. İhalenin feshini isteyen şikayetçi, kendisi dışındaki diğer ilgililere satış ilanının ve kıymet takdiri raporunun tebliğ edilmediği hususunu ihalenin feshi sebebi olarak ileri süremeyeceği gibi, mahkemece şikayetçiden başka ilgililere yapılan tebligatların usulsüz olduğu veya hiç yapılmamış olduğu gerekçe yapılarak ihalenin feshine karar verilemez....

        Kat 16 nolu bağımsız bölüm olduğu, davacının ihalenin tirajı düşük olan bir gazetede ilan edildiği şikayeti bakımından; İstanbul Basın İlan Kurumu'na yazılan 16/12/2021 tarihli müzekkereye istinaden verilen cevabi yazı ile Milliyet Gazetesi'nin Ekim 2021 ayında günlük fiili net satış ortalamasının 134.645 adet olduğunun ve bahsi geçen ayda en yüksek ilk beş gazetede yer aldığının bildirildiği anlaşıldığından davacının bu yöndeki fesih nedeninin yerinde görülmediği, davacı vekilinin satış ilanının ve kıymet takdiri raporunun kendisine ve tüm tapu ilgililerine usulüne uygun olarak tebliğ edilmemesi bakımından şikayeti incelendiğinde ise bu şikayetlerin usulsüz tebligat yoluyla ileri sürülebileceği, ayrıca taşınmazın değerinin düşük tespitinin de sadece kıymet takdirine itiraz yoluyla ileri sürülebileceğinden davacının bu yöndeki fesih nedenlerinin de yerinde görülmediği, davacının taşınmazın ihale bedelinin çok düşük olması yönündeki şikayeti incelendiğinde; kesinleşen kıymet takdiri raporunda...

        Somut olayda, borçluya ödeme emrinin 03.12.2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun yasal 5 günlük süreden sonra 24.11.2014 tarihinde icra mahkemesine başvurarak imzaya ve borca itiraz ettiği, başvurusunda usulsüz tebligat şikayetinde de bulunmasına rağmen mahkemece bu hususların gözardı edilip imzaya itirazın esastan incelenerek sonuca gidildiği görülmektedir. Mahkemece öncelikle usulsüz tebligat şikayeti yönünden inceleme yapılmalıdır. Ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edildiği sonucuna varılması halinde imzaya ve borca itirazın süre yönünden reddi, ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunun tesbiti halinde ise, TK'nun 32. maddesi gereğince tebliğ tarihi düzeltilerek, buna göre itiraz sürede ise işin esasının incelenmesi, aksi takdirde istemin süreden reddi gerekir. O halde mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda inceleme yapılarak sonuca gidilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

          Somut olayda, borçlunun ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine sunduğu dilekçede kıymet takdiri ya da satış ilanı tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik bir iddiada bulunmadığı halde, mahkemece, bu hususun re'sen dikkate alınması yerinde değildir. Kaldı ki, borçlu adına çıkarılan satış ilanına ilişkin tebligatın 09.04.2015 günü Tebligat Kanunu’nun ....maddesi uyarınca usulüne uygun şekilde yapıldığı buna göre kıymet takdirine ilişkin tebligat usulsüz dahi olsa borçlunun satış ilanı tebliği ile kıymet takdirine de muttali olduğu kabul edilmelidir. O halde mahkemece, borçlu tarafından kıymet takdiri ve satış ilanına ilişkin tebligatların usulsüz tebliğ edildiği ileri sürülmediği dikkate alınarak başkaca fesih nedeni de olmadığından şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Davalı ...'...

            UYAP Entegrasyonu