Mahkemenin Kurum lehine karar vermesi halinde, 88 inci ve 89 uncu maddelerin prim borcuna ilişkin hükümleri uygulanır.”hükmü öngörülmüştür. 5510 sayılı Yasanın 86’ıncı maddesinde öngörülmüş olan bir aylık süre, hak düşürücü süre niteliğinde olup, Kurum işleminin tebliğinden itibaren bir aylık süre içinde itiraz edilmemesi halinde, Kurumun işleminin ve dolayısıyla borcun kesinleştiğinin kabulü gerekir. Mahkememizce verilecek karar T5 sigortalılık alanını ilgilendirdiği için mahkememizce davaya dahil edilmişlerdir. Taraflar arasında çözülmesi gerekli mesele davaya dahil edilen T5 hostes veya şoför olarak davacı yanında çalışıp çalışmadığına ilişkindir. Davacı tarafça Büyükşehir belediyesine, dahili davalı edilen kişilerin hostes olarak çalıştırılacağı bildirilmiştir. Kurum da bu bildirim üzerine dahili davalıların çalıştığı halde kuruma bildirilmediği gerekçesi ile abhp ve ipc tahakkuk ettirmiştir....
Bu yönde, 3201 sayılı Kanunun 4'üncü maddesinin önceki düzenlemesinde açıkça “ödeme tarihi” esas alındığından, bu konuda çıkabilecek uyuşmazlık ödeme tarihine göre çözümlenmekte iken, yürürlükte olan düzenleme tahakkuk tarihindeki primin tebliğden itibaren üç aylık süre içinde ödenmesi şeklinde olup, bu üç aylık sürenin geçirilmesi durumunda borçlanma bedeli olarak ödenecek prim miktarının nasıl belirleneceği irdelenmelidir. Burada, Kurum işleminin hukuka uygun olması kriter olarak alınmalıdır. Kurum, yapılan borçlanma başvurusunu hukuka uygun olarak değerlendirmiş ve yaptığı borç tahakkukunu tebliğ etmiş, buna rağmen borçlanma bedeli Yasada belirtilen üç aylık süre içinde ödenmemiş ise, 3201 sayılı Kanunun 4'üncü maddesi gereği borçlanmak için Kuruma yeniden başvuru gerektiğinden, davanın açıldığı tarihe bakılmaksızın buna ilişkin isteğin reddine karar verilmelidir....
Kurumun 09/09/2016 tarih ve ... sayılı yurtdışı borçlanma talebinin iptali işleminin yerinde olmadığının kabulü gerekmektedir...”gerekçesiyle davalı Kurum vekilinin istinaf talebinin HMK'nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermiştir....
Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının 1053850 işyeri sicil nolu Fatih Sağlam adına işlem gören bahse konu iş yerinde 10.08.2011-30.12.2011 tarihleri arasında eylemli bir şekilde çalışmadığı kanaati ile Kurumun davacının emekliliğini iptal edip borç tahakkuk ettiren işleminin haklı bir gerekçeye dayandığı, davacının 1479 sayılı Kanun Geçici 10 uncu maddesinin son fıkrası gereğince Yargıtay bozma ilamında belirtildiği üzere kısmi yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için prim ödeme gün sayısının 3600 gün değil 15 tam yıl yani 5400 gün prim ödeme gün sayısı bulunması gerektiğine, davacının 4/1.a kapsamında yaşlılık aylığı bağlandığı 01.04.2020 tarihi itibariyle 5311 gün prim ödeme gün sayısı bulunduğundan, 5400 gün prim ödeme gün sayısı bulunmadığından 1479 sayılı Kanun'un geçici 10 uncu maddesinin son fıkrası kapsamında kısmi yaşlılık aylığı bağlanmasının mümkün olmadığı, davacının 3600 günlük prim ödeme gün sayısını 02.07.2010...
nin Kuruma olan borçlarından dolayı babası İsmail Babur'un mirasçısı olması nedeniyle kendisine ödeme emri gönderildiğini ancak kendisinin ölen babasının mirasını Simav Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2017/484- 515 E.K. sayılı kararı ile reddettiğini, mirasçı sıfatı bulunmadığından borçtan sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek başlatılan takiplerin tedbiren durdurulmasına ve 2005/000479- 000480- 011926- 011927, 2005/011930- 010994- 010995- 010996- 010997, 2016/016836 sayılı takip dosyalarından gönderilen ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıya; ölen babasının anılan şirketin yetkilisi olması nedeniyle ödeme emri gönderildiğini, ödeme emirlerinin tebliğinden sonra reddi mirasa ilişkin her hangi bir kararın Kuruma bildirilmediğini, Kurum işleminin yerinde olduğunu belirterek davanın reddine, Kurum lehine %10 haksız çıkma tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
(İş) Mahkemesi Dava, Kurum işleminin ve ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, bozmaya uyularak ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 21/12/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....
, fazlasından sorumlu olmadığının tespiti ile fazla miktara yönelik Kurum işleminin iptaline, birleşen dava yönünden davacı Kurum tarafından 5510 sayılı Kanun'a ve Kanun'un 96/1-b bendine göre işlem yapıldığından davalının icra takibine yaptığı itirazın kısmen yerinde olmadığı, bu nedenle davalının Bakırköy 14....
Bu yönde, 3201 sayılı Kanunun 4'üncü maddesinin önceki düzenlemesinde açıkça “ödeme tarihi” esas alındığından, bu konuda çıkabilecek uyuşmazlık ödeme tarihine göre çözümlenmekte iken, yürürlükte olan düzenleme tahakkuk tarihindeki primin tebliğden itibaren üç aylık süre içinde ödenmesi şeklinde olup, bu üç aylık sürenin geçirilmesi durumunda borçlanma bedeli olarak ödenecek prim miktarının nasıl belirleneceği irdelenmelidir. Burada, Kurum işleminin hukuka uygun olması kriter olarak alınmalıdır. Kurum, yapılan borçlanma başvurusunu hukuka uygun olarak değerlendirmiş ve yaptığı borç tahakkukunu tebliğ etmiş, buna rağmen borçlanma bedeli Yasada belirtilen üç aylık süre içinde ödenmemiş ise, 3201 sayılı Kanunun 4'üncü maddesi gereği borçlanmak için Kuruma yeniden başvuru gerektiğinden, davanın açıldığı tarihe bakılmaksızın buna ilişkin isteğin reddine karar verilmelidir....
Bu yönde, 3201 sayılı Kanunun 4'üncü maddesinin önceki düzenlemesinde açıkça “ödeme tarihi” esas alındığından, bu konuda çıkabilecek uyuşmazlık ödeme tarihine göre çözümlenmekte iken, yürürlükte olan düzenleme tahakkuk tarihindeki primin tebliğden itibaren üç aylık süre içinde ödenmesi şeklinde olup, bu üç aylık sürenin geçirilmesi durumunda borçlanma bedeli olarak ödenecek prim miktarının nasıl belirleneceği irdelenmelidir. Burada, Kurum işleminin hukuka uygun olması kriter olarak alınmalıdır. Kurum, yapılan borçlanma başvurusunu hukuka uygun olarak değerlendirmiş ve yaptığı borç tahakkukunu tebliğ etmiş, buna rağmen borçlanma bedeli Yasada belirtilen üç aylık süre içinde ödenmemiş ise, 3201 sayılı Kanunun 4'üncü maddesi gereği borçlanmak için Kuruma yeniden başvuru gerektiğinden, davanın açıldığı tarihe bakılmaksızın buna ilişkin isteğin reddine karar verilmelidir....
Bu yönde, 3201 sayılı Kanunun 4'üncü maddesinin önceki düzenlemesinde açıkça “ödeme tarihi” esas alındığından, bu konuda çıkabilecek uyuşmazlık ödeme tarihine göre çözümlenmekte iken, yürürlükte olan düzenleme tahakkuk tarihindeki primin tebliğden itibaren üç aylık süre içinde ödenmesi şeklinde olup, bu üç aylık sürenin geçirilmesi durumunda borçlanma bedeli olarak ödenecek prim miktarının nasıl belirleneceği irdelenmelidir. Burada, Kurum işleminin hukuka uygun olması kriter olarak alınmalıdır. Kurum, yapılan borçlanma başvurusunu hukuka uygun olarak değerlendirmiş ve yaptığı borç tahakkukunu tebliğ etmiş, buna rağmen borçlanma bedeli Yasada belirtilen üç aylık süre içinde ödenmemiş ise, 3201 sayılı Kanunun 4'üncü maddesi gereği borçlanmak için Kuruma yeniden başvuru gerektiğinden, davanın açıldığı tarihe bakılmaksızın buna ilişkin isteğin reddine karar verilmelidir....