Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı gerçek kişi 06/04/2015 havale tarihli dava dilekçesi ile dava konusu taşınmazın 250 m²’sinin fiilen kendi kullanımında olmasına rağmen, kullanım kadastrosunda hatalı tespit edildiğini ileri sürerek bu miktardaki kısmın tapusunun iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece kullanım kadastrosunda kullanıcı olarak belirlenen ...'in ... 2. Noterliğinin 13/02/2013 gün ve 8255 yevmiye nolu muvafakatname ile taşınmazın zilliyetliğini ... ve ...'a devrettiği, ... ve ...'un dava konusu taşınmazın tapusunu 09/10/2014 tarihinde 6292 sayılı Kanun gereğince devir aldıkları, davanın devir tarihinden sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir....

    22/a önceki parsel sınırlarına bağlı kalınmadığının anlaşıldığı, yapılan çalışma sonucunda hazırlanan ve dava dilekçesi ekinde sunulna 21/11/2017 tarihli krokiden de anlaşılacağı üzere Salur Köyü camii Şerifi Vakfı adına tespit görmesi gereken ve krokide 1194,42 m2'lik alanın yol ve kanal boşluğu olarak tescil harici bırakıldığını, 3402 sayılı yasanın 22/a maddesi gereğince yapılan yenileme çalışmalarında Salur Camii Şerifi Vakfı adına tespit görmesi gereken dilekçede ekli 22/11/2017 tarihli krokide yol ve kanal boşluğu olarak tescil harici bırakılan 1194,42 m²lik alanın Elmalı İlçesi Salur Mahallesi 118 ada 1 parsel sayılı taşınmaza dahil edilerek tescil edilen Salur Köyü Cami Vakfı adına tescilini talep etmiştir....

    Mahkemece, dava konusu 8197 ada 41 parsel (eski 185 parsel) sayılı taşınmazın 1976 yılında orman sınırları dışına çıkarılan alanda kaldığı ve taşınmazın davacı ...’ın zilyetliğinde bulunduğu kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir. 1943 yılında orman tahdit sınırları içerisinde kalıp, 1965 yılında yapılan arazi kadastrosu çalışması sırasında orman olarak tescil harici bırakılan dava konusu eski 185 parsel sayılı taşınmaz, 1976 yılında tarla vasfıyla Hazine adına tespit edilmiş, ... tarafından ... Tapulama Hakimliğinin 1979/23 Esas sayılı dosyasında taşınmazın tespitine itiraz edilmesi üzerine Mahkemece, 1965 yılında yapılan tescil harici bırakma işleminin de bir kadastro işlemi olduğu gerekçesiyle, 1976 yılında yapılan tespitin iptal edilerek hükümsüz sayılmasına karar verilmiş, hüküm Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle kesinleşmiştir....

      tesis kadastrosu paftası, uygulama kadastrosu paftasını farklı renkli kalemlerle çakıştırması ve hangisinin tesis kadastrosu hangisinin 22/a olduğu gösterilecek şekilde istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise dava konusu taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmesi, tesis kadastrosunda hata varsa neden kaynaklandığının açıklattırılması tesis kadastrosunda hata yoksa bu sınırlar esas salınmalıdır....

      uygun olmadığı, bir an için bilirkişilerin orman kadastro haritasını uygulama yönteminin doğru olduğu kabul edilecek olursa; sınırlaması itirazsız kesinleşmiş devlet ormanlarının sınırları, arazi kadastrosu ve kullanım kadastrosu gibi işlemler nedeniyle de değiştirilemeyeceği, orman sınır noktalarının yeri arazi kadastro paftasında yanlış işaretlenmişse, yanlış işaretlenen yerlerine değer verilemeyeceği, böyle bir durumda, arazi kadastro paftasının kesinleşen orman kadastro sınırlarına göre düzeltilmesi, orman kadastro sınırları içinde kalan bir yer için açılacak tapu iptal tescil davası ile her zaman mümkün olduğu, hükme dayanak yapılan uzman bilirkişi ve ... elemanı bilirkişi krokilerine göre 439 sayılı parselin orman kadastrosunda belirlenen yeri ile arazi kadastro paftasına geçirilen yerinin farklıdır olduğu, P.5 sayılı orman içi tarım poligonu olarak orman sınırları dışında bırakılan yer için arazi kadastrosunda 439 parsel sayısı ile tutanak düzenlendiği, ancak orman kadastro...

        DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kullanım kadastrosu sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan dava dışı 130 ada 40 ve 41 sayılı parseller arasında yer alan davaya konu taşınmaz yol olması nedeniyle tespit harici bırakılmıştır. Davacı ..., taşınmazın kendi kullanımında olduğu iddiasıyla kullanıcısı olduğu 130 ada 41 sayılı parsele eklenmesi istemi ile dava açmıştır. Yargılama esnasında ..., davaya konu taşınmazın yarısının kendi kullanımında olduğu iddiasıyla dava dışı 130 ada 40 sayılı parsele eklenmesi istemi ile davaya katılmıştır....

          Davacı, adına zilyetlik şerhi verilen 102 ada 7 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün eksik tespit edildiği iddiasına dayanmakta olup eksikliğin bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen taşınmazda kaldığı, kullanım kadastrosu sırasında da çekişmeli bu bölüm hakkında tutanak düzenlenmeyerek yol olarak tescil harici bırakıldığı anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 26. maddesine göre, Kadastro Mahkemesinin görevi hakkında tutanak düzenlenen taşınmazlarla sınırlı olup, tutanak düzenlenmeyen yerler hakkında açılacak davalar genel mahkemelerin görevine girmektedir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, re'sen göz önüne alınması gerekir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kullanım kadastrosu sonucu ........ Mahallesi çalışma alanında bulunan 1988 ada 19, 20, 21, 1990 ada 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15 ve 16 parsel sayılı taşınmazlar, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca ....... adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve dava dışı şahısların kullanımında olduğu şerhi verilerek ....... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., bu taşınmazların doğusunda yer alan ve kullanım kadastrosu sırasında tescil harici bırakılan taşınmaz bölümünün kendi kullanımında olduğu iddiasıyla adına yazılması istemi ile dava açmıştır....

              Köyünde 1975-1976 yılları arasında yapılan genel arazi kadastrosunda tescil davasına taşınmazın bulunduğu alanın, kadastro paftasında Devlet Ormanı sahası olarak tapulama harici bırakıldığının, fen bilirkişi raporunda belirtildiği gibi düzenlenen krokide taşınmazın çevresi orman ağaçlandırma sahası olarak işaretlendiği, taşınmazın yakın çevresinde hiçbir kadastro parseli ve şahıs zilyetliğinde olan kültür arazisinin bulunmadığı, genel arazi kadastrosunun yapıldığı 1975 yılında yürürlükte olan 766 Sayılı Yasanın 2. maddesine göre orman niteliği taşıyan taşınmazlar tescil ve tapulama harici bırakıldığı H.G.K.nun 12/05/2004 gün ve 2004/8-242-292 sayılı kararında kabul edildiği gibi orman olarak tesbit harici bırakılan yerler hakkında sürdürülen zilyetlik süresi neye ulaşırsa ulaşsın değer verilemeyeceği 6831 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılacak orman kadastrosunda her zaman orman kadastro komisyonlarınca orman sınırı içine alınacağı gözönünde bulundurularak 3402 Sayılı Yasanın 14...

                Yönetimi 2010 yılında yapılan kullanım kadastrosunda taşınmazın niteliğinin tarla olarak değiştirildiği ve tapuya tescil edildiğinden orman olarak Hazine adına tescili iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir. Dava, tapu iptali ve tescile ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 6831 sayılı Yasa gereğince yapılıp 1980 yılında kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması vardır. Daha sonra yapılıp 17.4.1986 tarihinde kesinleşen genel arazi kadastrosu bulunmaktadır. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; 1) Kullanım kadastrosu sırasında çekişmeli taşınmaz ile ilgili nasıl bir işlem yapıldığı araştırılmamış, arazi kadastrosunda şerh maliki olarak gösterilen kişi davada taraf gösterilmemiştir. Dava tapu iptali ve tescil niteliğinde olduğuna göre şerh malikinin de davada taraf olması zorunludur....

                  UYAP Entegrasyonu