K A R A R Davacılar, davacı ... tarafından, dava konusu taşınmaz üzerinde ipotek tesis edilmek sureti ile konut kredisi kullanıldığını, bu kredinin 2007 yılında tamamen ödenerek kapatıldığını ve ipotek tesis edilen konutun diğer davacılara 23/5/2007 tarihinde satılarak tapuda devredildiğini, ancak davalı bankanın ödenen krediye karşın ipoteği kaldırmayarak 2012 yılında Nefi’ye ait başka kredi borçlarından kaynaklı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile haklarında takip başlattığını, bu takibe dayanak banka işlemleri, kredi sözleşmesi ve ipotek belgesinin açıkça genel işlem koşullarına aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek, haklarında yapılan takibin tedbiren durdurulması ile taşınmazdaki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini istemişlerdir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; Dava; dava dışı bankanın haklerine halef olan davacı şirket tarafından davalılar aleyhine açılan ticari nitelikteki genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağa ilişkin başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe yönelik yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı taraf iş bu davayı ipotek alacaklısı ... Bankası A.Ş. ile davalılar arasındaki kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağa ilişkin yapılan fazla ödeme nedeniyle dava dışı ipotek alacaklısı bankanın haklerine halef olarak açtığı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe yönelik borçlu davalılar yönünden yapılan takibe itirazın iptalini talep etmiştir....
Davalı vekili cevabında, henüz ipoteğin kaldırılması şartlarının oluşmadığını, ipoteklerin kaldırılması için kredi borçlusunun kredileri ödemesinin yanında bankanın hazineye olan tüm kredi borçlarını ödemesi ve hazinenin ipoteklerin kaldırılmasına müsaade etmesi gerektiğini dava da husumetin hazineden sorumlu T.C. Devlet Bakanlığı veya Hazine Müsteşarlığına yöneltilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece toplanan delillere göre davacının kendisine tahsis edilen meskenin kredi borcunu ödediğinden diğer bağımsız bölüm maliklerinin borçlarını ödemelerinin beklenmesinin hakkaniyet ilkesi ile de bağdaşmayacağı, davacının borcunu ödeyerek üzerine düşeni yaptığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
nin 22/02/2018 tarihli cevabi yazısında, ipoteğin konut kredi sözleşmesinden kaynaklandığını bildirmesinin sonuca etkisi bulunmamaktadır. O halde mahkemece, taşınmaz üzerindeki ipoteğin zorunlu ipotek niteliğinde olmadığı ve ipoteğe konu kredi borcunun devam ettiği dikkate alınarak meskeniyet şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken, istemin kısmen kabulü yönünde hüküm tesisi ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddedilmesi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, istinaf talebinin esastan reddine ilişkin ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 28/02/2020 tarih, 2019/4011 E. - 2020/709 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, ......
Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, dava konusu taşınmaz üzerine, davalının borcu nedeniyle konulan ipoteğin ve hacizlerin kaldırılması istemine ilişkindir. Bakırköy 6. Tüketici Mahkemesince, "... davacı ile davalılar ... AŞ. Ve ... AŞ. , arasında her hangi bir sözleşmenin mevcut olmadığı, uyuşmazlığa konu ipoteğin davalı ... Şirketinin davalı ... AŞ. Ve ... AŞ. , ile yapmış oldukları kredi sözleşmesinden kaynaklı tesis edildiği , söz konusu ipoteğin haksız olduğu, kaldırılması taleplerinin yargılamayı gerektiği, ancak ipotek alacaklısının ...AŞ. Ve ... AŞ. , ipotek borçlusunun ise bir diğer davalı ......
Uyuşmazlık her ne kadar ipoteğin fekki istemiyle açılmışsa da temel ilişki genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığından TTK'nın 4. maddesi uyarınca ticari mahiyetteki genel kredi sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda görevli mahkeme ticaret mahkemesidir. Görev, kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece yargılamanın her safhasında kendiliğinden gözetilmelidir. Bu nedenle mahkemece asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, kararın bozulması gerekmiştir..." şeklinde karar vermiştir. İstinafa konu somut olayda; davacı tarafça genel kredi sözleşmesine istinaden kullanılan kredinin teminatı olarak konulan ipoteğin fekki talep edilmektedir. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevsizlik hususu değerlendirilmeden davaya bakılmıştır. Bu husus usul ve yasaya uygun değildir....
Karara karşı, taraf vekillerince temyiz kanun yoluna başvurulmuştur. 1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl davada davacılar ve birleşen davada davalılar vekilinin tüm, asıl davada davalı ve birleşen davada davacı banka vekilinin ise aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Asıl dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun ödendiği iddiasına dayalı menfi tespit, ipoteğin fekki ve bir kısım davacılar için manevi tazminat istemidir. Birleşen dava ise; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline dayalı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir....
Hukuk dairesinin 17/09/2020 tarih, 2020/1078 esas, 2020/1178 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, dava konusu taşınmazın davacı adına tapuda kayıtlı bulunduğu, davacının tapu iptali ve tescil talebi bulunmadığı, uyuşmazlığın genel kredi sözleşmesinden kaynaklı ipoteğin ve haczin kaldırılması istemine ilişkin olduğu, genel kredi sözleşmelerinin 6102 sayılı TTK'nın 4/1- f maddesinde düzenlenen işlemlerden olduğu, bu sözleşmeleri temine tesis edilen ipotek ve haciz işlemlerininde ticari dava olduğu, uyuşmazlığın her ne kadar sözleşme tarihi itibariyle mülkiyetin davacıya ait olduğunun tespiti ile hukuka aykırı tesis edilen ipoteğin ve kötü niyetli haczin fekki, mümkün olmaması halinde bedelin iadesi talebiyle açılmışsa da, temel ilişkinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığından TTK'nın 4. Maddesi uyarınca; ticari mahiyetteki genel kredi sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda görevli mahkemelerin ticaret mahkemeleri olduğu tartışmasızdır....
AŞ'den satın aldığını, taşınmazın tapu kaydındaki ipoteğin davalı tarafça Nissa İnşaat AŞ arasındaki kredi ilişkisi nedeniyle kurulduğunu, müvekkili taşınmazı satın alınca ipotek borçlusu konumuna düştüğünü, müvekkilinin konutun satışından dolayı dava dışı 3.şahıs Nissa şirketine tüm ödemeleri yaptığını ve herhangi bir borcu kalmadığını, yaptıkları araştırmada 2011 yılında konulan dava konusu ipoteğin asıl borçlusu Nissa İnşaat AŞ'nin davalı bankaya olan bütün borcunu ödediği ve ipoteğin konusuz kaldığını ancak davalı bankanın bütün ısrarlara rağmen ipoteği kaldırmamakta direndiğini, ipotek sözleşmesine göre borçlu şirket Nissa AŞ'nin bankaya borcu kalmadığı için ipoteğin kaldırılması gerektiğini, ipoteğin kaldırılması davasında ispat yükünün kural olarak davacıya ait olduğunu, bu kapsamda davacının ipoteğe ilişkin tescilin yolsuz olduğunu ispat etmesi gerektiğini, davanın temelinin asıl borçlunun borcunu ifa etmesi olduğunu, ipoteğe konu borcun ifa edilmiş olmakla dava konusu ipoteğin...
ın gerek konut kredisi gerekse genel kredi, tüketici kredisi ve kredi kartları sözleşmesi nedeni ile ödenemeyen borçlarının bulunduğu, davacı taşınmaz maliki tarafından kredi borcunun ödendiği ileri sürümüş ise de, bu hususun yazılı delil ile ispatlanamadığı, ipoteğin niteliği gereğince davalı bankanın teminat altına alınan tüm borçlarının ödenmemiş olması nedeni ile davacının ipoteğin kaldırılması talebin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır....