Taşınmaz mülkiyetinin devri sözleşmesi geçerli olabilmesi için M.K.634.m.si ile 706.m.si,6098 s.TBK.nun 237.m.si (818 s.BK.nun 213.m.si),Tapu kanununun 26.m.si ile Noterlik kanununun 60.m.leri uyarınca resmi şekle tabi olduğu,dava konusu satış vaadi sözleşmesinin noterde yapılmış resmi nitelikli bir sözleşme olması gerekir. Ön ödemeli konut satış sözleşmesi 6502 s.TKHK.nun 40.m.sinde;"(1) Ön ödemeli konut satış sözleşmesi, tüketicinin konut amaçlı bir taşınmazın satış bedelini önceden peşin veya taksitle ödemeyi, satıcının da bedelin tamamen veya kısmen ödenmesinden sonra taşınmazı tüketiciye devir veya teslim etmeyi üstlendiği sözleşmedir. (2) Tüketicilere sözleşmenin kurulmasından en az bir gün önce, Bakanlıkça belirlenen hususları içeren ön bilgilendirme formu verilmek zorundadır. (3) Yapı ruhsatı alınmadan, tüketicilerle ön ödemeli konut satış sözleşmesi yapılamaz." şeklinde düzenlenmiştir....
edilmez ise satıcı, sağlayıcı ve kredi veren, tüketicinin satış sözleşmesinden dönme veya bedelden indirim hakkını kullanması hâlinde müteselsilen sorumludur....
Somut olayda; davacının bildirdiği taşınmazın bağımsız bölüm niteliğinde olduğu, uyuşmazlığa konu bononun konut satış sözleşmesinden kaynaklı verildiği, davacının bu hukuki işlem içerisinde tüketici konumunda ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin de tüketici işlemi niteliğinde olduğu anlaşıldığından, mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir....
Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satış vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Sözleşmenin ifası ancak, elbirliği mülkiyetinin sona ermesi halinde istenebilir. Fakat, elbirliği ortaklarının birbirlerine yaptıkları satış geçerlidir. Zira, bu durumda her bir ortağın tasfiye payı kalmamakta, bu pay elbirliği mülkiyetinin diğer ortağının tasfiye payına ilave edilmiş olmaktadır. Somut olayda; davacı ile davalılar arasında soyisim benzerliği bulunmaktadır. ... kızı Nebihe Yavuzefe mirasçıları adına tapuya kayıtlı taşınmazda davacının elbirliği ortağı olup olmadığı mahkemece araştırılmamıştır....
Emlak Konut GYO vekili, her ne kadar müvekkili yönünden husumet yokluğu nedeniyle ret kararı verilmesi gerektiğini ileri dürmüş ise de, Emlak Konut Gyo'nun davacı ile ile yapılan sözleşmenin tarafı olması nedeniyle bu talep yerinde görülmemiştir. Davalılar vekilleri tarafından mahkemece eksik işler nedeniyle verilen tazminatın hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de, mahkemece aynı projeye ilişkin olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulundan geçen uyuşmazlığa ilişkin verilen karardaki ilkeler doğrultusunda bilirkişilerden rapor almak suretiyle eksik işlerin tespit edildiği, tespit edilen eksik işlerin yarattığı değer kaybının nispi yönteme göre hesaplanmış olduğu anlaşılmakla davalıların tayin edilen tazminata yönelik istinaf talepleri yerinde görülmemiştir....
Mahkemece ilk olarak verilen davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik kararın taraflarca temyizi üzerine Dairemizin 3.4.2013 Tarih 2012/13021 Esas 2013/8511 Karar sayılı bozma ilamının 3.bendinde; söz konusu sosyal tesislerin yapılmamış olmasının, alıcının satın alma kararını etkileyen, taşınmazın değerini azaltan bir husus olup, edimin ifasındaki bu yöne ilişkin eksiklik nedeniyle satıcının alıcıya karşı sorumlu olduğunun kabulü gerektiği, mahkemece, bu sosyal tesislerin yapılmamış olması “açık ayıp” olarak nitelendirilmiş ise de, dava konusu olayda 4077 sayılı yasada düzenlenen “ayıplı ifa” değil “eksik ifa”nın söz konusu olduğu, eksik ifa nedeniyle ihbar şartı aranmaksızın davacının 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde satıcıların sorumluluğuna gidebileceğinin kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece bu bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir....
nin yerleşmiş içtihatlarında bahsi geçtiği üzere, bedelde indirim miktarının nispi yönteme göre ki, satış bedelinden indirilmesi gereken miktarın tespitinde, nispi metod uygulanarak dava konusu aracın tarafların kararlaştırdıkları satış bedeli gözetilmeksizin satış tarihi itibariyle gerçek ayıpsız ( davacı tarafça, satış ilanı ve satış öncesi bilgisi bulunan ekspertiz raporuna göre bilinen ayıplı haldeki ) ikinci el rayiç değeri ile mevcut ayıplı ikinci el rayiç değeri ayrı ayrı belirlenerek, belirlenecek bu miktarlar birbirine oranlanmalı (bu iki değer birbirine bölünmeli) ve tespit edilecek bu oran da satış bedeline uygulanarak, satış bedelinden indirilmesi gereken miktar bu şekilde belirlenerek, (nisbi yönteme göre ödenecek Bedel=Kararlaştırılan Bedel(satış bedeli) x satış tarihindeki (bilinen ayıplar dışındaki) Ayıplı Değer/(bölü) satış tarihindeki Ayıpsız Bedel ( davacı tarafça, satış ilanı ve satış öncesi bilgisi bulunan ekspertiz raporuna göre bilinen ayıplı haldeki değeri ) şeklinde...
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; istinaf isteminin haksız olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2017/13- 768 Esas-2018/1969 Karar sayılı ilamı ile aynı uyuşmazlığa ilişkin karar verildiğini, sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 4077 sayılı TKHK uyarınca mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğunu ve iddia edilen eksikliklerin eksik ifa olduğunu, ayıp olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, eksik ifa nedeni ile 10 yıllık zamanaşımı süresinin mevcut olduğunu, dolayısıyla istinaf isteminin reddi gerektiğini belirterek, istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava; konut satış sözleşmesinden kaynaklı açık ve gizli ayıplar ile eksik ifa nedeniyle oluşan değer kaybının tahsili isteğine ilişkindir....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 14/09/2020 tarih 2018/305 Esas - 2020/405 Karar sayılı kararında; "Dava ; ayıp ifa nedeniyle satım bedelinin indirimi davasıdır. Davacı; davalı ile yaptıkları satış vaadi sözleşmesi gereğince, davalıdan 6 adet bağımsız bölüm satın alındığını, sözleşme sırasında proje ve makette bulunan metro istasyonunun taşınmazın bulunduğu alanda olmadığının anlaşıldığını, bu hususun değişik iş dosyası ile de tespit ettirildiğini beyanla, satış sözleşmesinden indirim yapılmasını talep etmiş, davalı ise davanın reddini savunmuştur. Taraflar arasında 2014 yılında taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin yapıldığı hususu çekişmesizdir. Çekişme; satış vaadi sözleşmesi sırasındaki vaziyet planında M harfi ile gösterilen yerde metro hattının bulunmamasının davalının kusuru olup olmadığı noktasındadır....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 14/09/2020 tarih 2018/305 Esas - 2020/405 Karar sayılı kararında; "Dava ; ayıp ifa nedeniyle satım bedelinin indirimi davasıdır. Davacı; davalı ile yaptıkları satış vaadi sözleşmesi gereğince, davalıdan 6 adet bağımsız bölüm satın alındığını, sözleşme sırasında proje ve makette bulunan metro istasyonunun taşınmazın bulunduğu alanda olmadığının anlaşıldığını, bu hususun değişik iş dosyası ile de tespit ettirildiğini beyanla, satış sözleşmesinden indirim yapılmasını talep etmiş, davalı ise davanın reddini savunmuştur. Taraflar arasında 2014 yılında taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin yapıldığı hususu çekişmesizdir. Çekişme; satış vaadi sözleşmesi sırasındaki vaziyet planında M harfi ile gösterilen yerde metro hattının bulunmamasının davalının kusuru olup olmadığı noktasındadır....