Dava ayıplı olduğu iddia edilen araç nedeniyle aracın yenisiyle değiştirilmesi veya satış sözleşmesinden dönme ve bedelin iadesi talebine ilişkindir.Taraflar arasında araç alım satımı konusunda bir uyuşmazlık olmayıp, uyuşmazlık söz konusu aracın ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise aracın yenisi ile değiştirilmesi veya bedel iadesi gerekip gerekmediğine ilişkindir....
Davacı kalorifer sisteminin değiştirildiği, ancak yeterli ısınma sağlanamadığı, işin ayıplı olduğu ayrıca sonradan istenen KDV nedeniyle fazla bedel istendiği iddiasıyla ödenen bedelin iadesi, bedel indirimi, ayıbın giderilmesi ve eserin değiştirilmesi talebiyle dava açmış, davalı Selahattin husumete ilişkin savunmada bulunarak davanın reddini istemiş, davalı şirket ise kesin hüküm, zamanaşımı ve aktif husumet nedeniyle usulden, olmadığı takdirde esastan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davalı S.. Z.. bakımından pasif husumet yokluğu sebebi ile diğer davalı yönünden esastan olmak üzere davanın reddine karar verilmiştir. Tüketici mahkemesine açılan dava görevsizlik kararı verilerek sulh hukuk mahkemesine gönderilmiş olup, davanın gönderildiği sulh hukuk mahkemesince harç tamamlatılmaksızın esas hakkında karar verilmiştir. 492 sayılı Harçlar Kanunu hükümlerine göre: Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanları, yargı harçlarına tâbidir (2. md.)....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava: taşınmaz satış sözleşmesine dayalı takyidatların fekki, olmadığı takdirde ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsamaktadır. Konut satış sözleşmeleriyle devre tatil ve uzun süreli tatil hizmeti sözleşmeleri de kanun kapsamına alınmıştır....
Dosya kapsamında bulunan 20/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda açık ayıp niteliğinde--- olmadığının bildirildiği, Mahkemece araç üzerinde keşif yapılarak alınan ----kullanım hatasından kaynaklanmayan--- hatasına dayalı, satın alma esnasında makul ve yeterli bir süre inceleme ile anlaşılamayacak, aracın değerini azaltan, giderilmesi için yapılacak işlemlerin aracın değerinin daha da azalmasına neden olacak önemli nitelikteki ana gövde üretim hataları nedeniyle ---- olduğu, ayıbın giderilmesi için yapılacak işlemlerin değer kaybını arttıracağı, davalının aracın --- değiştirilmesi ya da bedel iadesi talebinin orantılı/makul olduğu kanaatini bildiri rapor sunulmuştur. Tacirler arası satım sözleşmelerinde TTK’nın 23. maddesi ile bu madde yollamasıyla TBK’nIn satış sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanacaktır....
olmadığı" şeklinde tespit ve rapor edilmiştir....
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 4. maddesi hükmü gereğince tüketici, satın aldığı malın ayıplı olduğunun anlaşılması halinde satıcıdan, verdiği bedelin iadesini, ayıp nispetinde bedelin tenzilini, ayıbın giderilmesi için gerekli onarımın yapılmasını, son olarak da aracın yenisi ile değiştirilmesini isteyebilir. Aynı Kanunun 4/4. maddesinde de, "Bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile, malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir......
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, öncelikle müvekkilinin sadece ipoteğin fekkini talep etmediğini, aynı zamanda tapunun hacizlerden ari olarak müvekkiline teslim edilmemesi halinde sözleşmeden dönerek bedel iadesi talep edildiğini, nitekim müvekkili tüketici olup, genel kredi sözleşmesinin tarafı olmadığı gibi, genel kredi sözleşmesinin geçersizliğini ileri sürmediği gibi, bu sözleşmeden kaynaklı borç ya da alacağın varlığı konusunda herhangi bir talepte de bulunmadığını, yerel mahkemenin gerekçeli kararında, davanın temelinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığını belirtmiş ise de, bu hususu gözardı ettiğini ve yine ayrıca tapunun takyidatlardan ari olarak müvekkiline teslim edilmemesi halinde sözleşmeden dönerek bedel iadesi talebini dahi görmediğini, talep konusu sanki sadece ipoteğin ve haczin kaldırılması gibi değerlendirildiğini, müvekkilinin genel kredi sözleşmesinin tarafı olmadığını,...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, ticari satım sözleşmesine dayalı olarak ayıplı olduğu iddia edilen aracın bedelinin tahsili, bu mümkün olmadığı taktirde misli ile değiştirilmesi, bu da mümkün olmadığı taktirde ayıp oranında bedelinden indirim istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, satış sözleşmesine konu aracın ayıplı olup olmadığı, ayıbın niteliği noktalarında toplanmaktadır. Araç bedelinin iadesi için satış konusu araç üzerinde inceleme yapılarak ayıbın varlığının ve ihbar yükümlülüğünün yerine getirildiğinin kanıtlanması gerekir....
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davanın niteliği itibariyle nispi harca tabi olduğu anlaşıldığından Harçlar Kanunu Tarifesi uyarınca harcın nispi olarak yatırılması gerekmektedir. Nitekim 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 32. maddesinde "Yargı işlemlerinde alınacak harçlar yatırılmadıkça müteakip işlemler yapılamaz" düzenlemesi bulunmaktadır. Bu nedenle öncelikle harca esas değerin belirlenmesi ve ikmâli gerekmektedir. Davacı, dava açarken 11.600,00 TL ödemenin iadesi veya ayıbın giderilmesi ile 5.000,00 TL manevi tazminatın tahsilini istemiş, sadece 5.000,00 TL manevi tazminat üzerinden harç ödemiştir. Mahkemenin eksik harcın ikmâli yaptırılmadan hüküm kurması az yukarıda açıklanan düzenlemeye aykırıdır....
Mahkemece, yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporları sonucunda, ayıplı olduğu anlaşılan poşetlerin davalının sattığı poşetler olduğu, ayıbın kullanım sırasında ortaya çıkmış olduğu, satımın toptan olması, ortaya çıkan ayıbın cinsine göre ayıbın teslim anında tespit edilebilmesinin mümkün olmadığı, ayıp ihbarının süresinde ve usulüne uygun şekilde davalının ayıptan sorumlu olduğu, davaya konu poşetler davacının kullanımında olduğu sürece davacı lehine faize hükmedilemeyeceği ancak poşetlerin iadesinden sonra davacı lehine faize hükmedilebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava, ticari satışta ayıplı mal bedelinin iadesi istemiyle açılmış alacak davasıdır. Davacı, davalıdan ....000 kg poşet torba aldığını, 90.000 TL ödeme yaptığını, satışını yaptığı müşterilerden gelen ayıp ihbarı ve iadeler nedeniyle satış sözleşmesinden dönülerek bedelin iadesini istemiştir....