Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre,taraflar arasında genel kredi sözleşmesinin düzenlendiği 10/10/2005 tarihinde 50.000 TL limit dahilinde konut kredisi sözleşmesi tanzim edildiği, bu sözleşmenin 4. maddesinde krediye uygulanacak akdi faiz oranının yıllık %14,40, 5. maddesinde krediye uygulanacak temerrüt faiz oranının yıllık %24,48 olarak belirtildiği, davacı ile davalı tarafın üzerinde mutabık kaldıkları gecikme faizi oranının "konut kredisi sözleşmesi"nin 5. maddesinde yer aldığı şekliyle %24,48 olduğu, davacıların davalı bankaya olan ana para ve temerrüt faizi borcunun 24/03/2008 tarihinde tamamen bittiği, icra dosyası kapsamındaki borç ve ferilerinin tamamen ödendiğinin banka kayıtları ile de teyit edildiği gerekçesiyle davanın kabulü ile kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş,hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

    Dolayısıyla, OHAL nedeniyle taşınmazın teslim tarihine ek süre verilmesi haklı kılınamayacağından bu yöne değinen istinaf nedeni yerinde değildir. Bu bağlamda teslimde gecikme nedeniyle TBK'nın 125/2. maddesi uyarınca, gecikme tazminatından davalının sorumlu olduğuna yönelik ilk derece mahkemesi kabulünde isabetsizlik görülmemiştir. Mahkemece mahallinde yapılan keşif neticesinde taşınmazın özellikleri nazara alınarak belirlenen gecikme tazminatı miktarının makul seviyede olduğundan davalıların gecikme tazminatının miktarına ilişkin istifan sebebi de yerinde görülmemiş ve dosya kapsamına ve toplanan delillere göre, mevcut delillerin takdirinin ve kararın dayandığı gerekçenin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla; davanın kısmen kabulüne dair verilen ilk derece mahkemesi kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 353/1- b-1. maddesi uyarınca reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

    İddia, savunma ve tüm dosya kapsamından; Dava, taraflar arasındaki 24/10/2014 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi gereği satın alınan taşınmazdaki davacıdan fazla alındığı iddia edilen KDV farkının iadesi, sözleşme gereğince belirlenen gecikme tazminatının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali talebine ilişkindir. Taraflar arasındaBeyoğlu 51.Noterliğinin 24 Ekim 2014 tarih 17900 yevmiye nolu Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve İnşaat Yapım Sözleşmesi imzalanmış ve davalı taraf, sözleşmede belirtilen NUROL PARK, adı ile maruf projedeki D-Dl Blokta 3. katta 107,93 m² brüt, alana sahip, 28 numaralı bağımsız bölümü anahtar teslimi tanımına uygun şekilde yine sözleşmede belirlenen KDV dahil 435,767- TL bedelle davacıya satılmasının taahhüt edildiği tespit edilmiştir....

    İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLERİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, taraflar arasında yapılan konut satış sözleşmesi kapsamında, davacının davalıya % 18 oranında KDV dahil peşin ödemiş olduğu, ancak 08.09.2016 tarih ve 2016/9153 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile % 18'den % 8'e düşürülmesi sebebiyle oluşan % 10 KDV farkı olan alacağı ile Konutun geç tesliminden kaynaklı olarak sözleşmede belirtilen gecikme tazminatı alacağı istemidir. İlk derece mahkemesince davacının davasının kısmen kabulü ile, 3.869,21 TL gecikme cezası ve 36.349,67 TL KDV alacağı olmak üzere Toplam 40.218,18 TL'nin temerrüt tarihi olan 16/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin 14,60 TL istemin reddine karar verilmiştir....

    Her ne kadar gecikme tazminatının sözleşmede kararlaştırılmış olması zorunlu değil ise de; başlığında düzenleme suretiyle arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi yazılmış olmakla birlikte, haricen düzenlendiği anlaşılan 12 Temmuz 2010 tarihli sözleşmenin 4. maddesinde kararlaştırılan gecikme nedeniyle ceza miktarı ve gecikilen her ay için kira tazminatı bedellerinin iki kat artırılacağına ilişkin hüküm, davalı yüklenicinin sorumluluğunu artırmakta olup, ek sözleşme noterden düzenleme şeklinde yapılmadığı için gecikme tazminatı ile ilgili bu hüküm geçersizdir ( TBK 13. md)....

      Taşınmaz mülkiyetinin devri sözleşmesi geçerli olabilmesi için M.K.634.m.si ile 706.m.si,6098 s.TBK.nun 237.m.si (818 s.BK.nun 213.m.si),Tapu kanununun 26.m.si ile Noterlik kanununun 60.m.leri uyarınca resmi şekle tabi olduğu,dava konusu satış vaadi sözleşmesinin noterde yapılmış resmi nitelikli bir sözleşme olması gerekir. Ön ödemeli konut satış sözleşmesi 6502 s.TKHK.nun 40.m.sinde;"(1) Ön ödemeli konut satış sözleşmesi, tüketicinin konut amaçlı bir taşınmazın satış bedelini önceden peşin veya taksitle ödemeyi, satıcının da bedelin tamamen veya kısmen ödenmesinden sonra taşınmazı tüketiciye devir veya teslim etmeyi üstlendiği sözleşmedir. (2) Tüketicilere sözleşmenin kurulmasından en az bir gün önce, Bakanlıkça belirlenen hususları içeren ön bilgilendirme formu verilmek zorundadır. (3) Yapı ruhsatı alınmadan, tüketicilerle ön ödemeli konut satış sözleşmesi yapılamaz." şeklinde düzenlenmiştir....

      İcra Müdürlüğü'nün 2009/4421 Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, söz konusu icra takibinde aylık %20 oranında gecikme tazminatı uygulandığını, bu oranın Kat Mülkiyeti Yasası'na aykırı olduğunu, yapılan icra takibinde gecikme tazminatı oranının Kat Mülkiyeti Yasası'nın 20/c maddesi uyarınca aylık %5 ve yasal faiz oranının da yıllık %9 uygulanmasının gerektiğini ileri sürerek icra dosyasında uygulanan gecikme tazminatı oranında borçlu olmadığının tespitini istemiş, mahkemenin 08.12.2011 gün ve 2011/982 Esas-2011/1323 Karar sayılı davanın reddine ilişkin kararı Dairenin 20.09.2012 gün ve 2012/8094 Esas-9795 Karar sayılı ilamı ile ortak gider borcuna uygulanan gecikme tazminatı ve yasal faizin başlangıcının her bir ortak gider borcunun ait olduğu aydan takip tarihine kadar geçen gün sayısı dikkate alınarak hesaplanması gerekirken, takibe konu sonraki ayların ortak gider borcuna her seferinde önceki aya ait ortak gider borcu ilave edilerek mükerrer hesaplama yapılması doğru görülmediğinden...

        Davacı, davalıdan satın aldığı dairenin sözleşmede kararlaştırılan süre içerisinde teslim edilmemesi nedeniyle kira tazminatı isteğinde bulunmuş, davalı; geç teslim olmadığını, satımın dar gelirli aileleri konut sahibi yapmaya yönelik olup taksit ödemelerinin dairenin tesliminden itibaren başlandığını, bu nedenle davacının bir hak kaybının olmadığını beyanla davanın reddini savunmuş ve mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 14.7.2006 tarihli sözleşmede dairenin 16 ay içerisinde teslim edileceği kararlaştırılmıştır. Öyle ise 2012/8300-19557 mahkemece anılan sözleşmeye göre dairenin tesliminde gecikme olup olmadığı ve gecikmenin sabit olması durumunda ise gecikme süresi belirlenerek bu süreye ilişkin kira kaybına hükmedilmesi gerekirken aksine düşüncelerle ve yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....

          Davacı, davalıdan satın aldığı dairenin sözleşmede kararlaştırılan süre içerisinde teslim edilmemesi nedeniyle kira tazminatı isteğinde bulunmuş, davalı; geç teslim olmadığını, satımın dar gelirli aileleri konut sahibi yapmaya yönelik olup taksit ödemelerinin dairenin tesliminden itibaren başlandığını, bu nedenle davacının bir hak kaybının olmadığını beyanla davanın reddini savunmuş ve mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 18.7.2006 tarihli sözleşmede dairenin 16 ay içerisinde teslim edileceği kararlaştırılmıştır. Öyle ise mahkemece anılan sözleşmeye göre dairenin tesliminde gecikme olup olmadığı ve gecikmenin sabit olması durumunda ise gecikme süresi belirlenerek bu süreye ilişkin kira kaybına hükmedilmesi gerekirken aksine düşüncelerle ve yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, 11.9.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Davacı, davalıdan satın aldığı dairenin sözleşmede kararlaştırılan süre içerisinde teslim edilmemesi nedeniyle kira tazminatı isteğinde bulunmuş, davalı; geç teslim olmadığını, satımın dar gelirli aileleri konut sahibi yapmaya yönelik olup taksit ödemelerinin dairenin tesliminden itibaren başlandığını, bu nedenle davacının bir hak kaybının olmadığını beyanla davanın reddini savunmuş ve mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 12.7.2006 tarihli sözleşmede dairenin 16 ay içerisinde teslim edileceği kararlaştırılmıştır. Öyle ise mahkemece anılan sözleşmeye göre dairenin tesliminde gecikme olup olmadığı ve gecikmenin sabit olması durumunda ise gecikme süresi belirlenerek bu süreye ilişkin kira kaybına hükmedilmesi gerekirken aksine düşüncelerle ve yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, 11.9.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              UYAP Entegrasyonu