DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar re'sen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde; Dava, ön ödemeli konut satış sözleşmesine dayalı gecikme tazminatı talebine ilişkindir. Türkiye'de 21/07/2016 tarihinde OHAL ilan edilmiş ve 18/07/2018 tarihinde kaldırılmıştır. Ancak, OHAL sürecinde, OHAL, KHK'ları ile alınan kararlar, günlük ekonomik ticari hayatın durdurulmasına, kısıtlanmasına ilişkin kararlar olmadığı gibi, bu süreç içerisinde ülkede tüm ekonomik faaliyetler OHAL öncesi süreçteki gibi aynen devam etmiştir. Öte yandan davaya konu sözleşme darbe girişiminden ve bu nedenle ilan edilen OHAL'den sonra yapılmış olup davalının basiretli bir tacir olarak teslim süresini öngörmüş olması gereklidir....
ve değer kaybı miktarı belirlenerek müvekkilinin ödemiş olduğu taksitler ve yapmış olduğu masraflar üzerinden değerlendirme yapılarak taşınmazın menfi tespit davasında yapılacak yargılamada belirlenecek değerinden mahsup edilmesi ve bu suretle feshin haklılığı değerlendirilmesi gerektiğini, açıklanan nedenlerle Adana 5....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasında ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesi ile ... 3.Asliye Ticaret Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeniyle yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R- Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince; dava konusu alacağın bonodan kaynaklandığı, davanın ticari dava olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....
Davaya konu uyuşmazlığın kaçak elektrik kullanımına dayalı davalı tarafından davacı aleyhine başlatılan icra takibinden dolayı menfi tespit istemine ilişkin olması nedeniyle davalı vekilinin husumet itirazı, aynı hususta açılmış ve görülen başka bir dava olmadığı anlaşılmakla derdestlik itirazı, davanın menfi tespit davası olması nedeniyle hak düşürücü süreye yönelik itirazı, usulüne uygun yapılmış bir yetki itirazı bulunmadığı anlaşılmakla yetki itirazı ve davanın menfi tespit davası olması nedeniyle mevcut aşamada yapılan bir ödeme olmadığından zamanaşımı defi yerinde görülmeyerek işin esasının incelenmesine geçilmiştir....
Dava, eksik ve ayıplı ... bedeli ile gecikme tazminatı istemlerine ilişkindir. Eksik ve ayıplı ... bedelinin, arsa sahibinin bağımsız bölümlerine isabet eden kısmının tamamının tazmini istenebilirken ortak alanlardaki eksik ve ayıplı ... bedelinin ise, sadece arsa sahibi hissesine düşen bedeli talep edilebilir. Diğer yandan, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca, yüklenicinin teslimde temerrüde düşmesi halinde sözleşmede hüküm bulunmasa dahi gecikme tazminatı talep edilebilir. Ancak bağımsız bölümlerin kullanılmaya başlanması, kiraya verilmesi veya satılması hallerinde bu tarihten sonrası için aksi yazılı olmadıkça kira tazminatı talep edilemez. Somut olayda, dava konusu edilen eksik ve ayıplı işlerin binanın ortak alanlarına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Her paydaşın ortak alanlarda payı bulunduğundan bu yerler üzerindeki eksik ve ayıplı işler bedelinden davacı arsa sahibinin ancak kendi hissesine düşen bedeli isteyebileceği açıktır....
Ayrıca, davalı bankaca davacıya konut kredisi kullandırılmasına rağmen taşınmazın tapusunun halen inşaat şirketi adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, kullandırılan kredinin belirli bir satıcı ile (somut dosyada davalı inşaat şirketi ile) sözleşme şartı ile kullandırıldığı anlaşılmakla bu yöne (husumet) ilişkin istinaf nedeni yerinde değildir. Konut satış ve kredi sözleşmesi tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un (TKHK) bağlı krediler başlıklı 35. maddesinde; "(1) Bağlı kredi sözleşmesi; konut finansmanı kredisinin münhasıran belirli bir konutun satın alınması durumunda bir sözleşmenin finansmanı için verildiği ve bu iki sözleşmenin objektif açıdan ekonomik bir birlik oluşturduğu sözleşmedir. Bağlı kredilerde, konutun hiç ya da gereği gibi teslim edilmemesi nedeniyle tüketicinin bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen seçimlik haklarından birini kullanması hâlinde, satıcı ve konut finansmanı kuruluşu müteselsilen sorumludur....
Uyuşmazlığın temeli; resmi şekilde devir ve satışı yapılmayan araç sebebiyle, araç malikinin işleten sıfatıyla sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasında toplanmaktadır. 2918 sayılı KTK' nın Araçların Satış, Devir ve Tescili ile Bu İşlemlerle İlgili Yetki ve Sorumluluk başlıklı 20. maddesinin d bendinde " Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri, satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu taşıtlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı, vergi cezası ve trafik idari para cezası borcu bulunmadığının tespit edilmesi ve taşıt üzerinde satış ve/veya devri kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya kayıt bulunmaması halinde, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılır. Noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir." şeklinde düzenlenmiştir. Anılan yasal düzenlemedeki noter satışına yönelik resmi şekil, geçerlilik koşuludur....
Yerel mahkemece yargıtay kararına atıf yapılarak teslimin tanık beyanlarıyla ispat edildiği şeklindeki gerekçeyle birlikte ifa kuralına da değinilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; Dava, ön ödemeli konut satış vaadi sözleşmesinden kaynaklı gecikme tazminatının tahsili istemine ilişkin olup mahkemenin gerekçesine dayanak yaptığı Yargıtay 15hd. 2013/5159 Esas- 2014/3800 esas sayılı dosyasında ise uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklandığından bu sözleşmelerde teslim borcunun da, teslimin bir hukuki fiil olması nedeniyle tanık dahil olmak üzere her türlü delille kanıtlanması mümkün olmasına karşın eldeki satış sözleşmesinde tanıkla teslimin ispatı mümkün olmadığından mahkemenin kararına dayanak Yargıtay ilamının somut olaya uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Bununla birlikte; Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2014/44769 esas 2016/6412 karar sayılı ve 02/03/2016 tarihinde ve Yargıtay 13....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi tespit Dava, araç satış sözleşmesi nedeniyle düzenlenen bonodan dolayı menfi tespit istemine ilişkindir. Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 19.Hukuk Dairesi Başkanlığı'na gönderilmesine, 20.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
, 25.07.2019 tarihinde kısmi olarak 1.000 TL lik menfi tespit davası açtığı, dava tarihinden sonraki ilk taksit olan 25.08.2019 tarihindeki taksidi de ödemiş olduğu, bu durumda 1.000,00 TL üzerinden kısmi açılan menfi tespit davasının istirdata dönüştüğü, gerekçesiyle menfi tespitin 1.000,00 TL üzerinden açılmış olması ve usulüne uygun bir ıslahın da bulunmaması üzerine, menfi tespite konu 1.000,00 TL'nin dava açıldıktan sonra ödenmiş olduğu nazara alınarak birleşen dosyadan 1.000,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, asıl dava tarihi olan 06.12.2017 tarihinden birleşen menfi tespit davası tarihi olan 25.07.2019 tarihine kadarki süreçte açılmış bir dava bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, yine menfi tespite konu olan davanın 1.000,00 TL üzerinden açılması ve menfi tespitin usulüne uygun olarak ıslah edilmemesi neticesinde fazladan istendiği anlaşılan 7.817,66 TL yönünden de karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....