Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi, eski hale getirilmesi ve tazminat davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, bu tür davalarda etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. TMK’nın 738. maddesiyle, 737. maddeye benzer daha özel bir düzenleme getirilmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre "Malik, kazı ve yapı yaparken komşu taşınmazlara, onların topraklarını sarsmak veya tehlikeye düşürmek ya da üzerlerindeki tesisleri etkilemek suretiyle zarar vermekten kaçınmak zorundadır. Komşuluk hukuku kurallarına aykırı yapılar hakkında taşkın yapılara ilişkin hükümler uygulanır.”...

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 28.11.2013 gününde verilen dilekçe ile tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın idari yargı görevi olduğundan görevsizliğine dair verilen 22.01.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların 1304 ada 146 sayılı parselin maliki olduklarını, belediyeden verilen ruhsatla davalı ... tarafından bina inşa edildiğini, bu nedenle davacılara ait binanın önünün tamamen kapatıldığını, ......

    Mahkemece, davalı tarafından kamulaştırma sahası dışına çıkılarak davacının taşınmazına zarar verildiğinin kabulü ile dava tarihindeki taşınmazın yer bedelinin eski hale getirme masraflarından fazla olduğu gerekçesiyle taşınmazın belirlenen eski hale getirme bedelinin davalıdan tahsiline, gelir kaybı nedeniyle oluşan zarar isteminin ise, taşınmazın ne zaman zarar gördüğüne, zarar gördüğünde ne şekilde kullanıldığına ilişkin mahalli bilirkişi beyanı dışında delil bulunmadığı ve kamulaştırma dosyasında kamulaştırılan alanın değeri hesaplanırken değer kaybı bedeline de hükmedildiği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir....

      Komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat davalarında öncelikle davacının uğramış olduğu zararın miktarının bilirkişi aracılığı ile tespit edilmesi, tazminatın bu zarara göre tayin ve takdir edilmesi gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, tazminat miktarı hiçbir zaman zararı aşamaz. Ancak, davacının zararın artmasında kusuru varsa, tazminat miktarı 6098 sayılı Borçlar Kanununun 52. maddesine göre indirilmeli veya tamamen ortadan kaldırılmalıdır. TMK’nun 737 ve 730. maddelerinden doğan sorumluluk kusura bağlı bir sorumluluk olmadığından, davalının kusursuz olması tazminat miktarının düşürülmesinde etkili olamaz. Somut olayda; dava konusu 399 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına göre paylı mülkiyet esaslarına tabi olduğu ve davacının paylı malik olarak 3/16 paya sahip olduğu anlaşılmaktadır. Davacının dava konusu taşınmazın tamamını kullandığı hususu da dosya kapsamından anlaşılamamaktadır....

        Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi; elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasındaki illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez. Şu husus hemen belirtilmelidir ki, asıl olan, davacının mülkiyet hakkının korunması ve zararına sebebiyet veren durumun ortadan kaldırılmasıdır. Davacının katlanılabilme sınırlarını aşan bir zararı varsa, buna son vermek için davalının yapması gereken masraf davacının zararından daha fazla olsa bile, elatmanın önlenmesine ve eski hale getirmeye karar verilmelidir....

        Ancak; Dava konusu taşınmazın hafriyat alınmak suretiyle el atılan bölümünün eski hale getirilmesine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, kararın infazı sırasında belirlenecek olan eski hale getirme bedelinin tahsiline dair hüküm kurulması, Doğru görülmemiştir. Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 14/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi, eski hale getirilmesi ve tazminat davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, bu tür davalarda etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. TMK’nın 738. maddesiyle, 737. maddeye benzer daha özel bir düzenleme getirilmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre "Malik, kazı ve yapı yaparken komşu taşınmazlara, onların topraklarını sarsmak veya tehlikeye düşürmek ya da üzerlerindeki tesisleri etkilemek suretiyle zarar vermekten kaçınmak zorundadır. Komşuluk hukuku kurallarına aykırı yapılar hakkında taşkın yapılara ilişkin hükümler uygulanır.”...

          ilişkin dilekçesinde ise; netice i talep kısmında fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile terditli olarak talep ettiklerinin 6000 TL olduğu, bu nedenle dava dilekçesinde davalı taraf aleyhine talep ettikleri fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile toplamda 6000 TL eski hale getirme bedeline hükmedilmesi gerektiğinden bu talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini, ecri misil taleplerinden ise feragat ettiklerini belirtmiş, yine davacılar vekilinin 23/01/2017 havale tarihli dilekçesi ile, dosya ile ilgili taleplerinin eski hale getirme bedelinin tahsili eski hale getirme bedeli ile ilgili itilaf olduğundan hüküm kurulacak ise eski hale getirme şeklinde hükmün kurulabileceğini belirttiği anlaşılmıştır....

          Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi, eski hale getirilmesi ve tazminat davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, bu tür davalarda etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. TMK’nın 738. maddesiyle, 737. maddeye benzer daha özel bir düzenleme getirilmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre "Malik, kazı ve yapı yaparken komşu taşınmazlara, onların topraklarını sarsmak veya tehlikeye düşürmek ya da üzerlerindeki tesisleri etkilemek suretiyle zarar vermekten kaçınmak zorundadır. Komşuluk hukuku kurallarına aykırı yapılar hakkında taşkın yapılara ilişkin hükümler uygulanır.”...

          Dava; komşuluk hukukundan kaynaklı uyuşmazlığın çözümü ile el atmanın önlenmesi ve yıkım istemlerine ilişkindir. 1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2. Somut olayda; davacı, davalı tarafın yaptığı duvarın kendi taşınmazına su basmasına sebep olduğundan bahisle komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve kal istemiştir. Dolayısıyla anılan istek yönünden uyuşmazlığın çözümünde Türk Medeni Kanun'un 737 ve devamı maddelerindeki komşuluk hukuku hükümlerinin uygulanması gerektiği açıktır. Ancak dosya kapsamında, davacının bu iddiası ile ilgili herhangi bir araştırma yapılmış değildir....

            UYAP Entegrasyonu