Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı, ihale yoluyla satın aldığı taşınmazı terk etmeyen ve yaptıkları değişikliklerle taşınmaza zarar veren davalılardan, taşınmazın eski hale getirilmesi bedeli ile davalıların taşınmazdan çıkartılması amacıyla açtığı davalar yüzünden harcadığı ulaşım bedelinin ve davalıların bu taşınmaz nedeni ile kendisine yönelttiği tehdit eylemlerinden dolayı yaşadığı üzüntülerin giderilmesi amacıyla maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalılar ise, kendi taşınmazlarında değişiklik yaptıklarını, haksız eylemde bulunmadıklarını ileri sürerek istemin reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır. Yerel mahkemece, davacının ihale yoluyla satın aldığı taşınmazda meydana gelen zararın davalılardan tazminine karar verilmiştir. Davacı, 37 parsel sayılı taşınmazı satın aldığına göre eski hale getirme giderinin de bu parsel üzerinde gerçekleşen zarar miktarı ile sınırlı olarak hesaplanması gerekir....

    Davalı vekili, eski hale getirme talebinde abisinin 03.09.2016 tarihinde iş kazasında vefat etmesi nedeni ile başka bir ile cenazeyi almak için gittiğini, defin, cenaze merasimleri ve araya ... tatili girmesi nedeni ile temyiz süresini kaçırdığını, yanında çalışan diğer avukatın ise 02.09.2016-10.09.2016 tarihleri arasında yurt dışında bulunduğundan kararı temyiz edemediğini belirterek temyiz isteminin süresinde olduğunun kabul edilerek temyiz incelemesinin yapılmasını istemiştir. Dava tarihinde yürürlükte olan HMK’nun 95. maddesine göre elde olmayan sebeplerle, kanunda belirtilen veya hakimin kesin olarak verdiği süreyi kaçıran taraf, eski hale getirme isteminde bulunabilir. Somut olayda davalı avukat, yanında başka bir avukatta çalıştırmakta olup, ileri sürdüğü sebepler eski hale getirme talebi için yeterli değildir. Bir başka deyişle, somut olayda eski hale getirme nedenleri oluşmamıştır....

      b-)Dosya kapsamından hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu 108 ada 37 parsel yönünden taşınmaz değeri ve eski hale getirme bedelinin ayrı ayrı hesaplandığı ve mahkemece her iki miktar toplanmak suretiyle belirlenen tazminata hükmedildiği anlaşılmaktadır. Tazminat sorumluluğunun kapsamı, gerçek zarar ile sınırlı olup; zarar da, haksız eylemden önceki ve sonraki durum arasındaki farktan ibarettir (BK m.42). Bu nedenle, hem taşınmazın eski hale getirme bedelinin hem de taşınmazın sürüm değerinin belirlenmesi ve az olan miktara hükmedilmesi gerekir. ./.. -2- Dava konusu olayda, kanal inşaatı sırasında dökülen toprak ve molozlar nedeniyle taşınmazın aynına zarar verilmiş olup; zarar miktarının, taşınmazların sürüm (rayiç) değerini geçmemesi gerekir. Mahkemece açıklanan ilkeye aykırı olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir....

        (Yargıtay 1.Hukuk Dairesi'nin 2017/2575 Esas 2017/3598 Karar sayılı ve 19/06/2017 tarihli ilamı) "...Ancak, eski hale getirme bedeli infaz aşamasında gözetilecek bir husus olup, mahkemece el atmanın önlenmesi ve yıkım kararı ile yetinilmesi gerekirken infaz aşamasında belli olacak eski hale getirme bedelinin hüküm altına alınmış olması doğru değildir..." (Yargıtay 1.Hukuk Dairesi'nin 2014/6320 Esas 2015/6681 Karar sayılı ve 05/05/2015 tarihli ilamı) Somut olayda, dava elatmanın önlenmesi, eski hale getirme ve yıkım isteklerine ilişkin olup, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava değeri tespit edilmemiş ve mahkemece alınan harcın yeterli olup olmadığının değerlendirilmemiş olması da doğru görülmemiştir....

        Ancak davacı ilk davada, davalının Hazine'den satın aldığı taşınmazın dere yatağı özelliğini ortadan kaldırmak, tarıma elverişli hale getirmek için toprak doldurduğunu, bu dolgu sonucu dere aktifleştiğinde kendilerine ait 590 ( daha önce 146) parsele taşkın yapacak taşınmazı kullanılamaz duruma getirdiğini ileri sürerek, davalının el atmasının önlenmesine de karar verilmesini istemiştir. Bu talep, TMK'nun 730/1. maddesindeki "taşınmaz malikinin sorumluluğu" kapsamında, "eski hale getirme ve tehlikenin giderilmesi" ile 737. maddesindeki "komşuluk hukukundan kaynaklanan kaçınma ödevi" hükümlerinin uygulanması talebini de içermektedir. Mahkemece bu talep yönünden bir inceleme yapılmamıştır. Bu nedenlerle, değerli çoğunluğun temyiz edilen hükmün bu yöne ilişkin onama kararına katılmıyor; hükmün açıklıdğım çerçevede işlem ve inceleme yapılıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekçesiyle, bozlması gerektiğini düşünüyorum. 16.06.2015...

          Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez. Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak, normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir....

            Mahkemece; dava, kamulaştırmasız el atma olarak nitelendirilmiş, taşınmazın 1954,22 m²'lik kısmının yer bedeline hükmedilmiştir. Davacının dava ve temyiz dilekçesinde belirttiği hususlar gözetildiğinde; Davacının talebi de nazara alındığında fen bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen 1954,22 m²´lik kısım yönünden yapılan değerlendirmede; taşınmazın eski hale getirme bedeli, zemin bedelinden fazla ise zemin bedeline; az ise eski hale getirme bedeline hükmedilmelidir. Bu durumda, taşınmazın el atılan bölümünün ekilebilir ürün gelirine göre zemin bedeli hesaplanarak, eski hale getirme masrafından fazla ise taşınmazın eski hale getirilme bedeline; şayet eski hale getirme masrafı zemin bedelinden fazla ise bu durumda el konulan alanın zemin bedelinin davalı idareden tahsili ve bu bölümün davacı üzerindeki tapusunun iptali ile davalı idare adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile zemin bedeline hükmedilmesi, Doğru görülmemiştir....

              Asıl ve birleşen dava; çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, ecrimisil, eski hale getirme, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 20.12.2013 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukundan kaynaklı elatmanın önlenmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 03.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin 112 ada 36 parsel sayılı taşınmazın maliki olup bu taşınmaz üzerinde bulunan evde ikamet ettiğini, 112 ada 41 parsel sayılı taşınmazın davalılardan ... adına tapuda kayıtlı olup bu taşınmazın diğer davalı ...'ın kullanımında olduğunu, davalı ...'ın kullanımında olan evin atık suları ve yağmur sularının davacının evinin çatısı ile temeline zarar verdiğini, davalı ...'...

                  Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez. Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir....

                  UYAP Entegrasyonu