Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Niteliği itibariyle davalı-davacı kadında bulunması gereken ziynet eşyalarının aile içerisinde ihtiyaç duyulması halinde bu eşyaları elinde bulunduran eşin rızası ile bozdurulması olağan olandır. Bu durum Türk Medeni Katımın 185/3 ve 186/3 maddeleri gereğince davalı- davacı eş i;in aynı zamanda bir yükümlülüktür. Bu sebeple somut olayda ispat yükü davalı-davacı kadına aittir. Davalı-davacı kadının kendisine ait ziynet eşyalarının rızası dışında ve iade şartıyla elinden alınıp bozdurulduğunu ispat etmesi gerekir. Davalı-davacı da kendisine ait olan ve kural olarak kendisinde bulunması gereken ziynet eşyalarının rızası dışında veya iade şartıyla davacı-davalı tarafından elinden alınıp bozdurulduğunu ispat edememiştir....

    Asıl ve birleşen dava, kişisel eşyanın iadesi davasıdır. İlk derece mahkemesince asıl ve birleşen dosyadaki dava ispatlanamadığından davaların reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dosya kapsamına göre, davalı tarafından ilk derece mahkemesinin erkeğin katılma yoluyla istinafının yapılmamış sayılmasına dair 29/04/2019 tarihli ek kararına karşı istinaf başvurusu bulunmadığından davalı tarafın katılma yoluyla istinafı yapılmamış sayıldığından katılma yoluyla istinaf talebi incelenmemiştir. Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK md. 6 ve HMK md.190/1). Davacı kadın ziynet eşyalarının varlığını, vasıflarını ve iade edilmek üzere erkeğe verdiğini ispat yükü altındadır....

    Asliye Hukuk Mahkemesinde anlaşmalı olarak 26.06.2018 Tarih ve 2018/339 E. 2018/419 Karar sayılı dosyası ile boşandıklarını, boşanma davasının eki niteliğindeki protokolde tarafların birbirlerinden kişisel eşyalarını aldıkları belirtilmiş olup, ancak ziynet eşyası hususunda taraflar bir anlaşmaya varmadıklarını, Türk Medeni Kanununda kişisel mal tanımı yapılmış olup, ziynet eşyası her ne kadar kişisel mal olarak kabul edilmişse de protokolde ayrıca belirtilmesi gerektiğini, ilk derece mahkemesinde görülen davada tanık anlatımlarıyla ziynet eşyalarının davalı tarafından alındığı da kanıtlanmış olduğunu, anlaşmalı boşanma davasında protokolde kişisel maldan kastedilen ev eşyası ve çeyizden ibaret olup, ziynet eşyasına ilişkin olarak bir kayıt düşülmediğini belirterek, kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yolu başvurusunda bulunmuştur....

    ve dava etmiştir....

    Ziynet eşyasını evlilik münasebetiyle gelin ve damada verilen hediyelerdir. Bu bağlamda, bilezik, altın kelepçe, kolye, gerdanlık, takı seti, bileklik, saat, küpe ve yüzük gibi takılar, ziynet eşyası olarak kabul edilmektedir. Bunun yanında çeyrek altın, yarım altın, cumhuriyet altını ve reşat altını ziynet olarak değerlendirilmektedir. Mevzuatımızda, düğün sırasında takılan ziynet ile parasal değeri olan bütün eşyanın aidiyeti konusunda yazılı bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenledir ki, örf ve adet hukuku uygulanmaktadır. Yargıtayın yerleşik uygulamasına, yaygın örf ve adet ile ülke gerçeklerine göre kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyası ve paralar kim tarafından ve hangi eşe takılırsa takılsın aksine bir anlaşma ya da örf ve adet kuralı olmadığı takdirde kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı kabul edilir. Yani erkeğe takılan ziynetler ve paraların da aksi kanıtlanmadığı müddetçe kadına ait olduğu kabul edilmektedir....

    HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/3090 KARAR NO : 2022/2489 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : DİNAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 04/07/2022 NUMARASI : 2021/44 ESAS 2022/331 KARAR DAVA KONUSU : Kişisel Eşyanın İadesi KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların düğününde müvekkiline takılan altınların davalı tarafından harcandığını belirterek ziynet eşyalarının aynen iadesi, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde şimdilik 20.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmiştir....

    Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğu için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Hayat deneyimlerine göre olağan olan bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bunları iadeden kurtulur....

      Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altındadır. Somut olayda; davalının davacının ziynet eşyalarının bir kısmının ortak kasada bir kısmının ise kendisinde olduğunu kabul ettiği anlaşılmıştır. Harç ve yargılama giderleri ziynet eşyalarının gerçek değeri üzerinden hesaplanır....

      Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi, evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, kadının ispatlaması gerekir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır....

        İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ ; Davacı karşı davalı kadın ziynet eşyalarının değerlendirme tarihi ve red edilen nakit paraya ilişkin istinafa başvurmuştur. Davalı karşı davacı erkek ise; kadının kabul edilen ziynet eşyası, ziynet eşyası yönünden talep ettiği red edilen katılma alacağı ile araç yönünden red edelin katılma alacağına ilişkin olarak istinafa başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Yapılan muhakeme ve toplanan delillere göre; tarafların istinafı incelendiğinde, 1- Ziynet eşyası yönünden; Kadına özgü ziynet eşyaları, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğindedir (TMK mad. 1, 6, 220/1- 1, 222/1, HMK mad. 190, YHGK’nin 04.03.2020 tarihli ve 2017/ 3- 1040 E., 2020/240 K. sayılı kararı)....

        UYAP Entegrasyonu