Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altındadır. Somut olayda; Davalınında kabulünde olduğu üzere kadına ait olan ziynet eşyalarının bozdurulduğu sabittir. Ancak kadının bağışladığı yada iade edilmemek üzere verdiği husus ispatlanamamış olup mahkemenin kabul gerekçesi isabetlidir. Sonuç olarak, İlk Derece Mahkemesinin kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, usul ve kanuna uygun olan hükme karşı davalı vekilinin istinaf taleplerinin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b-1 bendi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

Bu bağlamda kadın; dava konusu ettiği ziynet eşyasının varlığını, bunların zorla elinden alındığını ispatla yükümlüdür. Kadına ait ziynetler, koca tarafından bozdurulup, değişik amaçlarla harcanmış olabilir. Bu durumda, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup harcandığının, koca tarafından kanıtlanması halinde, koca ziynet eşyalarının iadesinden kurtulur. Davalı-b. davacı kadın birleşen dava dilekçesi ile; düğünde takılan 3 adet hediyelik bilezik, 2 adet yarım altın, 8 adet çeyrek altın, 285.00 TL nakit para, 15 dolara koca ve ailesi tarafından el konulduğunu ve düğün salonu masraflarının ödendiğini, geriye kalan 1 adet set ve 2 adet bileziğin ise araba almak için bozdurulduğunu ve iade edilmediğini belirterek, talep konusu ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde bedelin yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

Somut olayda mahkemece; bu ilke gözardı edilip davacı ve davalı lehine, kabul edilen ve reddedilen ziynet ve çeyiz eşyası bedellerinin toplamı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği belirlenen tek bir vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, konusu para ile ölçülebilen kişisel mal niteliğindeki çeyiz ve ziynet eşyası taleplerinin ayrı davalar olarak değerlendirilip davacı ve davalı lehine ayrı ayrı vekâlet ücretlerine hükmedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı erkek tarafından, kusur belirlemesi, tazminatlar, velayet düzenlemesi ve ziynet eşyası alacağı yönünden; davacı kadın tarafından ise tazminatlar ve nafakaların miktarları ile kişisel ilişki düzenlemesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı kadının tüm, davacı erkeğin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı kadın, dava dilekçesi ile talep ettiği ziynet eşyalarının, davalı erkek tarafından elinden zorla alınıp evden kovulduğunu iddia etmiş, davalı erkek ise, kadının kendisinin olmadığı sırada evi terkettiğini ve ziynetleri de giderken götürdüğünü...

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen kişisel eşyanın iadesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacı vekili dilekçesinde; davalı ile evlendiği sırada müvekkiline babası tarafından çeyiz ve ziynet eşyalarının senet düzenlenerek teslim edildiğini, ancak tarafların boşandığını ve bu eşyaların davalıda kaldığını ileri sürerek; çeyiz ve ziynet eşyalarının aynen iadesini, olmadığı takdirde bedeli olan 14.530 TL nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir....

        Hukuk Dairesinin 22.10.2009 günlü ve 2009/4729 Esas 2009/18154 Karar sayılı ilamı ile de davalının, doğumdan sonra hastanedeki davacı ile ilgilenmediği maddi vakıa olarak sübut bulmuştur. Şu durumda, doğum yapmak üzere hastaneye yatan davacının ziynet eşyalarını da yanında götürmüş olması beklenemeyeceği gibi, MK.6.maddesine göre isbat külfetinin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek ve doğumdan sonra davacının yeniden müşterek eve gelmediği de, toplanan delillerle anlaşıldığından oluş ve kabule göre belirleme bu şekilde yapılması gerekirken, yanılgıya düşülerek hüküm tesis olunmuştur. Hal böyle olunca; mahkemece, davalı tarafın dava dilekçesi ile talep edilen ziynet eşyalarının miktarına ve cinsine bir itirazının da bulunmadığı gözetilerek, bu eşyaların bilirkişice belirlenecek değerinin tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile ziynet eşyalarına ilişkin istemin tümden reddi doğru görülmemiştir....

          in evden ayrıldığı, bir daha biraraya gelmedikleri, davacının yargılama sırasında müşterek konutta oturduğu, davacı tanıklarınca bahsedilen davacının evden ayrılma olayından sonra tarfların bir araya gelip bir süre beraber yaşadıkları, tanık beyanlarına göre ziynet eşyalarının bir kısmıyla davacıya araba alındığı, bir kısmı ile de ihtiyaçların karşılandığı, tanıkların ziynet eşyalarının davalılara verildiği veya onlar tarafından gizlice alındığına dair görgüye dayalı beyanlarının olmadığı, davacının altın ve ziynet eşyalarının davalılarda kaldığı ispatlanamadığından davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile; .... Aile Mahkemesinin 03/11/2016 tarih ve 2016/5 Esas, 2016/924 Karar sayılı kararının tümden kaldırılmasına, davacının davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kişisel eşya niteliğinde olan ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkindir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma - Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, nafakalar, tazminatlar ile kişisel ilişkinin süresi yönünden; davalı-karşı davacı kadın tarafından ise nafakalar ve tazminatların miktarı ile kişisel ilişkinin süresi ve ziynet alacağına yönelik temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayeti anneye bırakılan 2013 doğrumlu ortak çocuk... ile baba arasında düzenlenen kişisel ilişkinin süresi, çocuğun yaşı gözetildiğinde yetersiz olduğu gibi günümüz ulaşım koşulları da dikkate alındığında...

              bedelin tahsiline, ziynet eşyalarının aynen iadesine, olmadığı takdirde toplam bedeli olan 15.373,00 TL'nin davalıdan tahsiline dair verilen karar davalı tarafın temyizi üzerine Dairemizin 08.02.2017 tarih ve 2015/15099 E.-2017/1013 K. sayılı ilamıyla "Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafın ilk olarak evlilik nedeniyle alınan ev eşyalarının bedellerinin ve davalının şahsi kredi borcunun düğünde takılan ziynet eşyaları ve paralar ile karşılandığını iddia ederek, ev eşyalarının aynen iadesini, olmadığı takdirde bedelinin tahsilini, 3.000,00 TL kredi borcu nedeniyle ise ziynet eşyalarına karşılık sadece bedel talep ettiği, ıslah dilekçesi ile de ev ve ziynet eşyalarının aynen iadesini, olmadığı takdirde bedellerin tahsilini istediği görülmektedir. Davalının da beyanlarında belirtildiği ve mahkemenin gerekçesinde izah edildiği üzere; banka borcunun, ev eşyalarına ilişkin borçların, düğün salonu bedelinin düğünde takılan ziynetler ve paralarla karşılandığı anlaşılmaktadır....

                Ziynet eşyasını evlilik münasebetiyle gelin ve damada verilen hediyelerdir. Bu bağlamda, bilezik, altın kelepçe, kolye, gerdanlık, takı seti, bileklik, saat, küpe ve yüzük gibi takılar, ziynet eşyası olarak kabul edilmektedir. Bunun yanında çeyrek altın, yarım altın, cumhuriyet altını ve reşat altını ziynet olarak değerlendirilmektedir. Kadına özgü ziynet eşyaları; eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir âdet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.05.2004 tarihli ve 2004/4- 249 E. ve 2004/247 K. sayılı kararında ve 04/03/2020 tarihli ve 2017/3- 1040 Esas No, 2020/240 Karar sayılı kararında aynı ilke benimsenmiştir. 4721 sayılı TMK.nun 220.maddesinde kişisel mallar sayılmıştır....

                UYAP Entegrasyonu