WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bilindiği üzere; bu tür davaların kural olarak kayıt maliki ya da mirasçıları tarafından açılması gerekir ise de; davacı idarenin Türk Medeni Kanununun 1025. ve 1007. maddeleri ile Tapu Sicil Tüzüğünün 85. maddesi ( yargılama sırasında, 17.8.2013 tarihinde yürürlüğe giren Tapu Sicil Tüzüğünün 74.maddesi ) gereğince tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan sorumlu olacağı, TMK.nın 1007. maddesinde düzenlenen sorumluluğun kusursuz sorumluluk olup, bu madde kapsamında Hazinenin tazminat davasına muhatap ve tazminata mahkum olabileceği gözetildiğinde, eldeki davanın açılmasında ve sonuçlandırılmasında davacı idarenin hukuki yararının bulunduğu kuşkusuzdur. Öte yandan; Tapu Sicil Tüzüğü’nün 85. maddesi “ Kütük üzerinde belgelere aykırı tescil veya yazımın düzeltilebilmesi için ilgililerin yazılı olurunun alınması ve yevmiye defterine kaydedilmesi gerekir....

    Anayasanın 129/5. maddesindeki düzenlemede belirtilen kusur, hizmet kusuru ile örtüşmekte olup, kamu görevlilerinin kişisel kusur oluşturan eylemleri anılan madde kapsamında değildir. Dava dilekçesinde davalının kişisel kusuru ileri sürüldüğüne göre, sicilin doldurulması sırasında davalının şahsi veya keyfi nedenlerle hareket ettiğinin kanıtlanması gerekir. Davalı,davacının sicil amiri durumunda olup yasa ve yönetmelik gereği davacı hakkında sicil belgesi düzenlemiştir. İdare mahkemesinin iptal gerekçesi yaptığı hususlar davalının kişisel kusuru bulunduğunu kanıtlamaz. Dosyadaki bilgi, belge ve açıklamalar ile dosya içeriği incelenip değerlendirildiğinde, davalının kişisel kusurlu olarak sicil doldurduğunun kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Şu durum karşısında kanıtlanamayan davanın reddedilmesi gerekirken, mahkemece delillerin değerlendirilmesinde yanılgı sonucu davalının sorumluluğuna karar verilmesi bozma nedenidir....

      numarasında kayıtlı olduğunu, kuruluş kaydının----- 31.12.2004 tarih ve 6.210 sayısında yayınlandığını, davac---- bankalara olan 5.578.628.26 TL borcu nedeniyle müşterek ve müteselsil borçlu olduğu konkordatoya bu kefalet borcu nedeniyle başvurduğu borçlu şirketin konkordatosunun başarıya ulaşması ihtimalinin olmadığı, bu nedenle------konkordatosunun başarıya ulaşma ihtimalinin bulunmadığı, ---- kişisel varlıklarının toplamının 5.606.870,62 TL , kişisel borçlarının 6.093.971,26 TL olduğu, kişisel borcunun kişisel varlığından 487.100,64 TL fazla olduğu, borca batık olduğu, ----- 30.09.2022 tarihli mali verilere göre net varlıklar ( Aktif) toplamının 1.455.463.13 TL, borçlar toplamının 628.381,91 TL olup, kaydı değerlere göre öz varlığının 827.081,22 TL olduğu ve işletmenin kaydı değerlere göre borca batık olmadığı bildirilmiştir.Kefalet yükümlülüklerinin borca batıklık hesabında dikkate alınıp alınmayacağı inceleme konusu yapılmıştır.Şirketin ticari defterlerinde ve finansal tablolarında...

        Davaya konu olayda da davacı adına oluşturulan bir tapu kaydı varken dava dışı kişiler adına yeniden tapu kaydı oluşturulup davacının açtığı tapu iptali ve tescil davası reddedilmekle tapu kaydının hatalı tutulmasından kaynaklı zarar oluşmuş ve bu zarardan davalı sorumludur. Davacıya ait tapu kaydının evveliyatında; taşınmazın ilk olarak 31.07.1941 yılında Hakkı Karar'dan Mehmet oğlu Ahmet Esen'e yazılmış, 28.09.1989 tarihinde Ahmet Esen'den çocukları Ali Esen Minkari ve Hasan Esen Minkari'ye intikal etmiş, 27.10.1993 tarihinde Hasan Esen Minkari kendi hissesini diğer hissedar Ali Esen Minkari'ye devretmiş, 14.06.1994 tarihinde tam hisse sahibi Ali Esen Minkari taşınmazı Ramazan Aslan'a satmış, 24.01.1995 tarihinde Ramazan Aslan tarafından Hasan Fehmi Tayfun'a satılmış ve taşınmaz son olarak 13.07.1995 tarihinde Hasan Fehmi Tayfun tarafından davacı Celal Yıldırım'a satılmıştır....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasında görülen 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca açılan tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda; davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R - Dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. Maddesi uyarınca açılan tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat istemine ilişkindir....

          Somut olayda da; tapu kaydına işlenen haciz şerhinin dayanağı saptanamamış, kimlerin yararına konulduğu belirlenememiş bu nedenle de tapu sicil müdürlüğü tarafından davacının istemi karşılanamamış ve sorunun dava yoluyla giderilmesi istenmiştir. Hukuki dayanağı saptanamayan ve artık yolsuz kayıt niteliğini kazanan şerhlerin terkininde hak lehtarı aramak çözüm yeri olan mahkemelerde iş ve işlemleri çıkmaza sokma anlamına geleceğinden davacının eldeki davayı açmada hukuki yararının varlığının kabulü gerekir. Bu nedenle davacının dava açmada hukuki yararının bulunmadığından davanın reddine karar verilmesine ilişkin karar düzeltme istemi yerinde değildir. Ne var ki; Tapu kayıtlarının düzenli tutulmasından tapu sicil müdürlüğü sorumludur. Türk Medeni Kanununun 1007. maddesi hükmü uyarınca da tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan da devlet sorumludur....

            Taşınmazların tapu siciline kaydedilmesi ve sicillerin doğru oluşturulmasından dolayı Devletin sorumluluğu Medenî Kanunun 1007. maddesinde düzenlenmiş, tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olduğu vurgulanmıştır. Devletin tapu sicilini düzenli tutması ve taşınmazların durumunu tespit ve tescil bakımından gerekli düzenlemelerin yapılarak açık hale getirilmesi konusuna büyük önem verilmiş, bu sicillerin Devlet memurlarınca tutulmasından kaynaklanan bütün zararlardan dolayı vatandaşlara karşı Devlete ikinci derecede değil, İsviçre’de olduğu gibi birinci derecede sorumluluk yüklenmiştir (Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu/Galip Esmer Gayrimenkul Tasarrufları, 1969, s:512 vd; Prof. Dr. Jale Akipek, Eşya Hukuku, 1972, s:303)....

              e ait 1936 tarihli tapu kaydı kapsamında yer aldığı gözetilerek, oluşan çifte (mükerrer) kayıt nedeniyle ... tarafından açılan dava ile tapu kaydının iptal edilmesi sonucu davacının zararının 4721 sayılı TMK'nun 1007. maddesinin "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur." ilkesi gereği Hazineden tahsil edilmelidir. Açıklanan nedenlerle; davacı adına olan tapusu iptal edilen 590 parsel sayılı taşınmazın 04.03.1956 tarihli tapu kaydı kapsamında kalan 8273 m²'lik bölümü yönünden açılan davada işin esasına girilerek davacının oluşan zararının tespiti ve bu miktar için davanın kabulü yerine yazılı şekilde hüküm kurulması, Doğru görülmemiştir....

                Ancak, kadastro tespiti kesinleşip tapu sicili oluşmadan önce, kadastro ekibi veya komisyonunca yapılan tespitin, Kadastro Komisyonu veya Kadastro Mahkemesi kararlarıyla iptal edilmesi durumunda, bu durum kadastro tespit malikine, kadastro tespit işlemine dayanarak TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat isteğinde bulunma hakkı vermez. Zira, tespit maliki adına oluşmuş bir tapu kaydı veya tapu sicili bulunmamaktadır. Kadastro tespit maliki, lehine yapılan tespit kesinleştikten sonra taşınmazın tapu maliki olacaktır. Lehlerine yapılan kadastro tespiti iptal edilip tapuda malik sıfatı kazanamayanların, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında tapu sicilinden kaynaklı bir zararlarının olamayacağı tartışmasızdır....

                  Ancak, kadastro tespiti kesinleşip tapu sicili oluşmadan önce, kadastro ekibi veya komisyonunca yapılan tespitin, Kadastro Komisyonu veya Kadastro Mahkemesi kararlarıyla iptal edilmesi durumunda, bu durum kadastro tespit malikine, kadastro tespit işlemine dayanarak TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat isteğinde bulunma hakkı vermez. Zira, tespit maliki adına oluşmuş bir tapu kaydı veya tapu sicili bulunmamaktadır. Kadastro tespit maliki, lehine yapılan tespit kesinleştikten sonra taşınmazın tapu maliki olacaktır. Lehlerine yapılan kadastro tespiti iptal edilip tapuda malik sıfatı kazanamayanların, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında tapu sicilinden kaynaklı bir zararlarının olamayacağı tartışmasızdır....

                    UYAP Entegrasyonu