Tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından Türk Medeni Kanunu’nun 1007. maddesi ile tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan ötürü devletin doğrudan sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiştir. Sicillerin doğru tutulmasını üstlenen Devlet, sicillerdeki yanlış kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlenmektedir. Dayanaksız ya da hukuki duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, yeni oluşan hukuki durumları tapu kaydına işlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamda düşünülmüştür. Bu sorumluluk asli ve objektif sorumluluk olduğundan zarara uğrayan doğrudan devletten zararın ödetilmesini isteyebilir. Devletin bu sorumluluğu, tapu sicilini oluşturan tapu sicil müdürü veya memurunun ya da bu işleri yapan yardımcı kişilerin eylem ve işlemlerinden doğan bütün zararları kapsamaktadır....
Hükmü, davacılar vekili ve davalı vekili temyiz etmişlerdir. 1) Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2) Davacılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1007. maddesi hükmünce kamu düzeniyle ilgili olan tapu sicilinin doğru tutulmasından devlet sorumlu olup, ilgiliye ait şahsi hal sicilindeki bilgilerin kütüğe yanlış işlenmesinden doğan hataların düzeltilmesi dava yoluyla istenebilmektedir. Bu davalar sicili tutmakla görevli tapu sicil müdürlüğü hasım gösterilerek açılır....
.'' hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, tapu sicil müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında, kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir....
Maddesi ile 17/08/2013 tarihinde yürürlüğe giren Tapu Sicil Tüzüğünün 69/4 maddesi uyarınca hak sahiplerinin başvurusu üzerine Tapu Sicil Müdürlüklerinin ayni hak veya şerh edilmiş kişisel hakların silinmesi konusunda görevlendirilmiş olması bu davada tapu sicil müdürlüğünün davalı sıfatıyla yer alması sonucunu sağlamayacağı gibi hak sahibinin belirlenememesi nedeniyle de hak sahibini temsil etmesi yasal olarak mümkün olamayacağını, Tapu Sicil Müdürlüğü ve Maliye Hazinesi farklı kurumlar olduğunu, Tapu Müdürlüğünün taraf olabileceği bir an düşünülse bile, tapu müdürlüğünün işlemlerinden dolayı dava Tapu Müdürlüğüne değil hazineye yöneltilmesi gerektiğini, Tapu Sicil Müdürlüğü aleyhine açılabileceği düşünülse bile Tapu Sicil Müdürlüğü Çevre ve Şehircilik Bakanlığına Maliye Hazinesi Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı olduğunu, her iki Bakanlık farklı tüzel kişiliklere sahip olduğunu, açılmış olan davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar...
tutulmasından doğan zararlardan ilgili odanın ve devletin sorumluluğu için usulsüz tescil işlemi ile oluşan zarar arasında uygun illiyet bağının bulunmasının kafi olduğu genel olarak kabul edildiği, burada sicil kayıtlarının hatalı tutulmasında sicil müdürünün veya diğer sicil personelinin kusur durumu, devletin veya ilgili Odanın zararı ödedikten sonra açacağı rücu davasında değerlendirileceği ve etkili olacağı, (Geniş bilgi için : Abdülkadir DARI; Ticaret Sicili Müdürünün İnceleme Görevi ve Yetkisi, Adalet Yay, Ankara 2019, s.144-146. ; Duygu DEMİREL, Ticaret Sicili, Seçkin Yay....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 07/04/2021 NUMARASI : 2019/555 ESAS DAVA KONUSU : Tapu Sicilinin Tutulmasından Kaynaklanan Tazminat (TMK.1007. madde) KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi ara kararına karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK' nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili ilk derece mahkemesine verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkili adanı tescil edilen taşınmazların daha sonradan mahkeme kararı ile elinden alındığını ileri sürerek tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı olarak TMK.nın 1007. Maddesi kapsamında tazminat talebinde bulunmuştur. HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Tapu Sicilinin Tutulmasından Kaynaklanan Tazminat (TMK.1007. madde) istemine ilişkindir....
Ancak anılan madde uyarınca Devletin sorumluluğu için öncelikle bir zararın bulunması ve bu zararın tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı olması gereklidir. Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından, ayın hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan, zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir. Anılan madde uyarınca Devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluk niteliğinde olup, tapu siciline bağlı çıkarların ve mal varlığına ilişkin (ayni) hakların, yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen Devlet, sicillerdeki yanlış kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlenmektedir....
sorumluluğu için öncelikle bir zararın bulunması ve bu zararın da tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı olması gerektiği, dava konusu yer için 3. kişi adına yapılan tespite karşı davacının kadastro tespitine itiraz ettiği, bu davada yeniden inceleme yapıldığı, davacının davasının reddine karar verildiği ve kesinleştiği, kesinleşen mahkeme kararının sicile yansıtılmasının hata olarak görülemeyeceği, davacının, tespite karşı yasal hakkını kullandığı ve bu hususun Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleştiği, dolayısıyla davacının korunabilecek bir hakkı bulunmadığı gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasıdır....
Bakanlığına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Dava, kişisel durum sicilinin tutulmasından doğan zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. 4721 sayılı TMK. nun 38. maddesi; "Kişisel durum sicilinin tutulmasından doğan zararlar, kusurlu memura rücu edilmek kaydıyla, Devletçe tazmin edilir." hükmünü içermektedir. Bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusursuz sorumluluk (sebep sorumluluğu) türü olup, nüfus müdürü ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında, kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Bu nedenle uğranılan zarar nedeniyle ancak Devlete karşı dava açılabilecek, kusurun varlığı halinde Devlet, tazminatı memuruna rücu edecektir(Aynı mahiyette Yrg. 5....
Bu duruma göre; -Tüm geldileri ve gittileri ile birlikte dayanak tapu kaydının (23/06/1955 gün ve 58 sayılı) ve 223 sayılı parselin kadastro tutanağının ve varsa dayanak tapu kaydının Tapu Müdürlüğü'nden getirtilip işbu tapu kaydının dava konusu taşınmazı kapsayıp kapsamadığının ya da başkaca bir taşınmaza revizyon görüp görmediği irdelenmeksezin, bu manada dava konusu taşınmazı iyi bilen yaşlı mahalli bilirkişiler belirlenerek mahallinde yeniden keşif yapılmaksızın, anılan dayanak tapu kaydının başka bir taşınmaza revizyon görmemiş olması ve dava konusu taşınmazı kapsaması halinde davanın esasının incelenmesi gerektiği düşünülmeksizin (dayanak alınan tapu kaydının gayrisabit hudutlu olduğu anlaşıldığı taktirde miktarı ile geçerli bulunduğunun gözetilmesi, diğer deyişle miktar fazlası kısmın kadastro tesbitinin iptal edilmesi nedeniyle TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı bir zararın oluşmayacağı, dayanak alınan tapu kaydı nedeniyle oluşan zararın miktar...