Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nüfus bilgileri (T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, anne ve baba adı gibi), adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon numarası, elektronik posta adresi, kan grubu, medeni hali, parmak izi, DNA'sı, saç, tükürük, tırnak gibi biyolojik örnekleri, cinsel ve ahlaki eğilimi, sağlık bilgileri, etnik kökeni, siyasi, felsefi ve dini görüşü, sendikal bağlantıları gibi kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerekir; ancak, herkes tarafından bilinen ve/veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olan kişisel bilgiler, yasal anlamda “kişisel veri” olarak değerlendirilemez, aksinin kabulü; anılan maddenin uygulama alanının amaçlanandan fazla genişletilerek, uygulamada belirsizlik ve hemen her eylemin suç oluşturması gibi olumsuz sonuçlar doğurur, bu nedenle, bir kişisel...

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı TMK 1007 dayalı Devletin sorumluluğuna dayanılarak açılan tazminat davasıdır. Mahkemece, davanın zamanaaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekilinin zamanaşımının dolmadığına ilişkin yapılan istinaf başvurusunun incelenmesinde; Medeni Kanunun 1007. maddesine göre; ''Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.'' TMK'nın 1007. maddesinde düzenlenen tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan dolayı açılacak davalar için kanunda özel bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir....

    GEREKÇE: Dava, tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı olduğu iddia olunan zararın, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesine göre tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devlet sorumludur. Bu maddede öngörülen sorumluluk, kusursuz sorumluluk olup, Hazine'nin sorumlu tutulabilmesi bakımından; tapu sicilinin tutulmasından dolayı bir zararın doğmuş bulunması, memurun hukuka aykırı eyleminin olması ve zarar ile eylem arasında illiyet bağı bulunması, yani illiyet bağının kesilmemiş olması koşullarının gerçekleşmesi gerekmektedir. Türk Medeni Kanunu'nun 1007 nci maddesinde yazılı mesuliyet Devletin bu işte çalıştırdığı memurların hata yapmaması hususunda ihtimam ve nezaret göstermesi vecibesine istinat eder (İmre kusursuz mesuliyet halleri 1949 s. 197)....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan zararın TMK.nun 1007. maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: koşulları oluşmayan davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Dava, tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan zararın TMK.nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

      Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasıdır. Dosya kapsamından 1962 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında 312 parsel sayılı 34.500 m2 yüzölçümündeki taşınmazın tapu kaydı uygulanarak kestanelik zeytinlik fundalık niteliği ile davacıların kök murisi ... adına tespit ve tescil edildiği, daha sonra ...... Belediye Başkanlığının 11.02.1992 tarih 44 nolu encümen kararına istinaden bir bölümü yol ve yeşil alan olarak kamuya terk edildiği, geriye kalan kesiminin ise 167 ada 1, 12, 13 ve dava dışı parsellere ayrıldığı, 167 ada 1, 12 ve 13 parsel sayılı sırasıyla 411,32 m2 – 312,12 m2 – 429,65 m2 yüzölçümündeki taşınmazların arsa niteliği ile 08.01.1993 tarihinde ifraz yoluyla davacılara geçtiği, her üç parselin de beyanlar hanesine 16.01.1995 tarihinde orman sınırları içinde kaldığına dair şerh konulduğu, Orman Yönetimi tarafından açılan dava sonucu ..... 1....

        Bu nedenle, davacıların murisi adına 57 parsel numarası ile tapuya kaydedildikten sonra tapusunun iptaline karar verilen dava konusu ifraz parselleri açısından davacının tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklı tazminat talebi yerinde olup, davanın esasına girilerek zarar kapsamının belirlenmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olduğundan, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, dosyanın duruşmalı olarak incelenmesi sebebiyle AAÜT'ne göre duruşma tarihinde yürürlükte bulunan 1.100.-TL'nin davalı Hazineden alınıp davacılara verilmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 22/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: TMK'nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur." hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, tapu sicil müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında; kişilerin mal varlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu Devletin sorumluluğu için önem taşımamakta; sadece, Devletin memuruna rücu halinde iç ilişkide etkili olmaktadır. Bu itibarla yukarıda açıklandığı gibi tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle davacının uğradığı zarardan TMK’un 1007. maddesi gereğince Devlet sorumludur. Somut olaya gelince, davacı tapu sicilinin hatalı tutulmasından dolayı tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuş, ilgili tapu sicil müdürlüğü de davalı olarak gösterilmiştir....

          Mahkemece kişisel eşya talebinin reddine yönelik karar HMK'nun 341/2. maddesinde belirtilen parasal sınırın altında ve kesin nitelikte olduğu, erkek vekilinin verilen kesin nitelikteki bir karara karşı istinaf yoluna başvurduğu anlaşıldığından, HMK'nun 341/2.maddesi gereğince kişisel eşya talebinin reddine yönelik dava yönünden istinaf dilekçesinin miktar itibariyle reddine karar verilmesi gerekmiştir....

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İlk derece mahkemesi kararında da açıklandığı üzere; 6698 sayılı Yasa'nın 3/1- d maddesi kapsamında kişisel veri niteliğinde bulunan takibin tarafı olmayan 3. kişilere ait tapu kaydı ve araç bilgilerinin icra müdürlüğünce istenemeyeceği, alacaklının talebinin icra takibinin ilerletilmesine yönelik olmadığı, öte yandan 1136 Sayılı Avukatlık Kanunun 2/3 maddesinde " Yargı organları, emniyet makamları, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüsleri, özel ve kamuya ait bankalar, noterler, sigorta şirketleri ve vakıflar avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı olmak zorundadır. Kanunlarındaki özel hükümler saklı kalmak kaydı ile, bu kurumlar avukatın gerek duyduğu bilgi ve belgeleri incelemesine sunmakla yükümlüdür....

          İcra dosyasının tarafı olmayan üçüncü kişiye ait 6698 Sayılı Yasa'nın 3/1- d maddesi kapsamında kişisel veri niteliğinde bulunan tapu kaydı, satış sözleşmeleri, devir bedeli ve devralan bilgisinin icra müdürlüğünce celbi istenemez.Aksi durumun kabulü yukarıda belirtilen kişisel verilerin korunması kuralının ihlali sonucunu doğuracağından mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olmakla yerinde bulunmayan istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

          UYAP Entegrasyonu