Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/972 esas sayılı dosyasında, tarafların karşılıklı olarak birbirlerinden olan şikayetlerinden vazgeçmeleri nedeniyle davacının manevi tazminat talep edemeyeceğinden bahisle davanın reddine karar verilmişse de, toplanan delillere göre davacının kişilik haklarına saldırının oluşmadığı, ifade ve şikayetler için yeterli emareler olduğu anlaşılmasına göre" yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan kararın ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 30/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından, kusur belirlemesi, tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacıdan kaynaklanan, davalı kadının kişilik haklarına yönelik bir saldırının varlığı ispatlanamamıştır. Birlik görevlerinin yerine getirilmemesi kişilik haklarına saldırı oluşturmaz. Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi koşulları gerçekleşmemiştir. Davalının manevi tazminat isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü doğru görülmemiştir....
Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da -/- -2- 2012/16714-2013/14689 Zorunlu değildir....
Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK.nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlemiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....
Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. İhtiyati tedbir kararı verilmesinde hakime geniş bir takdir alanı bırakılmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. Anayasanın 141/3. Maddesine göre mahkeme ihtiyati tedbir isteminin kabulü ile ihtiyati tedbir kararı vermesi veya istemin reddine karar vermesi hallerinde kararında hukuksal gerekçe göstermek zorundadır....
oluşturan eylemlerinin tespiti ve ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiştir....
İcra ve İflas Hukuku'nda geçici hukuki korumalar pek çok bakımdan klasik ihtiyati tedbirlerden ayrılmaktadır. Örneğin, ihtiyati tedbirlerin koşullarından birisi maddi hukuk talebinin varlığı iken İcra ve İflas Hukuku'nda geçici hukuki korumalarda böyle bir talebin iddia ve yaklaşık ispat seviyesinde ispatı söz konusu değildir. Bu nedenle bu hukuk dalına özgü geçici hukuki koruma kararlarının ihtiyati tedbir adı altında kavramlaştırmak isabetli değildir. (Yrd. Doç. Dr. Yrd. Evrim Erişir, Geçici Hukuki Korumanın Temelleri ve İhtiyati Tedbir Türleri-Eylül/2013 Sayfa; 287) Yine geçici hukuki koruma kararları mutlaka tarafların talebi üzerine verilmesine rağmen İcra İflas Kanununa göre talep olmasa dahi hakim bazı hallerde resen takibin durdurulması kararı verebilmektedir. Bu da icra mahkemesince verilen tedbir kararları genel mahkemelerce verilen geçici korumalardan ayrıldığını göstermektedir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, tedbir talebinin yasal koşullarının oluşmadığı, belirtilerek; ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar verilmiştir. Karara karşı ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. İSTİNAF NEDENLERİ : İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili, dosya kapsamında yer alan uzman görüşünde ...'...
Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı düzenlenmiş, BK’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı öngörülmüştür. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Derdest dava, davacının adına kayıtlı ve tescilli faydalı model belgesine konu buluşunun davalı tarafından izinsiz ve bedelsiz olarak kullanılması, tecavüz edilmesi iddiası nedeniyle bunun tespiti ve önlenmesi, durdurulması, maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Davacı vekili dava dilekçesi ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet kanununun 159. Maddesi gereğince ihtiyati tedbirlere karar verilmesini de istemiş, mahkemece 23/03/2021 tarihli gerekçeli ara kararıyla HMK 389. gereğince davacının ihtiyati tedbir talebinin yargılamanın esası mahiyetinde olduğu, esasını çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilmesinin mümkün olmadığı gibi talebin yargılamayı gerektiği ve delillerin henüz toplanmamış olduğu gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, davacı vekili iş bu ara kararını süresinde istinaf etmiştir....