Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan hukuka aykırılığın tespiti, kınama ve kararın yayınlanması istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar .... Gazetecilik A.Ş. ve ... tarafından temyiz edilmiştir. Davacı;....Gazetesi'nin 17/12/2009 tarihli nüshasında yayınlanan ve davalılardan ... tarafından kaleme alınan “.... Zanlısı .... Partisi İle Savunucusu ... Hakkında Neden Dava Açılmadı?” başlıklı yazıda; kişilik haklarına ağır saldırı niteliği taşıyan ifadeler kullanıldığını ileri sürerek, hukuka aykırılığın tespiti isteminde bulunmuştur. Davalılar ... Gazetecilik A.Ş. ve ...; diğer davalı ... ile yapılan röportajın hiçbir yorum katılmadan aynen haber yapıldığını, kişilik haklarına saldırının söz konusu olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır....
Türk Medeni Kanununun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, Borçlar Kanununun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Somut olayda, davalı dernek disiplin kurulunun davacıya yönelik geçici çıkarma cezası kararı alması ve sözkonusu kararı uygulaması, davacının kişisel haklarına saldırı mahiyetinde değildir. Buna göre, manevi tazminatın unsurlarının oluşmaması nedeniyle davanın reddi gerekirken, kabulü doğru görülmemiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece verilen ara kararda özetle; dava dilekçesinde Türk Medeni Kanununun 25. maddesine göre kişilik haklarına yönelik saldırının hukuka aykırılığının tespiti ile durdurulmasının, kaldırılmasının ve üçüncü kişilere duyurulmasının talep edilerek Türk Medeni Kanunu kapsamında kişilik hakları kapsamına giren taleplerde bulunulması, davanın şahıs varlığına ilişkin bir dava olup malvarlığı haklarına ilişkin bir dava olmaması, şahıs varlığına ilişkin davalarda aksine düzenleme yoksa asliye hukuk mahkemesinin görevli olması nedenleri ile mahkememiz görevsiz olduğundan davanın dava şartı noksanlığı nedeni ile usulden reddine, talep halinde dava dosyasının genel görevli Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı, davanın Türk Ticaret Kanununun 4. maddesi, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2. maddesinin 1. fıkrası, 114. maddesinin 1. fıkrasının c bendi ve 115. maddesinin 2. fıkrasının 1. cümlesi gereğince...
O halde, mahkemece tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile saldırının niteliği göz önüne alınarak davacılar yararına makul bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, kişilik haklarına saldırı oluşmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde istemin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, 15.4.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Diğer yandan; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesindeki ifade özgürlüğü kapsamında mütalaa edilmesi de mümkün değildir. Bu itibarla; davacı ...’ın kişilik haklarına saldırının varlığı kabul edilerek, yararına uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken davalı ... hakkındaki davanın da reddedilmesi doğru olmamıştır.Açıkladığım nedenlerle sayın çoğunluğun kararına bu yönü ile karşıyım. 08/03/2012...
Hukuk Dairesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 20/05/2016 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarına saldırının önlenmesi ve kınanmasının istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; kınanma isteminin kabulüne fazlaya ilişkin isteminin reddine dair verilen 14/02/2017 günlü karara karşı davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen 30/11/2017 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü....
Hukuk Dairesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 22/08/2014 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarına saldırı sebebiyle manevi tazminat, saldırının önlenmesi ve yayın istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 18/04/2017 günlü karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun esastan reddine dair verlien 24/11/2017 günlü ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi kararının Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü....
Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....
İfade özgürlüğü ayrıca herkesin, demokratik bir toplumun özünde yer alan görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahip olması anlamına gelmektedir.Dava konusu olan ve tazminat hükmüne asas teşkil eden yazı eleştiri niteliğinde olup, davacıya yönelik herhangi bir küçültücü veya hakaret niteliğinde ifadeye yer verilmediği, yayının konusu ile kullanılan sözler arasında düşünsel bağlılık anlamında öz ile biçim arasındaki dengenin korunduğu, davacının kişilik haklarına saldırının bulunmadığı anlaşılmaktadır.Mahkemece belirtilen hususlar gözetilerek istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davalının manevi tazminatla sorumlu tutulması doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 08/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TESPİT -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava, basın yolu ile kişilik haklarına saldırının hukuka aykırı olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 09.02.2012 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2012 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 4.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden 4.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,16.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....