WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı, kira sözleşmesinde tüm gereçlerin sağlam teslim edildiğinin yazılı olduğunu, kiralananı ihbar edilen Tepe İnşaat A.Ş'den satın aldığını, zarardan bu kişinin sorumlu olabileceği gibi, davacı kiracının sözleşmeye projeye, yönetim planına aykırı olarak bahçe duvarına 80 cm ilave yaptığını, duvarın statiğinin bozulmasına ve çökmesine neden olduğunu, kendisinin sorumluluğunun olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece, davalının olayda kusuru olmadığını, bilakis davacının duvar üzerinde yaptığı eklentinin etkisiyle zararın meydana geldiğini, sitede başkaca bir yerin yıkılmadığı davacının kusurlu olduğunu benimseyerek davanın reddine karar vermiştir. Hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir. Kiralayanın (davalının) kiralananı akitde öngörülen şekilde kullanmağa elverişli halde bulundurmak borcu , kira süresince var olan ve devam eden bir yükümlülüktür....

    Mahkemece, asıl dava yönünden davanın reddine, karşı dava yönünden davacının güvence bedelinin iadesine ilişkin talebinin zaman aşımı nedeni ile reddine, 01/06/2002 tarihli kira sözleşmesine istinaden verilen 3600 TL lik teminat çekinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş,hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir . 1-) Asıl dava yönünden ; 6098 Sayılı TBK.nun 316. maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı tam bir özenle kullanmak ve aynı Kanunun 334. maddesi gereğince sözleşme sonunda aldığı hali ile kiralayana teslim etmekle yükümlüdür. Ancak kiracı sözleşmeye uygun kullanma dolayısıyla oluşan eskime ve bozulmalardan sorumlu olmayıp münhasıran kötü kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasardan sorumludur. Davacının kiralananı kullandığı süre ve kullanma amacı gözetildiğinde olağan kullanımdan kaynaklanan yıpranma ve eskimelerin olacağı kuşkusuzdur....

      Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, önceki malik ile davalı arasında 32, 33 ve 34 no’lu bağımsız bölümler için ayrı ayrı 01.01.2009 başlangıç tarihli, 2 yıl süreli işyeri (Deri Ayakkabıcılığı), kira sözleşmesi imzalandığı, davacının bu yerleri 16.06.2009 tarihinde satın aldığı, davalı kiracının haklı neden göstermeden 21.06.2010 tarihinde kiralananı tahliye ettiği, bu hususun davacı tarafından açıkça kabul edildiği anlaşılmaktadır. “Kiralananın kira sözleşmesinin bitiminden önce geri verilmesi” başlıklı TBK 325. maddesinde; “Kiracı, sözleşme süresine veya fesih dönemine uymaksızın kiralananı geri verdiği takdirde, kira sözleşmesinden doğan borçları, kiralananın benzer koşullarla kiraya verilebileceği makul bir süre için devam eder. Kiracının bu sürenin geçmesinden önce kiraya verenden kabul etmesi beklenebilecek, ödeme gücüne sahip ve kira ilişkisini devralmaya hazır yeni bir kiracı bulması hâlinde, kiracının kira sözleşmesinden doğan borçları sona erer....

        Kira sözleşmenin hususi şartlar bölümünün 8. maddesinde kiracının kiralananı boşaltmak istediği takdirde bir ay önceden mal sahibine ulaşacak şekilde bildirmek koşuluyla kiralanan yeri boşaltabileceği kararlaştırılmıştır. Davalı kiracının 15/03/2014 tarihinde kiralananı boşaltacağını bildiren 24.02.2014 tarihinde keşide ettiği ihtarname kiraya verene 25.02.2014 tarihi itibariyle tebliğ edilmiştir. Tahliye tarihi ile ihtarnamenin tebliğ tarihi arasında kira sözleşmesinin hususi şartlar bölümünün 8. maddesinde öngörülen bir aylık süre bulunmadığından sözleşme ile kararlaştırılan feshi ihbar süresine uyulmamıştır. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun'unun 325.maddesinde: " kiracı sözleşme süresine veya fesih dönemine uymaksızın kiralananı geri verdiği takdirde, kira sözleşmesinden doğan borçları, kiralananın benzer koşullarla kiraya verilebileceği makul bir süre için devam eder..." denilmek suretiyle hüküm altına alınmıştır....

          Davacı ile davalının murisi ... arasında düzenlenen 20.08.2012 başlangıç tarihli 5 yıl süreli konut olarak kullanılmak üzere aylık 300.TL bedelli kira sözleşmesi yapıldığı, kiraya veren muris ...’nun 18.02.2011 tarihinde vefat etmesi üzerine diğer mirasçıların hissesini satın alan davalı ...’ın tek malik sıfatıyla kiralananı 30.07.2012 tarihinde dava dışı ...’e sattığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kiralananı sonradan iktisap eden yeni malikin önceden kiracıya ihbar göndererek kira paralarının kendisine ödenmesini istemesi gerekir. Aksi halde önceki malike yapılan kira ödemeleri geçerli olup kiracı kira borcundan kurtulur. Davacı kiracı 2012 Ağustos, Eylül ve Ekim aylarına ait kira bedellerini 30.07.2012 tarihli satıştan haberi olmadığı ve yeni malik tarafından kendisine kira ödemeleri hususunda ihtarname gönderilmediği için önceki malik olan davalıya ödediğini belirterek yapılan bu ödemelerin iadesini istemiştir....

            Davacı vekili, 01.05.2009 tarihli ve 10 yıl süreli kira sözleşmesinin 2. maddesindeki düzenlemeye aykırı olarak davalı kiracının, kiralananı alt kiraya verdiğini ve kiracının bir kısım tadilatlar yaparak, wc'nin yerini değiştirdiğini, iki dükkan arasındaki duvarı kaldırdığını çekilen ihtarın sonuç vermediğini belirterek, davalı kiracının akde aykırılık, davalı alt kiracının ise fuzuli işgal nedeniyle tahliyelerine, 72.000 TL ecrimisilin davalı kiracıdan tahsiline karar verilmesi isteminde bulunmuş, 04.02.2013 tarihli celsede ecrimisile yönelik davayı takip etmediklerini imzalı beyanıyla bildirmiş, davalı kiracı kiralananı alt kiraya vermediğini savunmuş, davalı alt kiracı ise taşınmazı davalı kiracıdan kiraladığını belirtmiştir....

              Davacı kiracı kiralananı tahliye ve teslim ettiği tarihe kadar taşınmazda tasarrufunda bulundurduğundan kira bedellerinden sorumludur. Bu durumda yukarıda açıklandığı üzere sözleşmenin 2. maddesindeki düzenlemeye göre davacının talepleri mahkemece değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru değildir. 3-Davalılar vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Davalı borçluların takibe yasal süresi içinde itiraz etmesi üzerine açılan işbu davada mahkeme, davanın reddine karar vermiş ise de, davalılar kendisini davada vekil ile temsil ettirmiş olup davanın reddine karar verildiği halde davalılar yararına vekalet ücreti takdiri gerekirken, mahkemece bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi doğru olmadığından, hükmün bozulması gerekmiştir....

                KARAR Davacı; 22.05.2009 tarihli kira sözleşmesi ile dava konusu yeri lokanta olarak işletmek üzere kiraladığını, ... yerinin bacanın dış cephenden çatıya çıkarılmasına davalının izin vermemesi sebebiyle açamadığını, havalandırma bacasından çıkarma yetkisinin Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü tarafından uygun görülmediğini, bunun neticesinde toplam 21.483,20 TL zarar ettiğini, davalıya noterden ihtarname gönderip sözleşmeyi feshettiğini belirterek toplam 21.483,20 TL'nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....

                  Bu nedenle mahkemece davanın akde ayrılık teşkil eden eylemlerin giderilmesi için süreli ihtar çekilmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davacının uzun süredir aykırılığı bildiği buna rağmen ses çıkarmamak suretiyle bu şekilde kullanmaya zımnen izin verdiği yani buna rıza gösterdiği gerekçesi ile davanın reddi doğru değil ise de sonucu itibariyle doğru olan hükmün 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nun 438./son maddesi gereğince yukarıda belirtilen bu değiştirilmiş gerekçe ile ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenden alınmasına, 12/04/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                    Kiracı olan davalı, kural olarak kiralananı kullanırken tam bir ihtimam dairesinde hareket ve apartman kirasında bina dahilinde oturanlara karşı icabeden vazifeleri ifa ile mükelleftir. Buna uygulamada “kiracının kiralananı özenle ve tahsis amacına uygun olarak kullanma yükümlülüğü” denir. Şayet kiracı oturmakta olduğu binada kiralananı bu yükümlülüğe aykırı şekilde kullanmış; somut olayda olduğu gibi o yerde fuhuş için yer ve imkan temin etmişse bu eylemden kiralanan binanın kötü bir adla anılması sonucu ortaya çıkar. Davacı da binada malik olduğuna göre onun bu eylem sonucundan malik olarak etkileneceği kuşkusuzdur. Dolayısıyla davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Mahkemece yapılan bu saptama bir yana bırakılarak çekişmenin esasının incelenmesi yerine davanın yazılı bazı gerekçelerle reddi doğru olmadığından karar bozulmalıdır....

                      UYAP Entegrasyonu