Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

(BK. md. 249/2) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 301. maddesinde de kiraya verenin, kiralananı kararlaştırılan tarihte, sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla yükümlü olduğu düzenlenmiştir....

    .; ... yerini kullanılabilir bir şekilde davacıya kiraladığını, davacının ... potansiyelini tutturmaması üzerine izin almadan yaptığı işlerin karşılığını almak istediğini, yapılan tadilatlarla yaklaşık bir yıl taşınmazı kullanıp kiralanandan faydalandığını, taşınmazı satması nedeniyle hak ve borçların taşınmazı devralan diğer davalıya geçtiğini savunarak davanın reddini istemiştir. 2. Davalı ...; ... yeri ihtiyacı nedeniyle taşınmazın tahliyesi için davacıya ihtarname gönderdiğini, davacının taşınmazdan ... yeri ruhsatı almadığı için değil ihtiyacından dolayı tahliye ettiğini, yapılan masrafların kiraya verenin muvafakati olmaksızın davacının kendi isteği çerçevesinde yapıldığını, malzemeleri ve yaptığı tadilatları tahliye ederken söküp götürdüğünü ve kiralananı kullanılamaz hale getirdiğini savunarak davanın reddini istemiştir. III....

      Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacı tarafça, davalının, dava dışı firmasına kendi üretim belgesi ile tuz ürettirdiği iddia edilmiş ise de, buna delil olarak dosyaya sadece 14.01.2011 tarihli davalı şirketten almış olduğu fişi göstermiş olup, bu fişte alınan ürünün tekstil olarak gözüktüğü, bunun dışında davacının, davalının dava dışı anılan firmaya ürettirdiği iddia edilen tuzla ilgili herhangi bir numune sunmadığı gibi davalı taraf defterlerinin incelenmesinde, her ne kadar dava dışı şirket tarafından davalıya tuz satışının yapıldığı anlaşılmakta ise de, satışı yapılan bu tuzlarda davacının üretim izin belgesinin kullanıldığı yönünde de bir delil ya da tespitin .../... -2- dosyaya sunulmadığı, davacının iddialarını ispatlayamadığı, kaldı ki bir an için davacıya ait üretim izin belgesinin dava dışı Fidas firması tarafından üretilen tuzlarda kullanıldığı var sayılsa dahi bir haksız rekabet var ise bunun muhatabının dava olduğu, bu yönü itibari...

        Kiralananın tahliye edildiğinin (kiracının kiralananı iade borcunu yerine getirdiğinin) kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılması yeterli değildir; anahtarın da kiralayana teslim edilmesi gerekir. Kiracının bildirdiği tahliye tarihinin kiraya veren tarafından kabul edilmemesi; başka bir ifadeyle, tahliye tarihinin taraflar arasında çekişmeli olması halinde; kiralananın fiilen boşaltıldığını ve anahtarın teslim edildiğini, böylece kira ilişkisinin kendisince ileri sürülen tarihte hukuken sona erdirildiğini kanıtlama yükümlülüğü, kiracıya aittir. Kiracı, kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini ispatlayamazsa, kiraya verenin bildirdiği tahliye tarihine itibar olunmalıdır....

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Dava, kiracı tarafından açılan ve kiralananı teslim alamama ve kullanamamasından dolayı uğramış olduğu zararın davalıdan tahsiline ilişkindir. Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 26.10.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı ile davacı arasında 25.05.2015 tarihinde akdolunan kira sözleşmesiyle birlikte, davalının kiralananı kullanmaya başladığını ve kullandığı süre boyunca da kira bedelini düzenli olarak davacı tarafa ödendiğini, taraflar arasındaki kira sözleşmesi davacının dava dilekçesinde iddia ettiğinin aksine 11.04.2017 tarihinde sona erdiğini, söz konusu tarih itibariyle davalının kiralananı tahliye ettiğini ve bu tarihten itibaren de kullanmadığını, çünkü davalı kira sözleşmesinde ön görülen devir hakkını kullanarak kiralananı 11.04.2017 tarihinde Cumhur Yılmaz adlı şahsa devrettiğini, davalının kiralananı devir işlemleri davacının bilgisi ve onayı dahilinde olduğunu, davacı bunun aksini iddia edemeyeceğini zira devralan kişinin aylarca kiralananı kullandığını ve bu kullanım bizzat davacının gözünün önünde olduğunu, her ne kadar mahkemece, davacının bilgisinin olmadığına dair tarafımızca belge sunulmadığı ifade edilmiş...

            Davalının bu itirazı, kısmi itiraz niteliğinde olup aylık kira miktarına muacceliyet koşuluna ve kiralananı tahliye ettiğine ilişkin bulunmamaktadır. Başka bir deyişle aylık kira miktarına itiraz edilmeyerek bakiye 4225.-YTL borcun bulunduğu sonucuna varmak gerekir. Zira davalı bakiye borcu ödediğine ilişkin İ.İ.K.'nun 269/c maddesinde belirtilen bir belge sunamamıştır. Ankara 18. İcra Mahkemesi'nin 2004/290 Esas ve 2004/335 Karar sayılı Mahkeme kararındaki tahliye kararına dayanılarak akdin feshedildiği kabul edilemez. Zira tahliye kararının infaza konulmadığı, davalının kiralananda oturmaya devam ettiği anlaşılmaktadır. Nitekim davalı itirazında kiralananı tahliye ettiğini bu sebeple muaccel borcu bulunmadığını ileri sürmediği gibi yargılama aşamasında ve temyiz dilekçesinde dahi kiralananı tahliye ettiğine dair bir itirazı bulunmamıştır. Bunun sonucu olarak daha önce alınan ve infaz edilmeyen tahliye kararına rağmen davalının kiralananda oturduğunun kabulü gerekir....

              Davalının bu itirazı, kısmi itiraz niteliğinde olup aylık kira miktarına muacceliyet koşuluna ve kiralananı tahliye ettiğine ilişkin bulunmamaktadır. Başka bir deyişle aylık kira miktarına itiraz edilmeyerek bakiye 4225.-YTL borcun bulunduğu sonucuna varmak gerekir. Zira davalı bakiye borcu ödediğine ilişkin İ.İ.K.'nun 269/c maddesinde belirtilen bir belge sunamamıştır. Ankara 18. İcra Mahkemesi'nin 2004/290 Esas ve 2004/335 Karar sayılı Mahkeme kararındaki tahliye kararına dayanılarak akdin feshedildiği kabul edilemez. Zira tahliye kararının infaza konulmadığı, davalının kiralananda oturmaya devam ettiği anlaşılmaktadır. Nitekim davalı itirazında kiralananı tahliye ettiğini bu sebeple muaccel borcu bulunmadığını ileri sürmediği gibi yargılama aşamasında ve temyiz dilekçesinde dahi kiralananı tahliye ettiğine dair bir itirazı bulunmamıştır. Bunun sonucu olarak daha önce alınan ve infaz edilmeyen tahliye kararına rağmen davalının kiralananda oturduğunun kabulü gerekir....

                Türk Borçlar Kanununun 316.maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı sözleşmeye uygun olarak özenle kullanmak ve kiralananın bulunduğu taşınmazda oturan kişiler ile komşulara gerekli saygıyı göstermekle yükümlüdür. Kiracının bu yükümlülüğe aykırı davranması durumunda sözleşmeye aykırılık nedeniyle tahliyesine karar verilebilmesi için kiraya verenin konut ve çatılı işyeri kirasında kiracıya en az otuz gün süre vererek aykırılığın giderilmesini, aksi takdirde sözleşmeyi feshedeceğini yazılı olarak bildirmesi ve tanınan bu süre içerisinde de akde aykırılığın giderilmemiş olması gerekir. Diğer kira ilişkilerinde ise, kiraya veren, kiracıya önceden bir ihtarda bulunmaksızın, yazılı bir bildirimle sözleşmeyi hemen feshedebilir....

                  KARAR Davacı, dava konusu taşınmazı bahçesi, bodrum ve zemin kattaki 2 ön odayı davalıdan eczane olarak kullanmak üzere on yıllığına kiraladığını, kira sözleşmesine ek olarak düzenledikleri sözleşmeye göre kiralanan bölümlerin 15 gün içinde kendisine teslim edileceğini ve belediyeden ruhsat alınınca bahçeye prefabrik inşaat yapılacağının kararlaştırıldığını, davalının kiralananı 15 gün içinde teslim etmediği gibi, Sulh Hukuk Mahkemesi aracılığıyla yaptırdığı tespitte kiralananı kullanmaya devam ettiğinin anlaşıldığını, buna rağmen kira bedellerini ödemeye devam ettiğini, taşınmaz kendisine teslim edilmediği gibi bir başkasına kiraya verildiğini ileri sürerek, kira sözleşmesinin feshini, davalıya sebepsiz yere ödediği 34.000,00 TL kira parası ve belediyeden prefabrik yapı ruhsatı için yaptığı 9.915,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir....

                    UYAP Entegrasyonu