Kiracı kiralanandaki ayıbı öğrendikten sonra kiralananı mevcut hali ile kabul ederek, tadilatlar yapmış Yasadan kaynaklanan hakkını kullanarak sözleşmeyi feshetmemiş ve 01.04.2012 tarihine kadar kiralananı tasarrufunda bulundurmuştur. Hukuki ayıbın davacının bildirdiği 13.03.2012 tarihinde öğrenildiği kabul edilse dahi davacı kiracı tacir olup, basiretli bir tacir gibi davranması, ileriye yönelik yatırım ve projelerinde gerekli hassasiyet ve özeni göstermesi gerekir. Davacı kiracının sözleşmeyi feshetmekte haklı olduğundan söz edilemeyeceğinden kiralananı tahliye ettiği tarihe kadar kira bedellerinden sorumlu olup, peşin ödediği kira bedelinin iadesini isteyemez. Öte yandan davacının kiralananda yaptığı faydalı ve zorunlu imalat bedellerini TBK. 526. ve sonraki maddelerinde düzenlenen vekaletsiz iş görme hükümleri gereğince, kiralayandan talep etmesi mümkün ise de kira sözleşmesinin 10....
Davalı kiraya veren taşınmazdaki beş yıl öncesinden gelen hukuki ayıptan haberdar olduğu halde, kiralananı mevcut haliyle davacıya kiralamakla Türk Borçlar Kanunu'nun 301. maddesinde düzenlenen ve yukarıda belirtilen edimini yerine getirmemiş, davacı ise basiretli bir tacir olarak kiralananın hukuki ve fiziki durumunu araştırmadan hakkında yıkım kararı bulunan yeri kiralayarak ve peşi sıra bu nedenle taşınmazı tahliye ederek zarara uğramasında katkıda bulunmuştur. Başka bir anlatımla davacı kiracının kiralananı hukuki ayıp nedeniyle kira süresinden önce tahliye etmesinde her iki tarafın da müterafik kusuru bulunmaktadır....
Kiracı, kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini ispatlayamazsa, kiralayanın bildirdiği tahliye tarihine itibar olunmalıdır. Kiralayanın anahtarı teslim almaktan kaçınması durumunda kiracının mahkemeye müracaatla tevdi mahalli tayini, icra dosyasına ya da notere anahtarın teslimi suretiyle anahtar teslim yükümlülüğünü yerine getirmiş olması gerekir....
İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup, madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta, davalıya ait işyerinde 14 yıl 2 ay 14 gün çalışması bulunan davacının çalışma süresi boyunca hiç izin kullanmadığı kabulüne göre yıllık ücretli izin karşılığı alacak hesabı yapılmıştır....
İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup, madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta, davalıya ait işyerinde 14 yıl 2 ay 14 gün çalışması bulunan davacının çalışma süresi boyunca hiç izin kullanmadığı kabulüne göre yıllık ücretli izin karşılığı alacak hesabı yapılmıştır....
Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalının kiralananda kiracı olup, kira akdinin belediye encümeni kararı ile feshedildiğini, davalı hakkında kiralananı akde aykırı şekilde kullanması, burada amacına uygun çalışma yapılmaması ve kiralananın iki aydır kapalı tutulduğuna dair tespit yaptırıldığını, yapılan tespitte kiralananın bir, bir buçuk yıldır kapalı tutulduğunun, faaliyette bulunulmadığının tanık beyanıyla saptandığını, davalının bu tespite bir itirazının olmadığını, kiralananın boş ve kapalı tutulmasının akde aykırılık oluşturduğunu belirterek davalının kiralanandan tahliyesini talep etmiş, davalı temsilcisi ise, davayı kabul etmediklerini, kiralananı E... Lisesi'nin faaliyetleri için kullandıklarını, kafeterya olarak kullanılmasa bile burada halk oyunları ve folklor çalışmalarının yapıldığını, belediye encümenince alınan karar hakkında da iptal davası açıldığını, bu davanın bekletici mesele yapılmasını savunmuştur....
Davacı, dava konusu kiralananı 20/08/2014 tarihinde iktisap etmiş olup 20.08.2014 tarihinde keşide etmiş olduğu noter ihtarı ile de dava konusu kiralananı 20.08.2014 gününde iktisap ettiğini ve işyeri ihtiyaç nedeniyle kiralananı tahliye etmesini muhatap davalıya bildirmiştir.Davalı 25/08/2014 günlü cevabi ihtarla, iş bu ihtarı 22/08/2014 tarihinde tebellüğ ettiğini, satışın muvazaalı olup, ihtiyacın samimi olmadığını bildirmiştir.Bu durumda, davacının iktisabı ve ihtiyacını bildirir ihtarnamesini, yukarıda açıklanan ilkeler ve TBK.nun 351.maddesi doğrultusunda bir ay içerisinde davalıya tebliğ ettirdiği,davanın iktisaptan itibaren yasal altı aylık süre dolduktan sonra 27/02/2015 tarihinde açtığı anlaşılmıştır. Bu durumda dava süresinde açıldığından mahkemece, işin esasının incelenmesi gerekirken davanın süresinde açılmadığından bahisle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....
Davalı borçlu vekili, davacı kiralayanın dava konusu edilen kiralananı başka bir kişiye sattığını, taraf sıfatı bulunmadığını, kira sözleşmesine taraf olmayan eski malikin tahliye isteme hakkının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davacı kiralayan tarafından başlatılan icra takibinde 7.8.9.10. aylar kiraları toplamı 2.400 TL alacağın tahsili istenmiş, davalı borçluya ödeme emri 01/03/2013 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen süresinde itiraz edilmemesi nedeniyle takip kesinleşmiştir. Kesinleşen takip nedeniyle kiralananın tahliyesi için 02.04.2013 tarihinde açılan işbu davada davalı borçlu, davacı kiralayanın kiralananı başkasına sattığını, taşınmazda mülkiyet hakkının kalmadığını ileri sürmüş, dosyaya sunulan tapu senedine göre de Kemerkaya mh. 270 ada 87 parsel, 1. Kat, 54 nolu dükkan niteliğindeki bağımsız bölümün davacı adına kayıtlı iken 01/11/2012 tarihinde 3. Kişi Ahmet Varol adına satış işlemi nedeni ile tescil edildiği anlaşılmıştır....
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 12.500.TL 'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-) Davalının makul süre kira alacağına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Tarafların arasında uyuşmazlık bulunmayan 03.11.2014 başlangıç tarihli bir yıl süreli kira sözleşmesinin 9. maddesinde ''kiracı kiralananı boşaltmak istediği takdirde en az 15 gün evvelinden mal sahibine ulaşacak şekilde bildirmeyi taahhüt eder.'' düzenlemesi bulunmaktadır. Davalı kiracının sözleşme süresine veya fesih dönemine uymaksızın kiralananı geri vermesi halinde TBK.nun 325. maddesi gereğince kira sözleşmesinden doğan borçları, kiralananın benzer koşullarla kiraya verilebileceği makul bir süre için devam eder....
Nitekim kiralanan tahliye edildikten sonra davacı kiralananı yine kirayalayan ... ve ... adına kiraya vermiştir. Davacı kiralananı vekil sıfatı ile ... ve ... adına kiraya vermiş olup sözleşmenin tarafı değildir. Kira sözleşmesine göre kiralayan ... ve ...’ dır. Temerrüt ihtarnamesi davacı tarafından keşide edilmiş ve dava da kendisi tarafından açılmıştır.Bu durumda davanın husumet nedeniyle reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 6.5.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....