Kira sözleşmesinin özel şartlar 9. maddesinde "kiracının kiralananı tahliye etmek istediği takdirde bir ay evvelinden mal sahibine ulaşacak şekilde bildirmeleri gerektiği ve kira parasının her yıl peşin ödeneceği" kararlaştırılmıştır. Bu şartlar geçerli olup taraflara bağlar. Davacı alacaklı 26.5.2010 tarihinde başlatmış olduğu icra takibi ile 2010-2011 dönemi kira bedelinin tahsilini istemiştir. Davalı süresindeki itirazında kiralananı tahliye ettiklerini ancak tarla olduğu için anahtar teslimini yapamadıklarını, önceki takipte de kiralananı tahliye ettiklerin bildirdiklerini belirtmişlerdir. Davalı kiracı sözleşmede kararlaştırılan şekilde fesih bildiriminde bulunmamıştır. Davalının bir önceki yıla ilişkin icra takibine süresinde yapmış oldukları itirazında, “dava konusu yerin tarla olduğunu, tarla olduğundan dolayı anahtarı teslim edemediklerini bununla birlikte kullanmadıklarını ve kendilerinin kullanabileceklerini” bildirmeleri sözleşmenin usulüne uygun feshedildiğini göstermez....
Davacı kiralayan 29.01.2010 başlangıç tarihli ve onbir ay süreli kira sözleşmesine dayanarak 11/03/2014 tarihinde başlattığı icra takibinde, 51 aylık kira alacağı olan 10.200 TL’nin davalıdan tahsilini istemiştir.Davalı borçlu,30.09.2010 tarihinde kiralananı boşalttığını, Vergi Dairesi kayıtlarından da anlaşılacağı üzere işyerinde 3.kişinin faaliyet gösterdiğini, borcu bulunmadığını bildirerek borca itiraz etmiştir. Taraflar arasında 29.01.2010 başlangıç tarihli ve onbir ay süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı kiracı, kiralananı tahliye ettiğini savunmuştur. Kural olarak anahtar teslim edilmediği sürece kiralananın kiracının kullanımında olduğunun kabulü gerekir. Akdi ilişkinin bozulabilmesi için kiralanan boşaltılıp, yasal olarak teslim edilmesi ya da tarafların karşılıklı iradesinin oluşması gerekir. Davalı kiralananın anahtarlarını usule uygun teslim ettiğini yazılı delille kanıtlamak zorundadır....
BK. 249/1 maddesi hükmü gereği, kiralayan, kiralananı akitten maksut olan kullanmaya ... bir halde kiracıya teslim etmek ve kira müddetince de bu halde bulundurmakla mükelleftir. BK. 251/1 maddesi hükmü gereği, kiralanan, kira müddeti zarfında zaruri tamirata muhtaç olduğu, takdirde; kiracı, hakkına halel gelmemek şartıyla bu tamiratın icrasına müsaade etmeye mecburdur. Borçlar Kanununun bu hükümlerine göre kiralayan kira süresi içinde taşınmazı kiracının istifadesine hazır bulunduracak, davalıda kiralananda, kiralananın bakım, onarım ve korunması için zaruri olan tamirat ve çalışmalara izin verecektir. Kiralananın bulunduğu binanın bakım onarım, korunması için gerekli ve zaruri çalışmalara ihtiyaç olduğu davalıca savunulduğuna göre, bu hususun araştırılarak aydınlığa kavuşturulması gerekir....
peşin olarak verdiği 25.000 TL'nin iade edilmediğini, tesise yapılan 25.370 TL bedelli yatırımın sökülmesine davalı tarafından izin verilmediği gibi bedelinin de ödenmediğini, ayrıca işinden ayrılması nedeniyle aylık 2.968 TL gelirden mahrum kaldığını belirterek tüm bu zarar kalemlerine karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 51.500 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
E) Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davalının ek bilirkişi raporu alındıktan sonra bu rapora karşı beyanlarını belirttiği 26/06/2014 tarihli dilekçesinin ekinde, davacının 2000 yılında 2 hafta, 2001 yılında 2 defada toplam 14 gün, 2002 yılında ise 10 gün yıllık izin kullandığına ilişkin toplam 4 adet izin istek formu ibraz edildiği, mahkemece bu formların hiçbir değerlendirmeye tabi tutulmaksızın sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılacak iş, söz konusu 4 adet izin istek formundaki davacı imzası inkâr görmez ise bu formlardaki izin sürelerinin yıllık ücretli izin ücreti hesabından dışlanması, imza inkârı olması halinde ise öncelikle imzanın davacıya ait olup olmadığı hususu belirlenerek ulaşılacak neticeye göre hüküm kurmaktır. Eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir....
Somut olayda, Mahkemece hukukçu bilirkişiden aldırılan raporda, işyerinde tutulan muhtelif tarihli vardiya defteri kayıtları ile davacıya ait izin formları incelendiğinde izin formları ve vardiya defteri kayıtlarının örtüşmediğinin görüldüğü, sözkonusu belgelerde davacının değişiklik yapıp yapmadığı kesin olmamakla birlikte, davacı yanca gerçekleştirildiği kabul edilirse, davacının davranışının işyerinde olumsuzluklara yol açtığı ve iş ilişkisinin işveren açısından devam ettirilmesinin beklenmez bir hal aldığı ve iş akdinin işveren tarafından feshinin yerinde olduğu kanaati bildirilmiştir. Aldırılan bu rapor dosya kapsamı açısından yeterli ve denetime elverişli değildir....
Uyuşmazlık davacı kiracının sözleşmenin feshinde haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 6098 sayılı TBK’nun 301.maddesi gereğince; kiraya veren, kiralananı sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla yükümlüdür. Kiraya veren bu borcu sadece fiili bir teslim ile ifa etmiş olmaz. Kiracı kiralananı hangi maksat için tutmuş ise kiraya veren o maksada elverişli bir tarzda teslim ile mükelleftir. Kiralananın ayıplı olarak teslimi nedeniyle kiralananın kullanılmasında imkansızlık veya derecesinde düşüklük meydana gelmiş ise bu durumda kiracının TBK’nun 123. ve 125.maddeleri dairesinde hareket ederek mevcut ayıbı uygun bir sürede kiraya verene ihbar etmesi beklenir. Kiralananda mevcut açık nitelikteki bozukluklara karşın kiracının uzun bir süre kiralananı mevcut hali ile kullanması ve bu konuda uyuşmazlık çıkartmaması, kiracının kiralananı mevcut hali ile kabul ettiği şeklinde yorumlanabilir....
Kiracı, kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini yazılı delille ispatlayamazsa, kiraya verenin bildirdiği tahliye tarihine itibar olunmalıdır. Kiracı tahliye tarihine kadar olan kira bedellerinden sorumlu olup, tahliye tarihinden sonraki alacak tazminat hukukunu ilgilendirdiğinden ve konu yargılamayı gerektirdiğinden dar yetkili icra mahkemesinde bu davaya bakılamaz. Olayımıza gelince; Davacı alacaklı davalı borçlunun 2010 yılı Mart ayında kiralananı tahliye edip teslim ettiğini bildirmiştir. Davalı borçlu anahtar teslimini ve tahliyeyi İİK.nun 269/c maddesinde nitelikleri yazılı belge ile kanıtlayamadığına göre, bu durumda anahtar tesliminin ve tahliyenin davacının bildirdiği 2010 yılı Mart ayında gerçekleştiğinin kabulü gerekir....
olarak kiralananı davalılardan ne devretmiş olup, davalı nin fuzuli şagil olduğunun kabulü gerekir. Her ne kadar kiracının akde aykırı olarak kiralananı başkasına devretmesi halinde kiraya verenin sözleşmeye aykırılık sebebiyle tahliye davası açabilmesi için TBK.’nun 316. maddesi uyarınca kiracıya en az otuz gün süre vererek aykırılığın giderilmesini, aksi halde sözleşmeyi feshedeceğini yazılı olarak bildirmesi ve bu bildirimin sonuçsuz kalması gerekiyor ise de, kiracı dışında üçüncü kişi konumunda olan fuzuli şagil hakkında ihtar çekilmesine gerek yoktur. Bu durumda mahkemece davalı hakkındaki davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın her iki davalı yönünden de reddine karar verilmesi doğru değildir. Hükmün bu nedenle bozulması gerekir....
Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrasında yapılan yargılamada iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı uyarınca taraflar arasında 18.01.2007 tarihinde akdedilen hisse devir sözleşmesinin 5.1 maddesinde davacı şirketin sözleşmenin yürürlük tarihine kadar doğmuş ve doğacak olan her türlü borç ve yükümlülüklerinin davalı satıcılara, yürürlük tarihinden sonra doğacak her türlü borç ve yükümlülüklerin ise dava dışı alıcılara ait olacağı, yürürlük tarihinden önceye ait şirket lehine doğacak alacaklar ile açılmış dava ve icra takiplerinin satıcılar tarafından yürütülmeye devam edileceği ve tahsil edilen tutarların davalı satıcılara ait olacağı, 5.2 maddesinde şirkette çalışan tüm personelin iş ve vergi hukukundan doğan tüm alacaklarının ödenerek işten çıkarılacağı, şirketin personelsiz olarak alıcılara teslim edileceği, 5.8 maddesinde satıcılar tarafından alıcılara ulaştırılan 01.10.2006 tarihli bilanço aktifindeki taşınır ve taşınmaz mallar ile hakların tamamının şirket mülkiyetinde bırakılacağı kararlaştırılmış...