iadesini yaparak elde edilen ücret ile fire ürünleri kasadan geçmek suretiyle fireyi azalttığını, kasa açığını diğer personelin kredi kartı ile kapattığını, temizlik malzemesi olarak market çalışanlarının kullanımı için ayrılan ürünlerin iadesini yaptığını, bu işlemlerle envanter açığını düzelttiğini savunmasında kabul ettiğini, süresi geçtiği için satıştan kaldırılması gereken ürünlerin fire kaydı yapılarak barkodları teslim edildikten sonra imha edilmesi gerekirken, davacının fireyi bölerek bildirdiğini, böylece fireyi az göstermeye çalıştığını, davacının savunmasında bu durumu kabul ettiğini, davacının bu davranışlarının işverenin güvenini kötüye kullanmak mahiyetinde olup, doğruluk ve bağlılıkla bağdaşmayan eylem olduğunu, iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Somut olayda, dava açılmadan önce, kıdem tazminatı, ücret,ulusal bayram genel tatil ücreti ve fazla çalışma ücreti alacakları yönünden arabulucuya gidildiği ve anlaşma sağlanamadığına dair 05.10.2018 tarihli arabulucu son tutanağının sunulduğu, anılan tutanakta arabulucu görüşmesine konu edilen tazminat ve alacakların sayıldığı ancak dava konusu yıllık izin ücreti ve asgari geçim indirimi alacaklarından bahsedilmediği görülmüştür.Bu sebeple mahkemece yıllık izin ücreti ve asgari geçim indirimi yönünden arabulucuya ilişkin dava şartı sağlanamadığından davanın usulden reddedilmesi dosya kapsamına uygundur. İlk derece mahkemesinin hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir....
Davacı alacaklılar vekili 13.04.2015 tarihinde başlattığı haciz ve tahliye istemli icra takibi ile 15.10.2014 başlangıç tarihli sözleşmeye dayanarak aylık 16.000,00 TL’den 2015 yılı Şubat ve Mart ayları kira bedeli 32.000,00 TL’nin işlemiş faiziyle tahsilini talep etmiş, davalı borçlu vekili takibe itiraz dilekçesinde; kira sözleşmesi ve teknik şartnameye göre yapı kullanma izin belgesi alma yükümlülüğünün kiraya verenlere ait olduğunu, bu yükümlülüğün kiraya verenlerin kusuru ile yerine getirilememesi nedeni ile müvekkili şirketin kira borcu doğmadığını, ayrıca kira sözleşmesinde başlangıç tarihinin 15.10.2014 olarak belirlenmesine rağmen müvekkili şirketin kiralanana ancak 23.02.2015 tarihinde taşınabildiğini, yapı kullanma izin belgesinin ise 06.03.2015 tarihinde alındığını, kiralanan taşınmaz 23.02.2015 tarihinden itibaren kullanılmaya başlandığından 2015/Şubat ayına ilişkin kira bedeli borcunun doğmadığını, 2015/Mart ayına ilişkin kira bedelinin ise 19.03.2015 tarihinde davacılar adına...
KARAR Davacı alacaklı, 13.04.2015 tarihinde başlattığı haciz ve tahliye istemli icra takibi ile 15.10.2014 başlangıç tarihli sözleşmesine dayanarak aylık 4.000,00 TL’den 2015 yılı Şubat ve Mart ayları kira bedeli 8.000,00 TL’nin işlemiş faiziyle tahsilini talep etmiş, davalı borçlu vekili, kira sözleşmesi ve teknik şartnameye göre yapı kullanma izin belgesi alma yükümlülüğünün kiraya verenlere ait olduğunu, bu yükümlülüğün kiraya verenlerin kusuru ile yerine getirilememesi nedeni ile müvekkili şirketin kira borcu doğmadığını, ayrıca kira sözleşmesinde başlangıç tarihinin 15.10.2014 olarak belirlenmesine rağmen müvekkili şirketin kiralanana ancak 23.02.2015 tarihinde taşınabildiğini, yapı kullanma izin belgesinin ise 06.03.2015 tarihinde alındığını, kiralanan taşınmaza 23.02.2015 tarihinden itibaren kullanılmaya başlandığından, 2015/Şubat ayına ilişkin kira bedeli borcunun doğmadığını, 2015/Mart ayına ilişkin kira bedeli için 19.03.2015 tarihinde davacılar adına ayrı ayrı 2.000,00 TL olmak...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki kooperatif genel kurulunun toplantıya çağırmaya izin istemli davanın yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmiş, mahkemece 21.02.2011 günlü temyiz talebinin reddine karar verilmiş ve bu ek kararın davalı vekilince süreci içinde temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R- Davacı vekili, davalı kooperatifin 50 üyesinin kooperatifin olağanüstü genel kurulunun toplaması için gerek kooperatif yönetim kuruluna gerekse denetim kuruluna başvurularının sonuçsuz kaldığını ileri sürerek, genel kurulun toplantıya çağrılması için izin verilmesini dava ve talep etmiştir....
DAVA KONUSU : Tespit (İşe İade İstemli) KARAR : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesi tarafından davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı süresinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin haksız bir biçimde ilçeye görevlendirildiğini, izin isteyip kullandıktan sonra rahatsızlanarak iş göremezlik raporları aldığını, daha sonrasında tekrar izin hakkını kullanmak istediğini ve davacı tanığının da beyanında ifade ettiği üzere şefin telefon numarasını arayarak izin aldığını ancak gıyabında devamsızlık tutanakları tutularak iş akdinin feshedildiğini ileri sürmüştür. Dairemizce dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda; devamsızlık tutanakları ve tutanak mümzilerinin beyanları ile tüm dosya kapsamı dikkate alındığında davacının iş akdinin devamsızlığı nedeni ile haklı olarak feshedildiğinin davalı işverence ispatlandığı anlaşılmıştır....
Bu nedenle fazla mesai ücretinin denetime elverişli rapor alınarak yeniden hesaplanması için hükmün bozulması gerekmiştir. 3- Davacı dava dilekçesi ile ayrıştırma yapmaksızın fazla mesai, genel tatil ve yıllık izin ücreti talepleri için toplamda 3.000,00 TL istemiş olup, yargılama esnasında da taleplerini ayrıştırmamıştır....
F) Sonuç: Temyiz olunan kararın hüküm fıkrasının "1.244,42 TL net yıllık ücretli izin alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine," paragrafının çıkartılarak yerine, "1.244,42 TL net yıllık ücretli izin alacağının 1.000,00 TL'sinin dava tarihinden bakiyesine ise tamamlama tarihi olan 19.11.2014 itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine," paragrafının yazılmasına, hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 07.05.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
F) Sonuç: Temyiz olunan kararın hüküm fıkrasının "4879,26 TL net yıllık ücretli izin alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine," paragrafının çıkartılarak yerine, "4.879,26 TL net yıllık ücretli izin alacağının 1.000,00 TL'sinin dava tarihinden bakiyesine ise tamamlama tarihi olan 19.11.2014 itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine," paragrafının yazılmasına, hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 07.05.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Taraflarca sunulan belgeler, dinlenen tanık anlatımları, davacı asilin isticvabı, tutanaklar, yıllık izin formları ve yazışmalar birlikte değerlendirildiğinde; yıllık izin formlarından davacının yıllık izin kullanmak istediğini şirkete bildirdiği en son tarihlerin 05.11.2020- 05.12.2020 tarihleri arasında olduğu sabittir. Dinlenen tanık anlatımlarından ve davalı tanığı Sinem ile davacı arasındaki yazışmaların içeriğinden işyerinde tarih kısmı boş olarak gönderilen imzalı yıllık izin formlarının İK tarafından dordurulduğuna dair işyeri uygulamasının bulunduğu anlaşılmıştır. Yukarıda ayrıntısı belirtilen yazışmalardan davacının yasal izin (doğum vb.), yıllık izin, ücretsiz izin haklarını kullanarak işyerinde çalışmaya devam etme ya da tazminat haklarını alarak işyerinden ayrılma iradesinin bulunduğu ve bu iradesini şirket yetkililerine ilettiği görülmüştür....