Davalı vekili, davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, süresi içerisinde usulüne uygun ayıp ihbarında bulunulmadığını, dava konu iş makinesini satın alanın dava dışı finansal kiralama şirketi olup, ayıba dayalı tazminat davalarını ancak alıcının açabileceğini, buna göre davacının aktif dava sıfatının bulunmadığını, aracın sıfır (0) kilometre olarak davacıya teslim edildiğini, arazıların kullanımdan kaynaklandığını, makinenin halen davacı yanca kullanıldığını, imalattan kaynaklı ayıp bulunmadığını belirterek davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir....
Buna göre; satılan maldaki ayıp açık ayıp niteliğinde ise, 4077 sayılı Kanun’un 4.maddesi uyarınca malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde; gizli ayıp niteliğinde ise, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması gerekmektedir....
Ancak, satılanda adi bir muayene ile ortaya çıkarılamayacak bir ayıp mevcut olupta bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da derhal satıcıya ihbar etmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. Borçlar Kanununun 198. maddesinde öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamaz. Somut olayda, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda ayıpların bir kısmının açık, bir kısmının ise gizli olduğu bildirilmiştir. İhbarının yasada belirtilen sürede yapıldığını ispat yükü davacıya aittir. Davacı, 21.8.2008 tarihinde taşınmazı eksiksiz teslim aldığını bildirdiğine göre, teslim tarihi ile tesbit tarihi arasında ortaya çıkan gizli ayıplı işler için tazminat isteminde bulunabilir. O halde, davacı gizli ayıplar için ihbar yükümlülüğünü süresinde yerine getirdiğini yasal delillerle ispatlamak zorundadır....
Projesi”'nden bir bağımsız bölüm satın aldığını, ancak gerek kendi konutunda gerekse blok ve site ortak alanlarında ayıp ve eksiklikler bulunduğunu ileri sürerek, dava dilekçesinde belirtilen gizli ayıplar nedeniyle ortaya çıkan değer kaybından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 60.000,00-TL bedelden indirim yapılarak tarafına iadesini ve 10.000,00-TL manevi tazminatın tarafına ödenmesine karar verilmesini istemiştir. Davalılar, dava konusu dairede ayıp ve eksik bulunmadığını, kaldı ki ayıp ihbar mükellefiyetinin de süresinde yerine getirilmediğini savunarak davanın reddini dilemişlerdir....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin mobilya cila atölyesi işlettiğini, davalıların müvekkilinin kullandığı boya ve cila malzemelerinin üreticisi ve bayii olduklarını, müvekkilinin sipariş aldığı kapı boyama işinde kullandığı malzemelerin bir kısmını davalılardan satın aldığını, bir kısmını da dava dışı Eskim A.Ş’den satın aldığını, davalılardan satın aldığı boyaların bozuk olduğunu, davalılara ayıp ihbarında bulunduğunu, siparişleri zamanında teslim edemediğinden dolayı büyük maddi kayba uğradığını bildirerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ayıplı çıkan boya ve sair malzemelerin yenisini almak zorunda kaldıkları malzeme bedelinden 1.00 0 TL, kapıları yeniden boyamak zorunda kalması ve 1 aylık sürede başka iş kabul etmemesi nedeniyle 1.000 TL, kapıları zamanında teslim edememesi nedeniyle uğradığı zararlar karşılığı 1.000 TL ve manevi tazminat olarak 3.000 TL olmak üzere toplam 6.000 TL tazminatın müştereken ve müteselsilen...
Davalı Şua İnşaat istinaf dilekçesinde özetle; davacının ayıp ihbarı hususunda hak düşürücü süreyi geçirdiğini, ayıp ihbarında süresi içinde bulunmadığını, 15/02/2013'de teslim alınan taşınmaz için 28/11/2016 tarihinde ihtarname gönderildiğini, bunun süresi içinde ihbar olmadığını, tazminat hesabının net metrekare üzerinde hesaplanması gerekirken bu şekilde hesaplanmadığını, bu sebeplerle mahkeme kararının kaldırılarak öncelikle davanın reddi yönünde karar verilmesini, davanın reddine karar verilmemesi halinde net metrekare üzerinden tazminat hesaplaması yapılmasını bu amaçla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir....
Taraflar arasındaki ihtilaf, söz konusu varillerden dolayı varillerin içine konan saflaştırılmış tereyağının bozulup bozulmadığı, bozulmuşsa bundan dolayı davacının usulünce ve süresinde ayıp ihtarında bulunup bulunmadığı ve bulunmuş kabul edilirse alabileceği tazminat miktarında toplandığı görülmüştür. Mahkememizce öncelikle söz konusu--------olayının hangi tarihte ortaya çıktığı, ayıbın ne tür bir ayıp olduğu ve ayıp ihtarının ne zaman yapıldığı hususları üzerinde; bir başka deyişle davacının talepleri nedeniyle davasının kısmen ya da tamamen kabul edilebilmesi için usulünce ve zamanında ayıp ihtarında bulunup bulunmadığı hususu incelenmiştir. Davalının da kabulünde olduğu üzere taraflar arasında mailleşmeler bulunmakta olup, ilk mail davacı tarafından ------- tarihinde davalıya iletilmiştir. Mahkememizce davacı tanıklarından yargı sahamız içinde olanlar dinlenmiş, yargı sahamız dışında olanlar talimat mahkemesine dinletilmiştir....
Ayıp nedeniyle satış bedelinden indirilecek miktarın tespitinde, doktrinde "mutlak...", "nisbi..." ve "tazminat metodu" adıyla bilinen değişik görüşler mevcutsa da, gerek Dairemiz gerekse Yargıtay tarafından öteden beri uygulanan "nispi..." olarak adlandırılan hesaplama yöntemi benimsenmektedir. Bu metoda göre, satış tarihi itibariyle satılanın ayıpsız ve ayıplı değerleri arasındaki oranın satış bedeline yansıma miktarı belirlenmektedir....
Ayıp nedeniyle satış bedelinden indirilecek miktarın tespitinde, doktrinde "mutlak...", "nisbi..." ve "tazminat metodu" adıyla bilinen değişik görüşler mevcutsa da, gerek Dairemiz gerekse Yargıtay tarafından öteden beri uygulanan "nispi..." olarak adlandırılan hesaplama yöntemi benimsenmektedir. Bu metoda göre, satış tarihi itibariyle satılanın ayıpsız ve ayıplı değerleri arasındaki oranın satış bedeline yansıma miktarı belirlenmektedir....
Kanun ya da sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği ya da olmaması gereken vasıfların olması olarak tanımlanabilen "ayıp"; maddi, hukuki ya da ekonomik eksiklik şeklinde ortaya çıkabilir. Maddi ayıp, malın yırtık veya lekeli olması gibi bir malda madden hata bulunması; hukuki ayıp, malın kullanımının üzerinde takyitler bulunması gibi nedenlerle hukuken sınırlandırılması iken ekonomik ayıp malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır. "Ayıp" kavramı ile ilgili olarak somut uyuşmazlıkta yürürlük tarihi itibari ile uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 194’üncü maddesi; “Bayi müşteriye karşı mebiin zikir ve vadettiği vasıflarını mütekeffil olduğu gibi maddi veya hukuki bir sebeple kıymetini veya maksut olan menfaatini izale veya ehemmiyetli bir suretle tenkis eden ayıplardan salim bulunmasını da mütekeffildir. Bayi, bu ayıpların mevcudiyetini bilmese bile onlardan mesuldür.” düzenlemesini içermektedir....