Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Buna göre; satılan maldaki ayıp açık ayıp niteliğinde ise, 4077 sayılı Kanun’un 4.maddesi uyarınca malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde; gizli ayıp niteliğinde ise, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakılacak olursa; davalı-karşı davacı müteahhit tarafından yapılan taşınmazda ayıplı ve eksik işlerin bulunduğunu dosyada bulunan bilirkişi raporlarından anlaşılmış fakat mahkemece ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisi dikkate alınmadan düzenlenen bilirkişi raporu doğrultusunda, açık ve gizli ayıp ayrımı yapılmıştır....

    Davacı bilahare dosyaya sunduğu ıslah dilekçesi ile talebini maddi tazminat istemi yönünden 15.719,64 TL olarak artırmıştır. Davalı, davacının konutu teslim almasının üzerinden 5 yıllık süre geçmesinden sonra tazminat talep etmiş olmasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

      Mahkemece; ''..davacı tarafça taşınmazda meydana gelen ayıpların süresinde dava konusu edildiği, söz konusu ayıpların teslimden bir süre sonra ortaya çıkması nedeniyle gizli ayıp niteliğinde olduğu..'' gerekçesiyle davacının süresinde ayıp ihbarında bulunduğu kabul edilmişse de, taşınmazın fiili teslim tarihi ve ayıpların ortaya çıktığı zaman dilimi tespit edilmeksin davacının süresinde ayıp ihbarında bulunduğunun kabulü doğru değildir....

        Somut olayda; Davacı vekili dava dilekçesinde ve yargılama sırasında, tazminat isteminin dayanağının kiralanandaki hasar ve söküp götürülen malzeme bedeline ilişkin olduğunu bildirmiş, kiralananın tahliye edildikten sonraki durumuna ilişkin olarak iddiasının ispatı bakımından fotoğraflar ibraz etmiş, tanık deliline dayanmıştır. Davalı taraf ise, kira sözleşmesinin 6. maddesinde, yazılı şekilde bir düzenleme bulunmadığını, kiralanana zarar vermediklerini bildirerek bu hususun ispatı bakımından tanık deliline dayanmıştır....

          Asıl dava, hor kullanmadan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir....

            Borçlar Kanunu’na göre; bir maldaki ayıp; satıcının zikir ve vaat ettiği vasıflarda veya niteliği gereği malda bulunması gereken lüzumlu vasıflarda eksiklik olmak üzere iki türde ortaya çıkabilecektir. Ayıp kavramı ile eksik iş birbirinden farklıdır. Ayıp; yasa ya da sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği ya da olmaması gereken vasıfların olmasıdır. Eksik iş ise; sözleşme konusu işlerin yapılmamasıdır. Öteki deyişle, hiç yapılmayan iştir. Eksik ifa ise, kanunlarımızda tanımı yapılmamakla birlikte, 4077 sayılı Kanun’un 4. maddesinde sayılan ayıp kavramı içerisinde mütalaa olunmaktadır. Ayıp; maddi, hukuki ya da ekonomik eksiklik şeklinde ortaya çıkabilir. Maddi ayıp; bir malda madden hata bulunmasıdır (Ör: Malın yırtık, lekeli olması gibi). Hukuki ayıp; malın kullanımının hukuken sınırlandırılmasıdır (Ör: Malın üzerinde takyitler bulunması gibi)....

              Davalılar vekilleri; araçta ayıp bulunmadığını, davacının ayıp iddiasını ispatlaması gerektiğini, ayıbın süresinde ihbar edilmediğini savunarak davanın reddini dilemişlerdir....

              TBK’nın 474. maddesinde ayıp nedeniyle yüklenicinin sorumluluğunun düzenlendiği, açık ayıplar yönünden iş sahibi imkân bulur-bulmaz eseri gözden geçirmek, ayıpları varsa, bunu uygun-bir-süre içinde yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, gizli ayıplar yönünden ise, 477/son maddesi uyarınca, ortaya çıkar çıkmaz gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorunluluğu bulunduğu, ayıbın bildirilmemesi halinde eserin kabul edilmiş sayılacağı, bu halde iş sahibinin ancak eserin ayıplı olduğunu ispat ile ödeme yükümlülüğünden kurtulabileceği, bunun içinde ayıp ihbar koşulunun yerine getirmiş olması gerektiği, eser sözleşmelerinde ayıp ihbarının varlığının her türlü delille ispat edilebileceği, burada ayıp ihbarının hangi sürede yapılması gerektiğinin değerlendirilmesi gerektiği, bunun da ayıbın niteliğine göre değişmekte olduğu, ayıbın açık ayıp ve gizli ayıp olup olmadığının saptanması gerektiği, açık ayıbın, eserde dikkatli bir inceleme sonunda görülebilen ve anlaşılabilen bozuklukları, gizli...

                Mahkemece, davanın kabulü ile 8.527,15 TL'nin, 2.000,00 TL'sine dava tarihi olan 01/08/2013 tarihinden itibaren, 6.527,15 TL'sine ıslah tarihi olan 04/02/2016 tarihinden itibaren değişen oranlı yasal faiz yürütülerek davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı, eldeki dava ile davalıdan satın almış olduğu konutta mevcut ayıplı ve eksik imalatlar nedeniyle meydana gelen değer düşüklüğün karşılık tazminat talep etmiş; Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Her ne kadar Mahkemece ......

                  Davalı ....vekili davacının aracı 21.12.2004’te teslim aldığı halde, 17.01.2005’te sözlü olarak ayıp bildiriminde bulunduğunu, davacının TTK’nun 25/3 .maddesi uyarınca belirlenen ayıp ihbar sürelerine uymadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Davalı ... Motor AŞ. vekili davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını, satıcı olan müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda araçtaki boyanın orjinal olmadığı bu nedenle ayıbın sonradan anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, aracın davalılara iadesi koşuluyla yenisiyle değiştirilmesine, davacının araca yaptığı 500.00 YTL masrafın dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılar vekilince temyiz edilmiştir. Dava satılanın ayıbı nedeniyle yenisiyle değiştirilmesi ya da rayiç bedelinin ve yapılan masrafın tahsili istemine ilişkindir....

                    UYAP Entegrasyonu