Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

KABUL VE GEREKÇE: Dava konusu uyuşmazlık; kiralananı göstermeye izin istemine ilişkindir. İstinaf incelemesi Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ve re'sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmış olup, TBK'da kiracının borçlarını düzenleyen ayıpların giderilmesine ve kiralananın gösterilmesine katlanma borcu başlıklı 319/2.fıkrasında "Kiracı, bakım, satış ya da sonraki kiralama için zorunlu olduğu ölçüde, kiraya verenin ve onun belirlediği üçüncü kişinin kiralananı gezip görmesine izin vermekle yükümlü olduğu, aynı maddenin üçüncü fıkrasında "Kiraya verenin, çalışmaları ve kiralananın gezilip görüleceğini uygun bir süre önce kiracıya bildirmek ve bunların yapıldığı sırada kiracının yararlarını gözönünde tutmak zorunda olduğu" hükmüne yer verilmiştir....

Kiracı, kiralananı satın almak ya da kendisi çıktıktan sonra kiralamak isteyenlerin görmesine ve gezmesine izin vermekle yükümlüdür. Ancak bu yapılırken kiracıya en uygun zaman seçilmeli, bu bağlamda kiracının çıkarları hakkaniyete uygun olarak gözönünde bulundurulmalıdır. Bu itibarla kiracıya yüklenecek bu yükümlülüğün tarafların yararları ve hakkaniyete uygun olarak saptanması zorunludur. Mahkemece, sahip olunan hakların iki tarafında menfaatleri korunarak hukuka ve hakkaniyete uygun bir biçimde karar verilmesi gerekir....

Kiracı, kiralananı satın almak isteyenlerin görmesine ve gezmesine izin vermekle yükümlüdür. Ancak bu yapılırken kiracıya en uygun zaman seçilmeli, bu bağlamda kiracının çıkarları hukuka ve hakkaniyete uygun olarak gözönünde bulundurulmalıdır. Bu itibarla kiracıya yüklenecek bu yükümlülüğün tarafların yararları ve hakkaniyete uygun olarak saptanması zorunludur. Mahkemece, tarafların sahip oldukları hakların iki tarafında en ince ayrıntısına kadar tüm menfaatleri korunarak hukuka ve hakkaniyete uygun bir biçimde karar verilmesi gerekir....

    KARAR Davacı, davalının kiracı olduğu taşınmazı satmak için emlakçı ile anlaştığı ve davalıya bilgi verildiği halde, ciddi alıcılara evin gösterilmediğini bildirerek, evi alıcılara göstermeye izin verilmesini, gün ve saatlerini tesbit edilmesini istemiştir. Davalı davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, üç ay süre ile, pazartesi, Perşembe, Pazar günleri saat 15-17 saatleri arasında taşınmazı göstermeye izin verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı davalının kiracı olarak bulunduğu taşınmazı satmak istediğini, alıcılara gösterilmesine müsaade edilmesi için eldeki davayı açmıştır. Kiracının kiralalanı ciddi olarak satın almak isteyen alıcılara gösterme yükümlülüğü her zaman mevcuttur....

      Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.01.2008 başlangıç tarihli ve iki yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşme ile kiralanan optikçi olarak kullanılması için davalılar A.. A.. ve G.. İ..'e kiralanmış, sözleşmeyi diğer davalı ortak zincirleme kefil borçlu sıfatı ile imzalamıştır. Sözleşmenin özel şartlar bölümü 6. maddesinde kiracının kiralananı boşaltmak istediği takdirde bir ay evvelinden mal sahibine ulaşacak şekilde bildirmek zorunda olduğu kararlaştırılmıştır. Bu şart geçerli olup tarafları bağlar....

        Mahkemece dinlenen tanıklar beyanlarında, davacının yurt dışında yaşadığını, izne geldiğinde oğlunun ve kızının yanında kaldığını, rahat edemediğini, taşınmazı yurt dışından izin için geldiğinde kullanmak üzere satın aldığını beyan etmişlerdir. Davacı yurt dışından izin kullanmak için geldiğinde otelde ya da yakınlarında kalmaya zorlanamaz. Davacının ihtiyacının gerçek ve samimi olduğu kabul edilmekle tahliye kararı verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 18.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Kira sözleşmelerinin genel şartname 16. maddesinde " kiracı, kiralayan idareden izin almadan başkasına kullandıramaz, kısmen dahi devredemez. Başkasına işgal ettiremez, kar ortağı alamaz, genişletemez, şirket grupları sözleşme genel şartlarına uymak kaydı ile bünyelerindeki sahibi oldukları şirket ve bayilere kullandırabilir. " düzenlemesi bulunmaktadır. Davaya konu taşınmazların davalı şirket tarafından kullanıldığını davalılar kabul etmiştir.Bu durumda, mahkemece davalıların akde aykırı olarak taşınmazı 3. kişi konumundaki diğer davalı şirkete kullandırttığı dikkate alınarak TBK'nun 316 maddesi uyarınca davalılara usulune uygun süreli ihtarname tebliğ edilip edilmediği üzerinde durularak, usulune uygun süreli ihtarname tebliğ edildiğinin anlaşılması halinde akde aykırılık nedeniyle davalı kiracıların ve fuzuli işgal nedeniyle davalı şirketin kiralanandan tahliyesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

            Kiraya veren davacı vekili, davalının kiracı olarak kullandığı kiralanan taşınmazın 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun kapsamında taşınmaz hakkında Ankara Çevre Şehircilik ve İklim değişikliği İl Müdürlüğüne başvuru yapıldığını ve işlem süreci başladığını kanun gereğince taşınmazın incelenmesi ve saha çalışması yapılması gerektiğini, bu nedenle kiralanan taşınmazın gösterilmesine izin verilmesi gerektiğini, ancak kiracının bu hususu kabul etmediğin, kız öğrenci yurdu olmasından dolayı gösterilmesine asla izin vermediğini, noter ihtarı da gönderildiğini bildirerek bu davayı açmıştır. Kiraya veren kiralanan taşınmazı afet riski kapsamında dönüştürmek istediğinden, saha çalışması yapmak isteyen şirket çalışanları ve mühendislerine kiralanan taşınmazın gösterilmesine izin verilmesi gerekmektedir. Ancak herkes hakkını iyiniyet kuralları içinde kullanmalıdır....

            Kiralananda mevcut açık nitelikteki bozukluklara karşın kiracının uzun bir süre kiralananı mevcut hali ile kullanması ve bu konuda uyuşmazlık çıkartmaması, kiracının kiralananı mevcut hali ile kabul ettiği şeklinde yorumlanabilir. Böylesi bir durumda kiraya veren ayıptan sorumlu tutulamaz. Kiraya veren, kiralananı sözleşmenin amacına uygun surette kullanmaya ve işletmeye elverişli bir şekilde teslime ve kira süresince de kiralananı bu halde tutmaya mecburdur. Eş söyleyişle, kira sözleşmeleri iki taraflı borç doğuran ivazlı sözleşmelerdendir. O nedenle kiraya veren davacı, kiralananı da başlangıçtan itibaren sözleşmeden maksut kullanmaya salih bir halde, her türlü ayıptan salim olarak kiracıya teslim ve sözleşmenin devamı süresince de bu amacı sağlamak zorundadır (TBK. m. 301)....

              Ancak, davacılar tarafından 30.10.2007 tarihinde kiralananın tamamen veya parça parça üçüncü kişilere kira bitiş tarihi 15.01.2012 olması kaydıyla, kiraya verebilmesi için davalıya vekaletname ile yetki ve izin verilmiş olup, söz konusu vekaletnamenin alt kiraya verme izni olmadığına ilişkin bir iddia yoktur. Bu vekaletname ile davacıya kiralananı alt kiraya verme izni verilmiş, davalı ... de, bu izne dayanarak, 27.11.2007 tarihli.... ile 4 yıl süreli kira sözleşmesi imzalamıştır. Sonradan imzalanan 27.11.2011 tarihli sözleşme ise kira sözleşmesinin yenilenmesine yöneliktir. Her ne kadar davacılar, 25.10.2010 ve 01.11.2010 tarihli azilnameler ile alt kira sözleşmesi yapılmasına izin verilmesine yönelik daha önce verilen vekaletten davalı ...'i azletmişler ise de, davalıya verilen alt kiraya verme izni azilname ile geri alınamaz. Bu sebeble, davalı ... ve .......

                UYAP Entegrasyonu