Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı kiracı 10.03.2010 tarihinde tebliğ ettirdiği ihtarname ile akdi 01.05.2010 tarihi itibariyle sonlandıracağını davalıya ihbar etmiş ve kiralananı 11.05.2010 tarihi itibariyle tahliye etmiştir. Verilen tarihler itibariyle davalının feshi sözleşmenin 5.maddesine uygun olup, bu durumda feshin gerçekleştiği tarih ile tahliye tarihi arasındaki süreye ilişkin kira alacağı hariç olmak üzere davacının erken tahliye tazminatına yönelik isteminin reddi gerekir. Mahkemece belirtilen usul ve esaslara uyulmaksızın yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....

    Kiracı, kiralananı sözleşme süresi içinde erken tahliye etmek isterse bu durumu kiralayana iki ay önceden yazılı bildirecektir. Kiracı herhangi bir nedenden ötürü kiralananı iş bu dönemler içinde tahliye eder ise kiracıya erken tahliyeden dolayı kira iadesi yapılmayacaktır. Ancak kiracı ve kiralayanın aynı şartlarda başka birine kiraya verilmesi halinde kiracının kalan alacakları kiralayan tarafından hemen iade edilecektir. Ancak, kiralayan aynı şartlarda başka bir kiracı bulunması durumunda kiralananı kiralamaktan imtina edemez" hükmüne yer verilmiştir. Tarafların serbest iradeleriyle kararlaştırılan bu koşullar geçerlidir ve tarafları bağlar. Davalı kiracı, davacı kiraya verenin sözleşmede belirtilen adresine 24.07.2014 keşide 26.08.2013 tebliğ tarihli ihtarname ile kira sözleşmesini 2 ay sonra feshedeceğini bildirmiş, ve taşınmazın anahtarları 28.10.2013 tarihinde notere tevdi edilerek, anahtarların notere tevdi edildiğine ait ihtar davacıya 30.10.2013 tarihinde tebliğ edilmiştir....

      Türk Borçlar Kanunu da kiralananın geri verilmesi borcunu 334. maddede; “Kiracı kiralananı ne durumda teslim almışsa, kira sözleşmesinin bitiminde o durumda geri vermekle yükümlüdür. Ancak, kiracı sözleşmeye uygun kullanma dolayısıyla kiralananda meydana gelen eskimelerden ve bozulmalardan sorumlu değildir. Kiracının, sözleşmenin sona ermesi hâlinde, sözleşmeye aykırı kullanmadan doğacak zararları giderme dışında, başkaca bir tazminat ödeyeceğini önceden taahhüt etmesine ilişkin anlaşmalar geçersizdir” şeklinde düzenlemiştir. 24....

        TBK'nın 351. maddesinde "Kiralananı sonradan edinen kişi, onu kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut veya işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa, edinme tarihinden başlayarak bir ay içinde durumu kiracıya yazılı olarak bildirmek koşuluyla, kira sözleşmesini altı ay sonra açacağı bir davayla sona erdirebilir. Kiralananı sonradan edinen kişi, dilerse gereksinim sebebiyle sözleşmeyi sona erdirme hakkını, sözleşme süresinin bitiminden başlayarak bir ay içinde açacağı dava yoluyla da kullanabilir." hükmüne yer verilmiştir. Davacı tarafından dava konusu taşınmazı 17/08/2020 tarihinde satın alınmış; davalıya kira sözleşmesinin yenilenmeyeceği 02/09/2020 tarihinde ihtar edilmiş ve dava 19/11/2020 tarihinde yani süresinde açılmıştır. Hal böyle olunca tahliye talebine ilişkin koşulların gerçekleştiği anlaşılmakla mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygundur....

        TBK'nın 351. maddesinde "Kiralananı sonradan edinen kişi, onu kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut veya işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa, edinme tarihinden başlayarak bir ay içinde durumu kiracıya yazılı olarak bildirmek koşuluyla, kira sözleşmesini altı ay sonra açacağı bir davayla sona erdirebilir. Kiralananı sonradan edinen kişi, dilerse gereksinim sebebiyle sözleşmeyi sona erdirme hakkını, sözleşme süresinin bitiminden başlayarak bir ay içinde açacağı dava yoluyla da kullanabilir." hükmüne yer verilmiştir. Davacı tarafından dava konusu taşınmazı 17/08/2020 tarihinde satın alınmış; davalıya kira sözleşmesinin yenilenmeyeceği 02/09/2020 tarihinde ihtar edilmiş ve dava 19/11/2020 tarihinde yani süresinde açılmıştır. Hal böyle olunca tahliye talebine ilişkin koşulların gerçekleştiği anlaşılmakla mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygundur....

        Mahkemece, taraflar arasında yazılı kira sözleşmesi mevcut olmadığı ancak, toplanan delillerle kira sözleşmesinin varlığının ve 3000 USD depozito verildiğinin sabit olduğu, davacıların her hangi bir ihbarda bulunmadan kiralananı terk etmiş olduğu tahliyeden sonra mecurun aynı koşullarda kiraya verilmesi için gereken makul sürenin 1 ... 10 ... olduğu ve bu sürenin iade edilmeyen 2000 USD lık depozitoyu karşıladığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir....

          (B.K.nun 256) maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı tam bir özenle kullanmak ve aynı kanunun 334. (B.K.nun 266) maddesi gereğince sözleşme sonunda aldığı hali ile kiralayana teslim etmekle yükümlüdür. Ancak kiracı sözleşmeye uygun olağan kullanma dolayısıyla oluşan eskime ve bozulmalardan sorumlu olmayıp münhasıran kötü kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasardan sorumludur. Davalının kiralananı kullandığı süre ve kullanma amacı gözetildiğinde olağan kullanımdan kaynaklanan yıpranma ve eskimelerin olacağı kuşkusuzdur. Nitekim somut olayda da kiralanandaki yıpranmaların olağan kullanımdan kaynaklı olduğu anlaşıldığına göre bu kusurların giderilmesi için gerekli olan 15 güne ilişkin kira bedelinin tazmin edilmesi gereken zarara dahil edilmesi ve davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir. 3-) Davacının faize yönelik temyiz taleplerinin incelenmesine gelince; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 19/1. maddesinde "Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır....

            Bu durumda davalı alt kiracının sözleşmeyi fesh edip, kiralananı tahliye etmesi haklıdır. Belirtilen nedenle davanın reddine karar vermek gerekirken yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 09.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi...

              TBK.nın 325. maddesinde; "Kiracı, sözleşme süresine veya fesih dönemine uymaksızın kiralananı geri verdiği taktirde, kira sözleşmesinden doğan borçları kiralananın benzer koşullarla kiraya verilebileceği makul bir süre için devam eder. Kiracının bu sürenin geçmesinden önce kiraya verenden kabul etmesi beklenebilecek, ödeme gücüne sahip ve kira ilişkisini devralmaya hazır yeni bir kiracı bulunması halinde, kiracının kira sözleşmesinden doğan borçları sona erer" düzenlemesine yer verilmiştir. Ancak ne varki taraflarca makul süre sözleşme ile bir ay kabul edildiğinden davalıda sözleşmeye uygun feshi ihbarda bulunmadığından davalı erken tahliye nedeniyle anahtar teslim tarihi olan 07.01.2014 taihinden itibaren bir aylık kira bedelinden sorumludur. Bu husus gözetilmeden yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır....

                Noterliğinin 05/03/2014 tarih ve 2052 yevmiye numaralı ihtarname ile kiralananı iktisap ettiğini, sözleşme süresinin dolma tarihi olan 10/08/2016 tarihinden sonra yeni dönem için kira sözleşmesinin uzatılmayacağını ve taşınmazda iş yeri ihtiyacı ve buna bağlı tadilat yapılacağından kiralananı tahliye etmesi gerektiğini ihtaren bildirmiş ancak davalının ihtara rağmen kiralananı tahliye etmediğini belirterek davalının tahliyesine karar verilmesini istemiştir....

                  UYAP Entegrasyonu