Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kiralananda mevcut açık nitelikteki bozukluklara karşın kiracının uzun bir süre kiralananı mevcut hali ile kullanması ve bu konuda uyuşmazlık çıkartmaması, kiracının kiralananı mevcut hali ile kabul ettiği şeklinde yorumlanabilir. Böylesi bir durumda kiraya veren ayıptan sorumlu tutulamaz. Hükümden de anlaşılacağı üzere; kiraya veren, kiralananı sözleşmenin amacına uygun surette kullanmaya ve işletmeye elverişli bir şekilde teslime ve kira süresince de kiralananı bu halde tutmaya mecburdur. Eş söyleyişle, kira sözleşmeleri iki taraflı borç doğuran ivazlı sözleşmelerdendir. O nedenle kiraya veren davalı, kiralananı başlangıçtan itibaren sözleşmeden maksut kullanmaya salih bir halde, her türlü ayıptan salim olarak kiracıya teslim ve sözleşmenin devamı süresince de bu amacı sağlamak zorundadır....

Sözleşmenin -------- maddesinde,---- ---- belirtilen süre için kiralandığı, düzenlemesi yer aldığı, sözleşmenin ---- bölümünde----- tarihine kadar ------ süre ile akdedildiği hususunun düzenlendiği,------maddesinde kiralananın mülkiyetinin kiralayana ait olduğu ve devam eden maddelerde kiracı, işbu sözleşmede düzenlenen bütün yükümlülüklerini yerine getirmiş olmak kaydı ile, kiralananı, sözleşme süresi sonunda----- bölümünde belirlenen bedel üzerinden satin alma hakkına sahip olduğu, kiracı kiralayanın yazılı muvafakatini almak, işbu sözleşmedeki tüm yükümlülüklerini tam ve eksiksiz şekilde yerine getirmek ve kiralananı derhal kiralayana iade etmek şartıyla, kiralananı satın alma hakkından vazgeçebileceği, kiracı, kiralananı satın alma hakkını kullanmayacağını ileri sürerek, kiralayana karşı borç ve taahhütlerini ve bunlara ait masraf, prim, faiz ve teminat faizlerini kısmen de olsa ödemekten imtina edemeyeceği, aşağıdaki hallerde Kiracı, herhangi bir bildirim, ihbar veya ihtara gerek kalmaksızın...

    Kiralananda mevcut açık nitelikteki bozukluklara karşın kiracının uzun bir süre kiralananı mevcut hali ile kullanması ve bu konuda uyuşmazlık çıkartmaması, kiracının kiralananı mevcut hali ile kabul ettiği şeklinde yorumlanabilir. Böylesi bir durumda kiraya veren ayıptan sorumlu tutulamaz. Hükümden de anlaşılacağı üzere; kiraya veren, kiralananı sözleşmenin amacına uygun surette kullanmaya ve işletmeye elverişli bir şekilde teslime ve kira süresince de kiralananı bu halde tutmaya mecburdur. Eş söyleyişle, kira sözleşmeleri iki taraflı borç doğuran ivazlı sözleşmelerdendir. O nedenle, kiraya veren davalı, kiralananı başlangıçtan itibaren sözleşmeden maksut kullanmaya salih bir halde, her türlü ayıptan salim olarak kiracıya teslim ve sözleşmenin devamı süresince de bu amacı sağlamak zorundadır....

      Bu bakımdan öncelikle, yasanın aradığı anlamda gerekçeli bir hüküm mevcut olmaması nedeniyle, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun görülmemiştir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 316. maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı tam bir özenle kullanmak ve aynı Kanunun 334. maddesi gereğince sözleşme sonunda aldığı hali ile kiralayana teslim etmekle yükümlüdür. Ancak kiracı sözleşmeye uygun kullanma dolayısıyla oluşan eskime ve bozulmalardan sorumlu olmayıp münhasıran kötü kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasardan sorumludur. Kiracı, kiralananı özenle kullanma ve teslim aldığı gibi iade etmekle yükümlü olup, olağan kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasar dışında, kiralananda hor kullanma sonucu meydana gelen zarardan sorumlu olacaktır....

        Davalı cevap dilekçesinde; Davacının süresinde kendisine ihtiyaç nedeni ile tahliye istemli ihtarname göndermediğini, ihtiyaç nedeni ile tahliye davası ile tahliye taahhüdüne dayalı tahliye davasının kira süresinin bitiminden itibaren 1 ay içerisinde açılması gerekirken, davanın süresinde açılmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalının kiralamaya konu taşınmazı tahliye edeceğine dair 20.05.2013 tarihli tahliye taahhüdüne rağmen 01.02.2015 tarihinde kiralananı tahliye etmediği ve söz konusu taahhütnamenin de davalı tarafından verildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle kiralananın tahliyesine karar verilmiştir. 6098 Sayılı TBK.’nun 350/1. maddesi hükmüne göre ihtiyaç iddiasına dayalı olarak açılacak tahliye davalarının belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde bu kanunun 328. maddesinde fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açılması gerekir....

          Bu nedenle davada davalının davacı tarafın ileri sürmüş olduğu, kiralananı açıktan açığa fena kullanma hususundaki vakıaları inkar ettiğinin kabulü gerekecektir. Somut olayda; davalı davaya cevap vermemekle kiralananı açıktan açığa fena kullanıldığını inkar ettiğine göre, bu durumda kural olarak, kiralananın davalı tarafça açıktan açığa fena kullanıldığını davacının kanıtlaması gerekir....

          İzin alınması halinde yapılacak tadilat giderleri kiracıya aittir" şeklinde düzenlendiğini, protokole eksikliklerin yazılmadğı gibi davacının buna dair ihtarı da olmadığını, aylık 1500 TL kira ödemesi yapılan kullanıma hazır bir yere de yaklaşık 30.000 TL masraf yapıldığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen 01/02/2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin 4. maddesinde kiracı şirketin kiralanan mahalde belediyeden izin almaksızın tadilat yapamayacağının izin alınması halinde ise yapılacak tadilat giderlerinin kiracıya ait olacağının, kiracının hangi bir bedel talep edemeyeceğinin düzenlendiği, davacının mecurda tadilat için davalı kiralayandan izin alındığını kanıtlamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir. Taraflar arasında 01.02.2010 tarihli ve aylık 1500 TL bedell, kira sözleşmesi bulunmaktadır....

            şirketin kiralananı hiç kullanmadığını, davacıların kötü niyetli olarak kar elde etme çabası içerisinde müvekkili şirketi kandırmaya çalıştığını savunmuş ve davanın reddini talep etmiştir....

            TBK'nun 316. maddesine göre; kiracı, kiralananı sözleşmeye uygun olarak özenle kullanmak zorundadır. Aynı Yasanın 334. maddesinde ise "Kiracı kiralananı ne durumda teslim almışsa kira sözleşmesinin bitiminde o durumda geri vermekle yükümlüdür. Ancak, kiracı sözleşmeye uygun kullanma dolayısıyla kiralananda meydana gelen eskimelerden ve bozulmalardan sorumlu değildir." hükmü mevcuttur. Görüleceği üzere kiracı yalnızca sözleşmeye aykırı kullanımdan sorumludur. Somut olayda davalı kiralananı güzellik salonu işletmek amacına yönelik olarak tadilata girişmiş, davacı da buna onay vermiştir. Nitekim davacı bu yönde davalıya maddi yardımda da bulunmuştur. Kiralananın ayıbı sebebiyle amaca uygun kullanılamayacağının anlaşılması karşısında davalı taşınmazı tahliye etmiş olup bu durumda sözleşmeye aykırı bir davranışın mevcut olduğu söylenemez....

            Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-) Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre temyiz eden davalı vekilinin tahliyeye yönelik temyiz itirazları yerinde değildir. 2-) Davalı vekilinin eski hale getirmeye yönelik temyiz itirazlarına gelince; Taraflar arasındaki kira sözleşmesi yasal olarak sona ermedikçe kiracının kiralananı geri verme borcu doğmaz. Kira ilişkisi devam ettiği sürece eski hale getirme istenemez. Kiracının, kira sözleşmesinin bitiminde varsa gerekli değişiklikleri yapıp kiralananı teslim aldığı durumda geri vermesi olanaklıdır. Bu durumda, mahkemece eski hale getirme isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi de doğru değildir. Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır....

              UYAP Entegrasyonu