FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ ESAS NO : 2023/142 KARAR NO : 2023/174 DAVA : Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) DAVA TARİHİ : 10/07/2023 KARAR TARİHİ : 13/07/2023 Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapıldı....
Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Bunun yanında dava kendisine ihbar olunan gerçek ve tüzel kişi, davada taraf sıfatını kazanamaz. Hüküm ise ancak bir davanın tarafları arasında kurulur. Somut olayda, manevi tazminat istemli davanın 12.03.2014 tarihinde açıldığı, iş kazasının ise 07.02.2006 tarihinde vuku bulduğu hususları tartışmasızdır. Yukarıda değinildiği üzere işverenlere yöneltilen iş kazalarından kaynaklanan tazminat davalarında zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten itibaren 10 yıldır. Halin böyle olmasına göre davacıların 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde açtıkları belli olan eldeki davada onların taleplerinin dosyadaki tüm deliller ile bir arada gözetilerek değerlendirilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmamıştır....
Davalılar, davacıların aralarında anlaşamadıkları için kiralananı tahliye ettiklerini, kiralananı 1.10.2002 tarihinde boşaltmalarından sonra 2004 yılına kadar yeniden kiraya veremediklerini, keşideci ile lehtar arasındaki akti ilişkinin cirantayı ilgilendirmeyeceğini ve davalılardan ... hakkındaki davanın reddedilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini dilemişlerdir....
Davacı vekili, dava dilekçesinde; davalının kiralananı 2010 yılının Ağustos ayı sonu itibariyle erken tahliye ettiğini, kira, yakıt ve aidat alacağını ödemediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine haksız yere itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 3.262,00 TL alacak yönünden itirazın iptaline karar verilmiştir. 1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davacı vekilinin yakıt alacağına ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Taraflar arasında 15.05.2010 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı kiracının 2010 yılının Ağustos ayında kiralananı tahliye ettiği tarafların kabulündedir....
Davalı kiracının kira süresi bitmeden kiralananı 15.4.2008 tarihinde tahliye etmesi, sözleşmenin hukuken feshedilmiş olduğu anlamına gelmez. Kural olarak davalı kiracı sözleşme ile bağlıdır ve kira parasından sorumludur. Davalının kiralananı ... taraflı olarak tahliye etmesi haklı fesih değil, sözleşmeye aykırı davranış sayılır ve kiralayanın bu yüzden uğradığı zararı tazmin ile sorumludur. Ancak bu durumda davacı kiralayanın da zararın artmasına sebebiyet vermemesi gerekir. Davacının davalı tarafından kiralananı tahliye ettiğini öğrendiği tarihten itibaren BK'nun 98.maddesi ile 44.maddesi gereğince zararın artmaması için gerekli çabayı göstermek zorundadır....
Davalı kiracı, kiralananı 18.10.2009 tarihinde tahliye ve teslim ettiğini bildirmiş, davacı ise gerek takip talepnamesinde gerekse dava dilekçesinde davalının sözleşme süresinden önce 2009 yılının Ekim ayında kiralananı tahliye ettiğini belirtmiştir. Bu durumda kiralananın davalı kiracı tarafından tahliye edilip anahtarın teslim edildiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, kiralananın aynı şartlarda ne kadar süre içerisinden yeniden kiraya verilebileceği konusundadır. Bilirkişi tarafından bu süre iki ay olarak tespit edilmiş ise de, aynı bilirkişi 05.03.2012 tarihli ek raporunda davalının, anahtar teslimini kanıtlayamadığından dönem sonuna kadar olan kira bedeli ve giderlerden sorumlu olduğunu belirtmiştir....
Borçlar Kanunu'nun 256.maddesi hükmüne göre kiracı kiralananı özen göstererek kullanmakla yükümlüdür. Yine Borçlar Kanunu'nun 266/1.maddesi gereğince kiracı kiralananı ne halde teslim almış ise kira süresinin sonunda aynı halde geri vermekle yükümlüdür. Kira sözleşmesinde kiralananın niteliklerine ilişkin bir açıklamaya yer verilmemiş ise de, Borçlar Kanunu 266/3.maddesi uyarınca kiracının kiralananı iyi halde teslim aldığı asıldır....
a kiralandığını kira sözleşmesinin özel şartlar 1.maddesinde " kiracının kiralananı kısmen veya tamamen ciro edemeyeceği, bir başkasının istifadesine sunamayacağı" kararlaştırılmasına rağmen davalının kiralananı kendisi kullanmayarak çalışanlarının istifadesine sunduğunu ve yaklaşık on kişinin kiralananda kaldığını belirterek akde aykırılık nedeniyle kiralananın tahliyesini istemiştir. Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde ise davalı ... ile yapılan kira sözleşmesinin ikinci suretine ...'ın isminin altına kiracının eski sahibi olduğu ... 'nin kaşesinin basıldığını ve böylece şirketin de sözleşmenin taraf haline getirildiğinden bahisle davalı şirketinde akde aykırılık nedeniyle kiralanandan tahliyesini istemiştir....
Davacı vekili, dava dilekçesinde; davalı ile 01.06.2013 başlangıç tarihli ve beş yıl süreli kira sözleşmesi yapıldığını, davalının 15.04.2014 tarihinde kiralananı tahliye ettiğini, taşınmazı yeniden 01.06.2014 tarihinde kiraya verebildiğini belirterek 1.5 aylık kira kaybı olarak 22.500 TL nin tahsilini istemiştir. Davalı tahliyeye kadar tüm kiraları ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece erken tahliye nedeniyle davacının 1.5 aylık kira bedeli talebinin makul olduğu, bilirkişi incelemesi yapılmasının usül ekonomisine aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kiracının, kira süresi sona ermeden kira sözleşmesini tek taraflı olarak feshederek kiralananı tahliye etmesi durumunda Türk Borçlar Kanunu'nun 325.maddesi uyarınca kira sözleşmesinden doğan borçları kiralananın benzer koşullarla kiraya verilebileceği makul bir süre için devam eder....
Sair temyiz itirazların yerinde değil ise de; Davalı borçlu vekili temyiz dilekçesinde kiralayanın kiralananı başkasına sattığını, taşınmazda mülkiyet hakkının kalmadığını, yeni malikle yeni bir kira sözleşmesi yapıldığını ileri sürmüş olmakla, dosyada yer alan tapu kayıtlarına göre kiralanan bağımsız bölümlerin davacı kiralayan adına kayıtlı iken Bölge Adliye Mahkemesi yargılaması sırasında 07.02.2022 tarihinde satış işlemine konu edildiği ve bağımsız bölümlerin kiralayanın pasif kayıtları arasında yer aldığı görülmekte olup taşınmazın satılması halinde kiralananı devreden kişinin kiralayan veya malik sıfatı ortadan kalkmaktadır. O halde mahkemece takyidatlı tapu kayıtları getirtilerek taşınmazların satıldığının anlaşılması halinde dava tarihinden sonra kiralananı devreden kiralayanın davacı sıfatı kalmadığından tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerektiği nedenle kararın bozulması gerektirmiştir....