Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ın taşınmazı borçlu şirkete kiraya vererek tapuya şerh verdiğinden, Okan'a yapılan satış ile borçluya verilen kira Sözleşmesinin BK'nun 19.maddesi gereğince iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalar arasında irtibat bulduğundan mahkemece birleştirme kararı verilmiştir. Davalı Merbut Gıda Araç Kiralama İnş.İth.İhr.San. ve Tic. A.Ş. vekili, davanın zamanaşımı nedeni ile reddi gerektiğini, taşınmazları diğer davalı ...'dan kiralandığını ve kira parasının bankaya yatırıldığını belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı ... vekili, müvekkili ile diğer davalılar arasında davacının iddia ettiği gibi akrabalık ilişkisinin olmadığını, olsa bile 3. dereceden uzak hısımlığın muvazaa için yetirli olmadığını, müvekkilinin iyiniyetli olduğunu belirterek haksız açılan davanın reddinin gerektiğini savunmuştur. Davalı ... vekili, davanın reddini istemiştir....

    Menderes Bulvarı, No:173 adresindeki taşınmaza ilişkin davalıya 23/05/2014 tarihli kira sözleşmesinin imzalatıldığının öğrenildiğini, kira sözleşmesinde aylık kira bedelinin 3.000TL olduğu, kira süresinin kırkdokuz yıl olarak belirlendiği ve sözleşmesinin tapuya şerh edildiğini, taşınmazın sadece bir bölümünün davalı tarafından aylık 9.000TL bedelle üçüncü kişiye kiralandığını, davalının hastalığından faydanılarak söz konusu kira sözleşmesinin imzalandığını, kısıtlının sözleşme tarihinde de demans hastası olduğunu, doktor raporları ile de sabit olduğunu bu nedenle 23/05/2014 tarihli kira sözleşmesinin geçersizliğinin tespitine ve iptaline, bu sözleşmeye dayanılarak taşınmazı tapu kaydına konulan şerhin iptali ile kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

    Sosyal Tesisinin maliki olduğunu, müvekkili şirketin sözkonusu taşınmazları davalı derneğin engellemeleri nedeniyle uzun süredir kullanamadığını, davalının kira sözleşmesi olduğunu iddia ettiğini, hatta parsellerin tapu kayıtlarına sahte kira sözleşmesi ile kira şerhi konulduğunu belirterek davalının taşınmazlara elatmasının önlenmesi ve ecrimisil talebinde bulunmuştur. Celp edilen tapu kayıtlarına göre dava konusu taşınmazların tamamının tapu kaydında davalı lehine 16.04.2012 tarih ve 4726 yevmiye numarası ile tesis edilen kira sözleşmesinin bulunduğu anlaşılmıştır. Bu durumda davacının sahte olduğunu iddia ettiği kira sözleşmesinin geçerliliğinin kira hukuku hükümlerine göre denetlenmesi görevi HMK'nın 4. maddesine göre sulh hukuk mahkemelerinin görevine girdiğinden uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....

      Maddesi ve Medeni Kanun hükümleri gereğince taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin tapuda şerh edilmesini müteakip, beş yıl içerisinde tapu siciline işlenen haciz, şerh ve benzeri kayıtların kaldırılması konusunda satış vaadi sözleşmesinin lehtarı taraf ehliyetine sahibi olduğunu, bu kuralın tek istisnası yasal süresi içerisinde satış vaadi sözleşmesine dayalı tescil davasının açılmış olması olduğunu, yukarıda ifade ettikleri üzere müvekkili bu süre içerisinde ( satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh edildiği tarihten itibaren 5 yıl içerisinde ) dava açmış ve davalarının kabul görmüş olduğunu, taşınmaz kaydına dosyanız kapsamında konulan haciz kaydı işbu 5 yıllık süre içerisinde konulduğunu, bu nedenle müvekkiline ait Muğla İli, Bodrum İlçesi Türkbükü İzbirlik Mevkii 231 Ada 14 parsel ( eski 1937) taşınmazdaki 1/3 hissesine ve Muğla İli Bodrum İlçesi Türkbükü İzbirlik Mevkii 220 Ada 5 parsel ( eski 1938) taşınmazdaki 1/3 hissesine 09.07.2015 tarih 13903 yevmiye numarası ve 19.10.2011 tarih...

      Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı ... temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-TMK’nun 1009. maddesinde arsa payı karşılığı inşaat, taşınmaz satış vaadi, kira, alım, önalım, gerialım sözleşmelerinden doğan haklar ile şerh edilebileceği kanunlarda açıkça öngörülen diğer hakların tapu kütüğüne şerh edilebileceği hükme bağlanmıştır. Davacıda usulüne uygun olarak düzenlenmiş satış vaadi sözleşmesinin tapu kaydına şerh verilmesi için Tapu Sicil Müdürlüğüne başvuruda bulunmuş, ancak taşınmaz kaydındaki kamu hacizleri nedeni ile şerh istemi reddedilmiştir. Taşınmaz kaydındaki kamu hacizlerinin satış vaadi sözleşmesinin şerhine engel teşkil etmeyeceği kuşkusuzdur. Mahkeme de bu gerekçelerle davayı kabul etmiştir....

        Asıl davada davalılar vekili, kira şerhi terkin edilmeden açılan davanın reddi gerektiğini, bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının ödediği bedellerin bayilik faaliyetinin gereği olarak akaryakıt istasyonu inşası karşılığında işletme yatırım desteği olarak bayilik faaliyeti için verildiğini ve davacının 5 yıldan fazla süreli bayilik sözleşmesi akdedilemeyeceğini bildiğinden ödediği bedellerin istasyon inşası için en fazla 5 yıllığına imzalanan akaryakıt bayilik sözleşmesi karşılığı verildiğinin açık olduğunu, taraflar arasındaki düzenlemelerde kira sözleşmesinin süresinden evvel sona ermesi halinde işletme yatırım destek bedellerinin iade edileceğine dair bir tek hüküm bile bulunmadığını, davacının bayilik 5 yıl olsa da işletme destek bedelinin kira sözleşmesi için ödendiğine dair kendi muvazaasına dayanmasının mümkün olmadığını, davalı şirketin taşınmazın maliki olmadığı gibi kira sözleşmesinin de tarafı olmadığını, bu nedenle ödemenin 5 yıl değilde 15 yıl için yapıldığı...

          -KARAR- Asıl davada davacı vekili, davacı şirket ile davalılardan ... arasında 01/06/2008 başlangıç tarihli davalının maliki bulunduğu Adıyaman'daki taşınmaz üzerinde (15) yıl süre için kira sözleşmesi imzalandığını ve tapuya şerh edildiğini, taraflar arasında 18/03/2008 ve 11/03/2013 tarihli bayilik sözleşmeleri ve 16/06/2008 tarihli protokol bulunduğunu, davalılardan ...'a 15 yıllık kira bedeli ödendiği gibi davalı şirkete protokol gereği işletme yatırım desteği bedeli ödendiğini, karşı tarafça 29/05/2013 tarihli ihtarname ile taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 11/05/2013 tarihi itibariyle sona erdiği ihtar edilerek kira şerhinin terkininin talep edildiğini, davalılar ... ile ...'ın davalı şirketin borçlarını müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla garanti ettiğini, taraflar arasıdaki bayilik sözleşmesinin mevzuat geriği 15 yıldan önce sona ermesi nedeniyle davalı ...'...

            Davaya dayanak yapılan 15/04/2008 başlangıç tarihli, 3 yıl kira sözleşmesi davacı ile davalılardan ... Ltd Şti. arasında düzenlemiştir. Kiralananın el değiştirmesi ile birlikte davalı ... Turizm Yatırım ve İşletmecilik Ltd. Şti. kira sözleşmesinin tarafı haline gelmiş olup yeni malik olarak kira sözleşmesi ile bağlıdır. Bu nedenle Mahkemenin, davalının kira sözleşmesinin tarafı olmadığı gerekçesiyle davacının kâr kaybı zararından sorumlu olmayacağı yönündeki gerekçesi yerinde değildir. Kira sözleşmesinin süresi sona ermeden, davalıdan kaynaklanan nedenlerle, sözleşmenin fiilen sonlandırıldığı iddia edilmiş olup böyle bir durumda yoksun kalınan kazanç kaybının talep edilebileceği açıktır. Ancak kâr kaybı hesabı yapılırken kiracının, dava konusu kiralanan ile aynı vasıf ve özelliklere sahip başka bir taşınmazı aynı şartlarda ne kadar sürede kiralayabileceği bilirkişi aracılığıyla tespit edilerek bu süre ile sınırlı olarak kâr kaybı alacağına hükmedilmesi gerekir....

              Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Davacılar ... ve ... 648 ada 17 parsel sayılı taşınmazda bulunan binanın 2 numaralı bağımsız bölümünü miras bırakanları ...’ın davalının miras bırakanı ... ...’den noterde 18.11.1998 tarihinde düzenlenen satış vaadi sözleşmesi ile satın alarak bu sözleşmeyi 24.11.2998 tarihinde tapuya şerh ettirdiğini ileri sürerek , dava konusu taşınmazın sözleşmenin tapuya şerh edilmesinden sonra konulan haciz ve ipotek şerhlerinden arındırılmış olarak adlarına tescilini istemişlerdir. Davalı ... davayı kabul etmiştir....

                .-... isimli villanın 99 yıl süreli devre mülk sahibi olduğunu, bu hak sahipliğinin tapuya kira sözleşmesi olarak şerh edildiğini, davalı şirketin davaya konu taşınmazı ihale ile satın aldığını ve satın aldıktan sonra aidatı 800,00 TL olarak belirlediğini, müvekkilinin davalı şirketin belirlemiş olduğu yıllık 9.600,00 TL aidat bedelinin tamamını ödediğini, ancak asıl borç olan 1.700,00 TL'nin, 9.600,00 TL'lik aidat bedelinden mahsubu gerektiğini, bakiye 7.900,00 TL için borçlu olmadıklarını beyan ederek; aylık aidat miktarının tespiti ile ödenmiş olan fazla miktardan şimdilik 5.000,00 TL'nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hükmün temyizi üzerine Yargıtay (kapatılan) 20....

                  UYAP Entegrasyonu