Davalı vekili cevap dilekçesinde, iş bu sözleşmenin taraflarının tacir sıfatına haiz olduğunu, tacirlerin TBK’nun 138.maddesi uyarınca uyarlama talebinde bulunamayacağını, mahkemece sözleşmeye bağlılık ilkesinin esas tutulması gerektiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, sözleşmenin edimleri arasındaki dengeyi bozan olağanüstü bir durumun yaşanmadığı, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgedeki kira bedellerinin artmış olmasının tek başına kira bedelinin uyarlanmasını gerektirmeyeceği, gerekçesiyle davacı vekili tarafından 10 yıllık kira sözleşmesinin bitimine 4 yıl kala açılan kira uyarlama davasında uyarlama koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davaya dayanak 15.02.2008 başlangıç tarihli 10 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşme ile kiralananın banka hizmet binası olarak kullanılmak üzere yıllık net 22.500,00 TL bedelle kiralandığı görülmektedir....
SAVUNMA; Davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu 26/08/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle ; Davacı tarafın taraflar arasındaki sözleşmeler doğrultusunda ödenmesi gereken Mayıs- Haziran - Temmuz ayı irtifak hakkı bedellerinin eksik ödendiği iddiasıyla açtıkları icra takibine yapılan itirazların iptali için davayı ikame ettiklerini, ancak taraflar arasındaki ilişki kiracılık ilişkisi olduğunu, irtifak hakkı bedeli şeklinde bir alacak mevcut olmadığını, haksız ve hukuksal dayanaktan yoksun davanın reddi gerektiğini, açılan kira uyarlama davasının derdest olduğunu, bu davada ihtiyati tedbir kararı verilmiş olup kira bedeli bu davanın sonucuna göre belirleneceğini, bu nedenle uyarlama davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacı taraf alacağının irtifak hakkı bedeli olduğunu iddia ederek icra takibi başlattıktan sonra dahi kira alacağı açıklamasıyla fatura düzenlediğini, taraflar arasındaki ilişkinin 22 yıldır devam etmekte olduğunu, bu sürenin tümünde tarafların iradesi...
Davalı vekili, kira parasının yabancı para veya kıymetli madene endeksli olarak belirlendiği sözleşmelerde yıllık artış uygulanmayacağından kira parasının uyarlanmasının talep edilemeyeceğini, davacı yeni malikin tapuya şerhedilen kira sözleşmesini ve şartlarını bilerek taşınmazı satın aldığını, uyarlama davasının şartlarının gerçekleşmediğini, belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece taşınmazın aylık 11.600 USD kira getirebilecek durumda olduğu, sözleşmeye göre kira bedelinin aylık 3000 USD olduğu, aradaki fark nedeni ile sözleşmenin kiralayan yönünden çekilmez hale geldiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasındaki kira sözleşmesi 01/07/2003 başlangıç tarihli sekiz yıl sürelidir. Sözleşmede artış hükmü bulunmamaktadır....
, Sözleşmenin iptaline karar verildiği takdirde taşınmazın tahliyesine, Sayın mahkeme farklı görüşte ise sözleşmenin uyarlanması ve makul bir süreliğine düzenlenip makul bir kira bedeli belirlenmesine, Vekalet ücreti dahil her türlü yargılama giderinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : None DAVA KONUSU : Kira (Uyarlama İstemli) KARAR : GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/09/2022 Taraflar arasında görülen davada verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararın İstinaf kanun yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi....
Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde açılmış olan 2020/663 Esas no’lu derdest uyarlama davası açtığını, dava konusu takip ile talep edilen kira bedeli uyarlama davasına konu olup henüz belli olmadığını ileri sürerek, takip alacaklıları tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak başlatılmış olan İstanbul 1. İcra Müdürlüğü’nün 2021/3585 Esas sayılı icra takibinin ve bu dosyadan gönderilen ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: "..., Şikayete konu İstanbul 1. İcra Müdürlüğünün 2021/3585 esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davalı alacaklılar tarafından davacı borçlu şirket aleyhine 02.11.2005 tarihli kira sözleşmesine dayanılarak kira alacağının ve KDV alacağının tahsili istemli icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davacı borçluya 19.02.2021 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki kira uyarlama sözleşmesinin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, kendisine ait taşınmazı 30.4.2008 başlangıç tarihli 10 yıl süreli kira sözleşmesi ile davalıya kiraladığını, kira bedelinin aylık cironun % 3,5'u olarak kararlaştırıldığını ve cironun aylık 1.750.000.00 TL olacağı buna göre de kiranın 61.250.00 TL'den az olamayacağının tanıklar önünde beyan ve ... edildiğini, oysa, Mayıs-Aralık 2008 arası 8 aylık döneme ilişkin toplam 53.374,67 TL kira ödediğini, aylık ortalama kiranın 6.671,83 TL olduğunu, kira bedelinin miktarı hakkında hataya düştüğünü ileri sürerek sözleşmenin iptaline, aksi halde aylık kira bedelinin piyasada geçerli tutara uyarlanmasına karar verilmesini istemiştir....
Gerçekten de uzun bir süreyle kira akdine bağlanmış kiracı ve kiralayanın hak ve vecibelerini, kısa süreli kira sözleşmesinin tarafları ile bir konumda görmenin sözleşme serbestîsi ilkesine, adalet ve mantık kurallarına aykırı olacağında duraksamaya yer olmamalıdır. Aksinin düşünülmesi halinde sözleşmenin fesih edildiği, yeni bir sözleşmenin ortaya çıktığı sonucuna kavuşmak gerekir ki hükümlerini sürdüren bağlayıcı ve ayakta duran sözleşme karşısında bunu kabul etmek mümkün değildir. Olayımızda ise mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın niteliği, konumu değerlendirilerek emsal kira bedellerinden hareketle kira bedelinin belirlendiği anlaşılmaktadır. Bu haliyle kira tespitine ilişkin esas ve usullere göre hazırlanan raporun, hüküm kurmaya yeterli araştırmayı içermediği ortadadır....
aylık kira paralarından birisinin zamanında ödenmemesi halinde dönem sonuna kadar tüm aylar kira parasının muaccel hale geleceği kararlaştırılmış, geçerli bir artış şartı öngörülmemiştir. Sözleşmenin kira parasının ödenmesine İlişkin bu özel hükmü geçerli olup tarafları bağlar. Davacı bu sözleşmeye dayaıharak 06.12.2005 tarihinde başlattığı tahliye istekli icra takibi ile zamanında ödenmeyen Kasım 2005 ayından bakiye 700.000.000.- TL kira bedeli ile Aralık 2005 ayı kira bedeli 1.500.000.000.- TL toplamda 2.200.000.000.- TL kira bedelinin tahsilini istemiş, muaccel olan tüm aylar kira bedelini bu takipte istememiştir....
İstinaf Sebepleri Davacı; bilirkişi raporlarında, dava konusu olayda uyarlama koşullarının oluştuğunun belirlendiğini, terör olayları nedeniyle yerli ve yabancı turist sayısında yaşanan düşüşün önceden öngörülebilecek nitelikte olmadığını, uyarlama koşullarının oluştuğu belirtilen raporlara neden itibar edilmediğinin gerekçede belirtilmediğini, Mahkemenin 2008-2016 yılları arasındaki ekonomik durumu değerlendirirken sadece hakimlik bilgisine göre davanın reddinin doğru olmadığını, ekonomik göstergelerdeki düşüşün de dikkate alınması gerektiğini, emsal kira paralarının araştırılmaması bakımından raporun yetersiz kaldığını, restorasyon sırasında ek maliyetlerin çıktığını, uyarlama nedenlerinin kanunda sınırlı olarak sayılmadığını, terör olayları ve turist sayısındaki azalmanın dikkate alınmadığını, kira bedelinin fahiş olduğunu, değinilen hususların tacir olanlar bakımından öngörülebilir olduğuna yönelik gerekçenin de yerinde olmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını...