-TL para olarak ziynet eşyasının aynen iadesi ve teslimine, olmadığı taktirde dava tarihi itibariyle ziynet eşyalarının rayiç bedeli üzerinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere belirlenecek alacak miktarı ile şimdilik 10.000,00.-TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Sonuç itibariyle; davalının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355/1 ve 353/1- a-6. maddeleri gereğince kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin tamamının kaldırılmasına, ziynet eşyasının iadesi davası hakkında yeniden usulüne uygun bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Bu durumda, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, kadının ispatlaması gerekir.Ne var ki somut olayda davacı kadının iddiası, dava konusu ziynet eşyalarının evden ayrılırken elinden alındığı ya da götürülmesine engel olunduğu değil, evliliğin devamı süresince davalı tarafça elinden alınarak, bozdurulduğu ve harcandığı yönündedir. Davacı bu iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Davacı iddiasının ispatı için tanık deliline dayanmış ve gösterdiği tanıklar mahkemece dinlenmiştir....
Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, düğünde kendisine takılan ziynet eşyalarının davalı ile yaşadıkları konutta kaldığını, ziynet eşyalarını almak için gittiğinde evden kovulduğunu ileri sürerek, ziynetlerin aynen iadesine; olmaz ise bedelinin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, ziynet eşyalarının davacıda olduğunu, kendisine ait eşyaların da davacıda kaldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere 1.000.00TL tazminatın davacıdan alınmasına karar verilmesini ve asıl davanın reddini istemiştir ....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tazminat-Nafaka-Ziynet ve Çeyiz Eşyalarının İadesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından; ziynet eşyalarının iadesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK m. 6, HMK m. 190/1). Davacı kadın dava dilekçesinde, davalı erkeğin 20 TL verip kendisini babasının evine gönderdiğini ve daha sonra aramadığını, ziynet eşyalarının kendisine iade edilmediğini iddia etmiş, davalı erkek ise süresinde vermiş olduğu cevap dilekçesinde, davacı kadının el öpmek amacıyla babasının evine gittiğini ve ziynet eşyalarını yanında götürdüğünü ziynet eşyalarının kadında bulunduğunu savunmuştur....
(AİLE) MAHKEMESİ Uyuşmazlık, ziynet eşyasının aynen iadesi, mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi ... ....... Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere ... ....... Dairesine gönderilmesine, 28.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Hayat deneyimlerine göre olağan olan bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Bu bağlamda davacı kadın, dava konusu ziynet eşyasının varlığını ve evlilik birliği içinde elinden zorla alınıp, bozdurulduğunu ispat yükü altındadır. Diğer taraftan, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kime takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça ona bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bu eşyaları iadeden kurtulur....
ye düğünde takılan bir takım ziynet eşyasının bulunduğu düğün fotoğraflarının incelenmesi sonucu anlaşılmış ise de; kural olarak kadının yanında olması gereken ziynet eşyasının evliliğin sonuçlanması ile davalı koca yanında kaldığını ileri süren ...’nin bu iddiasını kanıtlaması gerekmektedir. Davacı ... iddiasını kanıtlamak için tanık deliline dayanmış ise de, tanıklarını bildirmesi için 6.3.2008 tarihli ara kararı uyarınca verilen kesin mehil gereği yerine getirilmemiş ve dolayısı ile tanık dinletememiş ve iddiası usulüne uygun şekilde kanıtlanamamıştır. Ziynet eşyalarının davalıda olduğuna dair başka bir somut kanıtta bulunmamaktadır. Bu durumda davacı ...’nın ziynet eşyalarına ilişkin isteğinin reddine karar verilmesi de doğrudur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen kişisel eşyanın iadesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir....
Bunun yanında, kural olarak, evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun kadına bağışlanmış sayılır ve iadesi gerekir. Dava konusu kadına ait altınlar koca tarafından bozdurulup değişik amaçlarla kullanılmış olabilir. Çeşitli sebeplerle (evin ihtiyaçları, düğün borçları, balayı, kişisel harcamalar vs.) koca tarafından bozdurulan bu altınların karşılığının hibe edilmediği müddetçe kadına iadesi zorunludur. Ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde koca ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Davacı kadın, ziynet eşyalarının davalı tarafından bozdurularak yatırım amaçlı kullanıldığını ileri sürmüş; davalı ise; davacının iddiasını kabul etmemiş, ziynet eşyalarının tamamen davacının tasarrufunda kaldığını, ne şekilde saklandığının ve harcandığının davacının bilgisi dahilinde olduğunu belirtmiştir....