tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır" ifadesi, "iddianamede gösterilmeyen bir kanun hükmü gereğince, sanığın cezasının artırılması veya sanık hakkında güvenlik tedbiri uygulanması gerektiğinde de birinci fıkrada olduğu gibi durum sanığa veya varsa müdafiine bildirilerek ek savunma hakkı tanınması gerekir" anlamındadır. Adli sicil kayıtlarında birden fazla hüküm bulunduğunda, bu hükümlerden hangisinin tekerrüre esas olduğu konusunda mahkemelerin bile zaman zaman yanıldığı, tekerrüre esas olmayan hükmün tekerrüre esas alındığı dikkate alındığında, hakim ve Cumhuriyet savcılarının bile uygulamada yanıldıkları bir konuda sanıklardan adli sicil kayıtlarındaki hükümlerden hangisinin tekerrüre esas olduğunu bilmesini beklemenin doğru olmayacağı kanaatindeyim. Adlî sicil kaydı, CMK’nın 209. maddesi gereğince duruşmada okunması zorunlu belgelerdendir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebine ilişkindir....
Tapu Müdürlüğüne gittiğinde sicil müdürü tarafından ifraz nedeniyle kapalı olan taşınmazın kendisine satıldığını ve taşınmazın sahiplerinin daha önce söz konusu taşınmazı üçüncü bir kişiye sattıkları ve 30.11.2005 tarihli satış akdinde satıcı olarak görünen kişilerin ifraz sonrası oluşan parsellerde bile hak sahibi olmadıklarının ifade edildiğini, müvekkilinin 376 ada ...parsel sayılı taşınmazın 1200/2400 hissesini tapu sicilindeki kayda güvenerek satın aldığını, eğer ki tapu sicilindeki kayıt usulüne uygun olarak tutulmuş olsa idi müvekkilinin söz konusu satış akdini yapmayacağını ve zarara uğramayacağını belirterek dava tarihi itibariyle ... ilçesi, ... beldesi, ... mevkii 376 ada ...parsel sayılı taşınmazın 1200/2400 hissesine karşılık gelen (3.065 m2 miktarlı) taşınmazın rayiç değerinin tespitine, fazlaya ilişkin haklarının ve müvekkilinin gerçek zarar miktarının tespit edildiğinde taleplerini arttırma hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilinin tapu kaydının hatalı tutulmasından uğradığı...
Ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür. Anne ya da babanın çocukların diğer ebeveynle kişisel ilişki hakkını sürekli olarak engellemesi halinde Türk Medeni Kanunu’nun 324. maddesinde yer alan yükümlülüğe aykırı davrandığı kabul edilmelidir. Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; küçük ...'...
sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa'nın 24. maddesi değiştirilecek zorunlu ... sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22.3.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu ... sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 2.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu ... sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunması yeterli görülmüştür....
GEREKÇE: Dava, tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı olduğu iddia olunan zararın, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir....
TCK'nın 136/1. maddesinin, “Bu madde hükmü ile hukuka uygun olarak kaydedilmiş olsun veya olmasın, kişisel verileri hukuka aykırı olarak başkalarına vermek, yaymak veya ele geçirmek, bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır.” şeklindeki gerekçesinden de anlaşılacağı üzere, kişisel verilerin, “verildiği” veya “ele geçirildiği”nin kabul edilebilmesi için, kişisel verilerin kaydedilmiş halde bulunması gerekir. Kişisel verilerin, kaydedilmeden önce öğrenilmesi veya hafızada tutulan kişisel verilerin başkalarına açıklanması, ancak TCK'nın 134/1. maddesinin 1. cümlesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilebilir. TCK'nın 134/1. maddesinin 1. cümlesindeki özel hayat kavramından ise, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamı anlaşılmalıdır....
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasıdır. 4721 sayılı TMK'nın 2. maddesine göre, “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” Aynı Kanununun 3. maddesine göre ise, “Kanunun iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz.” Medenî Kanunun 3. maddesinde düzenlenen iyiniyet, “Hakların kazanılması” ile ilgili olduğu halde, Medenî Kanunun 2. maddesinde yer alan dürüst davranma “Hakların kullanılması” ve “Borçların yerine getirilmesinde” söz konusu olur....
Bilindiği gibi; beyan genellikle, tapu kütüğüne yazılarak alenileştirilmesinde fayda umulan hukuki ilişki ve fiili durum şeklinde tanımlanmaktadır. Türk Medeni Kanununun beyanlara ilişkin 1012. maddesi hükmü “Bir taşınmazın eklentileri, malikin istemi üzerine kütükteki beyanlar sütununa yazılır. Bu kaydın terkini, kütükte hak sahibi görünen bütün ilgililerin rızasına bağlıdır. Taşınmaz mülkiyetine ilişkin kamu hukuku kısıtlamalarının beyanlar sütununa yazılması ve bu sütuna yazılabilecek diğer hususlar tüzükle belirlenir. Özel kanun hükümleri saklıdır” şeklindedir. Tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilebilecek hukuki ilişki veya fiili durumun neler olabileceği madde metininden anlaşıldığı gibi ya Medeni Kanunda bir hüküm olması, veya özel kanunlarda bu konuda bir hükme yer verilmesi, yahut Tapu Sicil Tüzüğünde bir düzenleme yapılmış olması gerekir....
Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından, kadastrosu ilk yapılan 52 parselin korunup, davacının hissedar olduğu 343 parsel sayılı taşınmazın terkin edileceğinin tapuya şerh edildiği ve bu konu ile ilgili olarak ... Asliye Hukuk Mahkemesine açılıp 2009/73 esas sayılı dosya üzerinden görülen davada da 52 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kaydın korunmasına karar verildiği, ancak hükmün kesinleşmemesi nedeniyle 343 parselin tapudan terkin edilmediği, tüm dosya kapsamı ile sabittir. 4721 Sayılı TMK.'nun sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesinde, "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur....