WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

- K A R A R - Davacılar vekili, davalı bankanın müvekkilleri aleyhine genel kredi ve teminat sözleşmesine dayalı olarak yaptıkları icra takibine itiraz ettiklerini, davalının takibin devamı için açtığı itirazın iptali davasının ...Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/597 E. sayılı dosyasında halen derdest olduğunu, dava konusu müvekkillerinin kefil olarak imzaladıkları dava konusu 2004 tarihli kredi sözleşmesinde kefil olunan miktarın açıkça belli olmadığını ,sözleşmesinde kefil olunan miktarın açıkça belli olmadığını, dolayısıyla geçerli bir kefaletin bulunmadığını, sözleşmede yazılı kefalet miktarının sözleşmenin imzalandığı tarihten sonra bilgileri dışında doldurulduğunu belirterek, müvekkillerinin davalıya borçlu olmadığının tespitine ve davalı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    tebligat davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini bildirerek, kefaletin geçersizliğinin tespiti ile bu kapsamda düzenlenen icra emrinin iptaline karar verilmesini istemiştir....

    Usulüne uygun düzenlenmeyen sözleşme gereğince icra emrinin iptali davası açılmasında davacının hukuki yararı bulunduğundan bu husus hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde değerlendirilemez. Mahkemece, kefaletin iptaline karar verilmediği, şekil şartlarına uyulmaması nedeniyle icra emrinin ve buna bağlı işlemlerin iptaline karar verildiği, verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, davalının istinaf isteminin esastan reddine karar vermek gerekmiştir....

    nın 598/3. fıkrası uyarınca gerçek kişiler tarafından verilen her türlü kefaletin on yıllık süreye tabi tutulduğunu, bu hüküm uyarınca müvekkilinin sorumluluğunun ortadan kalktığını, ihtiyati hacze konu bonolar nedeniyle müvekkilinin ayrıca sorumluluğunun da olmadığını, ileri sürerek müvekkili hakkında verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. Mahkemece, iddia ve dosya kapsamına göre; ...'nın 598/3. maddesi uyarınca bir gerçek kişi tarafından verilen her türlü kefaletin sözleşmenin kurulmasından itibaren on yılın geçmesiyle kendiliğinden ortadan kalkacağının belirtildiği, itiraz eden borçlunun alacaklı lehine verdiği kefaletin 2002 tarihli olduğu gerekçesiyle borçlu ......... hakkında verilen 05.12.2014 verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına dosya üzerinden karar verilmiştir. Kararı, ihtiyati haciz isteyen (alacaklı) vekili temyiz etmiştir. 1-Talep, ihtiyati haciz kararına itiraza ilişkindir....

      faizinin de maddi tazminat kapsamında talep edildiğinin anlaşılması karşısında, davacının nakdi kefalet karşılığında tahliye edilip edilmediği araştırılarak, nakdi kefalet karşılığında tahliye edildiğinin tespiti halinde hangi tarihte ne kadar kefalet ödendiği, ödenen kefaletin hangi tarihte davacıya iade edildiği belirlenerek, kefaletin yatırıldığı tarih ile iade tarihi arasındaki süreye ilişkin olarak hesaplanacak yasal faiz miktarının da maddi zarar kapsamında hüküm altına alınması gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 15/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        İcra Müdürlüğü'nün 2011/6919 sayılı dosyasından davalı mirasçılar aleyhine başlatılan takibe davalıların haksız olarak itiraz ettiğini, kefaletin usule uygun olduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalılar aleyhine %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, kefaletin usulsüz olduğunu, kefalet limitinin sözleşmeye sonradan yazılmış olduğunun çıplak gözle bile anlaşılabildiğini, sözleşme tarihi olan 2006 yılında YTL kullanıldığı halde sözleşmedeki miktarın TL olarak sonradan yazılmış olduğunu, kefaletin geçersiz olduğunu, imzanın murise ait olup olmadığının, sözleşme tarihinde davacı bankanın belirtilen limitle ilgili damga vergisi yatırıp yatırmadığının, bahse konu kredilerin murisin ölümünden önce kullandırılıp kullandırılmadığının araştırılmasının gerektiğini, davalıların temerrüde de düşürülmediğini savunarak davanın reddine ve davacı aleyhine %40 tazminata karar verilmesini talep etmiştir....

          Kira sözleşmesinin özel şartlar bölümünde, “Kefilin kefaleti müşterek ve müteselsil olup, kefaletin 10 yıl süre ile devam edeceği ve ödenmeyen borçların 10.000 TL.’dan kefilin sorumlu olacağı“ hususu düzenlenmiştir. Taşınmaz ise 4.11.2009 tarihinde tahliye edilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 23.10.2002 gün 2002/19-866 E....

            İcra Müdürlüğü'nün 2011/10192 Esas sayılı dosyasında 11.04.2014 tarihinde yapılan haciz sırasında müvekkili şirket yetkilisinin icra kefili yapılmaya çalışıldığını, kefalet geçersiz olduğu için icra emri gönderilemeyeceğini iddia ederek, kefaletin geçersizliğinin tesbiti ile icra emrinin iptalini talep etmiş, Mahkemece kefaletin usulüne uygun ve geçerli olduğu gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiş, hüküm, şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Somut olayda; 11.04.2014 tarihli haciz tutanağında şikayetçi şirket yetkilisinin "200.000 TL dosya borcunu ödemeyi taahüt ediyorum'' şeklindeki beyan ile ödeme taahhüdünde bulunduğu, icra kefili olduğuna dair bir irade beyanı olmadığı anlaşılmaktadır. Dosyada borçlu sıfatı bulunmayan 3. kişi şirket yetkilisi tarafından yapılan ödeme taahhüdü geçerli değildir. Bu nedenle 11.04.2014 tarihli haciz tutanağının icra kefilliği için dayanak olarak kabul edilip 3. kişi şirkete icra emri gönderilmesi doğru değildir....

              Davalı vekili, sözleşmelerin geçersiz olduğunu, sözleşme geçersiz olduğu için kefaletin de geçersiz olduğunu, borçlunun verdiği ipotek nedeni ile kefil hakkında İİK'nun 45.maddesi hükümleri gözetildiğinde takip yapılamadığını belirterek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporuna göre; davalının kefil olup ipotek verenin borçlu olduğu, bu nedenle İİK'nun 45 madde hükmünün burada uygulama yeri olmadığından asıl ve birleşen davada itirazın iptali ile takibin aynı koşullarda devamına her iki dava için ayrı ayrı %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş hüküm asıl ve birleşen davanın davalısı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                Davalılar vekili, bonoda asıl borçlu olarak gösterilen Yufka Sanayi diye bir kişilik olmadığını bu nedenle kefaletin de oluşmayacağını belirterek davanın reddini istemiştir....

                  UYAP Entegrasyonu