ın imzalamış olduğu kefalet sözleşmesine ilişkin eş muvafakatının bulunmaması nedeniyle kefaletin geçerlilik koşulları oluşmadığından bu davalı yönünden davanın reddine verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafından icra dairesine sunulan itiraz dilekçesinde ve davaya cevap dilekçesinde kefalete ve kefaletin geçerlilik koşullarına ilişkin bir itirazın söz konusu olmadığını, bu nedenle davanın bu yönden reddinin hatalı olduğunu, davalı ...'...
İcra Müdürlüğünün 2015/8708 esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 18.724,70 TL asıl alacak, 16.885,95 TL işlemiş faiz ve 844,29 TL faizin %5 gider vergisi olmak üzere toplam 36.454,94 TL üzerinden devamına, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur....
Davalı, davaya cevap vermemiş, yargılama sırasında kefaletin geçersiz olduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen sözleşmedeki kefalet limitinin farklı bir kalemle yazıldığı, bu durumun limitin sözleşmeye sonradan yazıldığını gösterdiğinden kefaletin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmedeki kefalet imzasına davalı tarafın herhangi bir itirazı bulunmamaktadır. Sözleşmenin düzenlenmesinde farklı kalemler kullanılması sözleşmenin geçerliliğine etki etmez. Bu nedenle sözleşme üzerinde yazılı olan kefalet limiti davalı kefili bağlayıcı niteliktedir. O halde, davalı kefilin borçtan sorumlu olduğu miktar saptanarak bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davalılardan ...Ltd.Şti.nin kullandığı Genel Kredi Sözleşmesi’ne kefil olduğunu, davalı ... tarafından müvekkili aleyhine bu sözleşmeden doğan borcun ödenmemesi üzerine takip başlatıldığını, ancak takibe konu sözleşmedeki kefaletin geçersiz olduğunu, zira sözleşmede tahrifat yapıldığını belirterek müvekkilinin bu sözleşmeden doğan borçtan dolayı sorumlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili, davacının diğer davalı ...Ltd.Şti.nin imzaladığı sözleşmeye kefil olduğunu, kefaletin geçerli bulunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece toplanan deliller doğrultusunda davalı bankaca diğer davalı ...Ltd.Şti.ne kredi kullandırıldığı, davacının da kefil sıfatıyla bu sözleşmeyi imzaladığı, sözleşmedeki kredi miktarı olan 30.000.-TL.nin “3” rakamının değiştirilerek 60.000....
Kefaletin müteselsil kefalet olduğuna dair sözleşmede bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda kefaletin adi kefalet olduğunun kabulü zorunludur. Borçlar Kanunu’nun 484 ve devam eden maddelerine göre alacağın kefilden istenebilmesi için asıl borçlu hakkında yapılan takibin semeresiz kalması ve alacağın tahsil edilememesi gerekir. Olayımızda kira sözleşmesinin kiracısı olan asıl borçlu ... hakkında önceden böyle bir takip yapılıp semeresiz kaldığına dair herhangi bir iddia bilgi ve belge bulunmadığından sözleşmenin kefili olan ...’dan doğrudan kira bedeli istenemez. Bu nedenle sözleşmenin kefili olan ... hakkındaki davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 13.4.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2020/718 Esas KARAR NO : 2022/857 DAVA : İtirazın İptali DAVA TARİHİ : 07/08/2020 KARAR TARİHİ : 20/12/2022 İstanbul 10. Tüketici Mahkemesinin 05/10/2020 tarih, 2020/233 esas, 2020/405 karar sayılı görevsizlik kararı ile dosya mahkememize gönderilmekle; dosya, mahkememizin yukarıda belirtilen sırasına kaydedilmiş olmakla, mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin, davalının dava dışı ... T.A.Ş.’ye olan borcunu temlik almış olmasından dolayı ... 30. İcra Müdürlüğü’nün ......
Davalı Vera Grup vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında imzalanan noter sözleşmesinin diğer davalıyı bir g.menkulün tapusu devretme borcu altına soktuğunu, davacının da tapusunun kendisine verilmesini talep ettiğini, nakit olmayan bir alacak için verilmiş kefaletin, borcun nakit karşılığının belirlenebilir olsa dahi geçersiz olduğunu, bu sebeple davalı şirket hakkındaki davanın reddi gerektiğini, kefaletin ve teselsül kaydının geçersiz olduğunu, konu olan sözleşmede kefilin sorumlu olacağı miktarın ve tarihin yazılmadığını, bu sebeple kefaletin geçersiz olduğunu, yine kefaletin müteselsil olduğuna ilişkin bölümün de geçersiz olduğunu, bu sebeplerle davalı şirket hakkındaki davanın reddi gerektiğini, kefalet geçerli olsa bile teselsül geçerli olmadığından kefaletin türü adi kefalet olarak kalacağı için davacının kefile doğrudan müracaatının söz konusu olmayacağını, önce asıl borçludan talepte bulunması, buradan alacağını alamazsa kefile yönelmesi gerektiğini, rehnin paraya çevrilmesinden...
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, kefaletin yasal unsurlarının oluşup oluşmadığının, takibin durdurulup durdurulmayacağının icra mahkemesince verilmesi gereken bir karar olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve şikayetin kabulüne karar verilmesini istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesine dayalı icra memur işlemini şikayettir....
DAVA KONUSU : İtrazın İptali KARAR : KAYSERİ 1....
ferdileştirilmesinin zorunlu olduğunu, asıl borcun belirli veya en azından kefalet anında belirlenebilir olmasının gerektiğini, her ne sebeple olursa olsun ileride doğacak tüm borçlara kefaletin ise geçersiz olacağının kabul edildiğini, kefaletin mevcut borçların yanı sıra daha sonra doğacak tüm borçlar için de verilmesi hâlinde kısmi hükümsüzlüğün söz konusu olacağını, sadece belirli veya belirlenebilir borçlar açısından kefaletin geçerli olacağını, tüm bu açıklamalardan ve yasal düzenlemelerden ortaya çıkan sonuç, kefaletin verildiği anda borcun belirli ya da belirlenebilir olması gerektiğini, kefalet sözleşmelerindeki belirlilik ilkesi uyarınca kefil olunan açısından belirli yani ferdileştirilmiş bir borcun varlığının arandığını, kefilin yalnızca kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile bağlı olduğunu, Çek Kanununun ödeme yükümlülüğü maddesi uyarınca, hesap sahibi ile banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayrinakdi kredi sözleşmesi...