Yasadaki bu düzenleme ile tüketici kredisindeki kefaletin adi kefalet olduğu kabul edilmiştir. Müteselsil kefalet yasaklanmıştır. bu yasal düzenleme yapılmamış olsa idi kredi veren kuruluş daima tacir sıfatını haiz olacağından kredide ticari ... mahiyetinde olduğundan TK: 21/2 ve TTK. 7/2 maddesi gereğince kefaletin müteselsil kefalet olduğunun kabulü gerekir. Bu düzenleme ile kefaletin adi kefalet olduğu kabul edilmiştir. (Prof Dr. ... Zevkliler-Araştırma görevlisi-Murat Aydoğdu Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun sayfa 293-294) Somut olayda davalı kefilden önce asıl borçluya gidilmesi gerektiğine dair defisi yoktur. Bu definin resen gözetilmesi mümkün değildir. Mahkemece işin esası incelenip sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiğinden sayın çoğunluğun onama kararına katılmıyorum....
Hukuk Dairesinin 2017/2890 E - 2020/3442 K. sayılı ilamında da belirttiği gibi; İtirazın iptali davası açılıp görülmekte iken aynı icra dosyasındaki borç nedeniyle, borçlunun ileri sürebileceği itirazlarını, davalı sıfatıyla itirazın iptali davasında ileri sürme imkanı bulunduğundan ayrı bir menfi tespit davası açmada hukuki menfaati yok ise de somut olayımızda asıl dosya davacı tarafınca menfi tespit davası açıldığında henüz birleşen dosya kapsamında görülen itirazın iptali davası açılmamış olması nedeni ile yani menfi tespit davasının itirazın iptali davasından evvel açılmış olması nedeni ile asıl dosya davacısının menfi tespit davası açmasında hukuki yararı olduğu anlaşılmıştır. Uyuşmazlık konusu hususun esası yönünden yapılan yargılamada ise; asıl dosya davacı tarafınca, asıl dosya davalısı banka tarafından dava dışı 3. kişiye kullandırılan kredi sözlemesine kefil olunmuştur....
Hukuk Dairesinin 2017/2890 E - 2020/3442 K. sayılı ilamında da belirttiği gibi; İtirazın iptali davası açılıp görülmekte iken aynı icra dosyasındaki borç nedeniyle, borçlunun ileri sürebileceği itirazlarını, davalı sıfatıyla itirazın iptali davasında ileri sürme imkanı bulunduğundan ayrı bir menfi tespit davası açmada hukuki menfaati yok ise de somut olayımızda asıl dosya davacı tarafınca menfi tespit davası açıldığında henüz birleşen dosya kapsamında görülen itirazın iptali davası açılmamış olması nedeni ile yani menfi tespit davasının itirazın iptali davasından evvel açılmış olması nedeni ile asıl dosya davacısının menfi tespit davası açmasında hukuki yararı olduğu anlaşılmıştır. Uyuşmazlık konusu hususun esası yönünden yapılan yargılamada ise; asıl dosya davacı tarafınca, asıl dosya davalısı banka tarafından dava dışı 3. kişiye kullandırılan kredi sözlemesine kefil olunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : İcra kefili olan şikayetçinin, 13.02.2013 tarihli haciz tutanağında düzenlenen kefaletin, Türk Borçlar Kanunu'nun aradığı şartlarda olmadığını ileri sürerek icra kefaletinin iptali ve maaşı üzerindeki haczin kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece; adli yardım talepli olarak açılan davada 05/01/2016 tarihli tensip kararıyla, davacının adli yardım talebinin reddine karar verildiği, harç ve gider avansının iki haftalık kesin süre içinde yatırılması ihtaratıyla davacıya tebligat yapıldığı, ancak davacının T.K.'...
Kararı, ihtiyati haciz isteyen vekili temyiz etmiştir. 1-Talep, ihtiyati haczin kaldırılması istemine ilişkin olup, mahkemece ihtiyati haciz kararının dayanağı olan sözleşmelerdeki kefaletin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümlerine aykırı olarak tanzim edildiği gerekçesiyle, itiraz eden borçlular hakkında ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.Ancak, talep dayanağı genel kredi sözleşmesi 16.10.2006 tarihli, itiraz eden borçlu kefillerin imzaladığı limit arttırım sözleşmesi ise 29.08.2007 tarihli olup TBK'nın yürürlük tarihinden evvel akdedilmiş olmakla somut olaya TBK hükümlerinin uygulanması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. 2-Kabule göre de, ihtiyati hacze itiraz edilmeden önce dava açılmışsa; ihtiyati hacze itiraz, itirazın iptali davasının görüldüğü mahkemece değerlendirilir. Dosya içeriğinden borçlular tarafından ihtiyati hacze itiraz edilmeden önce aynı mahkemede itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmaktadır....
Somut olayda, mahkemece, muteriz icra kefilinin ihtiyati haciz miktarı olan 38.710,00 TL'ye şahsen icra kefili olduğu gerekçesiyle kefaletin geçerli olduğundan bahisle borçlu hakkındaki tüm sonuçların icra kefili hakkında da geçerli olacağı belirtilerek şikayetin reddine karra verildiği anlaşılmıştır. O halde, mahkemece, icra kefalet tutanağının, kefaletin şeklini düzenleyen Türk Borçlar Kanunu'nun 583. ve 584. maddelerinde belirtilen şartlara uygun olarak düzenlenip düzenlenmediğinin belirlenmesi ve bu suretle, anılan kefalet işleminin İİK'nun 38. maddesi anlamında ilam mahiyetindeki belgelerden olup olmadığının tespit edilmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
İcra kefaletinin geçersizliği nedeniyle iptali istemi, yargılamayı gerektirmesi nedeniyle genel mahkemede ileri sürülebilecek bir husus olup, şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurularak iptali talep edilemez. İİK'nun 38. maddesi uyarınca icra dairesindeki kefaletler, müteselsil kefalet niteliğinde olup, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tâbidir. Buna göre, ilamlı icra takibine konu edilebilmesi, bir diğer ifade ile icra kefiline icra emri tebliğ edilebilmesi için, icra kefaletinin yasada öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılmış olması gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılardan ... vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, davalı ile imzalanan hazır beton sözleşmesine istinaden davalıya teslim edilen mallardan doğan cari hesap alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir....
İcra kefaletine ilişkin tutanakta şikayetçinin; “...dosya borcunun tamamına, fer'ilerine, avukatlık ücretine, faizine,icra masraflarına,ihtiyati haciz masraflarına şahsım olarak kefil oluyorum...” diyerek tutanağı imzaladığı, herhangi bir borçlu adını dile getirmediği, durum bu olunca kefaletin tüm dosya borcuna yönelik olup; bu kefaletin borçlulardan sadece Cengiz için verildiğini kabule olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle icra kefaletinin her iki borçlu yönünden verildiğinin kabulü gerekir. Bu durumda, asıl borçlulardan D..Medikal Temizlik İnş. Taah. San ve Tic. Ltd. Şti. yönünden takip kesinleştikten sonra icra kefili S.. I..'a 19.08.2008 tarihinde icra emri tebliğ edilmesinde yasaya aykırılık yoktur (HGK'nun 2010/12-22 Esas ve 2010/60 Karar sayılı kararında da aynı ilkeler benimsenmiştir.)....
Davalı taraf kat ihtarının doğru adrese tebliğ edilmediğini, bu nedenle alacağın muaccel olmadığını, başlatılan takibin haksız olduğunu, kefalet sözleşmesinin usulüne uygun olmadığını, kefaletin tali özelliği gereği adi kefalette alacaklının asıl borçluya karşı takip yapıp bu takip semeresiz kalmadıkça kefile müracaat edemeyeceğini, asıl borçlu hakkında takibin kesinleşmediğini,asıl borçlu ... ...'in konkordato süreci içerisinde olduğunu, limiti ve miktarı belirsiz olan kefaletin geçersiz olacağını, alacağın ipotekle teminat altına alınmış olduğunu, icra inkar tazminatı istenemeyeceğini, kefalette eş rızası alınmadığını ileri sürmüştür. Kefalet sözleşmesi incelendiğinde kefilin el yazısı ile kefalet sözleşmesinin düzenlendiği, kefaletin müteselsil kefalet olduğu, azami kefalet tutarının 1.600.000,00 TL olarak belirlendiği, davalının eşi Neslihan ...'...