Sulh Hukuk Mahkemesi kararında Mehmet oğlu Mustafa'nın ölü olduğu, gayrimenkulun uzun süre idaresiz kaldığı, kayıt maliklerinin adreslerinde bulunamadığı belirtilmek suretiyle kayyımlıkla idare edilmesi kararı verildiğini, taşınmazın 10 yılı aşkın süredir kayyımlıkla idare edildiğini, taşınmazın Hazine adına tescil talebinin 3561 sayılı yasa ve M.K. 588 madde gereği olduğunu, mahkemece yeterince ararştırma yapılmadığını, kayıt malikinin ölü olduğunun belirtilmesinin davanın reddi için yeterli görüldüğünü, ölü olduğu belirtilen kayıt malikinin mirasçısının olup olmadığın vs....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1953/95 Esas, 1954/100 Karar sayılı ilamıyla bu tapuda adı geçen kişinin ... olduğunun tespit edilmiş olması ve bu olgularının aksinin ... oğlu ... mirasçıları olan davacı tarafça kanıtlanamamış olması karşısında davacı ... oğlu ... ve müştereklerinin davalarının reddi ve ... ve arkadaşlarının davalarının kabulü ile çekişmeli 18, 19 ve 27 parsel sayılı taşınmazların Mart 1288 tarih 6, 104 ve Mayıs 1948 tarih 65 sıra numaralı tapu kayıtları ile belirlenecek hukuki duruma göre tesciline karar vermek gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğuna" değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda çekişmeli 27 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 3500 metrekare yüzölçümündeki bölümü ile 18 ve 19 parsel sayılı taşınmazların tamamı ayrı ayrı 26136 pay kabul edilerek, 4356'şar payının ölü ... oğlu ölü ... mirasçıları ve ölü ... oğlu ölü ......
Dava, davacıların, galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduklarının tespitine yöneliktir. 1-Dosyada alınan bilirkişi raporu ve ekindeki nüfus kayıtlarından; davacıların üst soyu ....annesinin Merzuka, babasının ölü Tahir, Merzuka'nın ise ölü ....uğu,arşiv kayıtlarında yer alıp, mütevellilik yapan .....e arşiv nüfus kaydında görünen....ı kişi olması halinde davacıların vakfedenle soybağlarını ispat edecekleri bildirilerek arşiv belgeleri beraberce değerlendirildiğinde aynı kişi olduğu açıklanan raporda kesin bir açıklık bulunmamaktadır. Kaldı ki dosyaya sunulan şahsiyet kayıt örneğinde bu isimler bulunmadığı gibi, Fi 23 Eylül sene 1339 tarihli belgede mütevelli olarak.... ve yine bu kişinin kızı olarak Merzuka'nın adları geçmekte ise de, nüfus kayıtlarında Merzuka'nın baba adı ölü ....'dir. Belgelerden de ölü ....mütevellilik yapan.....nı kişi olduğunu gösterir yeterli bilgiye ulaşılamamaktadır....
in karar tarihinden önce 26.03.2012 tarihinde öldüğü anlaşılmakla anılan kişinin mirasçılarının tam olarak tespiti bakımından ilgilisinden mirasçılık belgesinin temini veya mirasçılık belgesine esas olacak şekilde tüm mirasçılarının sağ olup olmadıklarını gösterecek şekilde vukuatlı aile nüfus kayıt tablosunun merciinden istenmesi, duruşma günü tebliğine esas alınacak adreslerinin tespitinin yapılması, ayrıca hükmün verilecek duruşma günü ile temyizen incelenmesi bakımından duruşma giderinin (pulunun) tüm taraflara ve ölü davalı ...'in tespit edilecek mirasçılarına tebliği için tebligata yeterli hale getirilmesi ile istenen hususların tam olarak yerine getirip getirilmediği denetlendikten sonra gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE,28.09.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
olmayıp ... adındaki bir kadın olduğunun tespit edilmesi nedeniyle, ...'nın kaydının düzeltilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulunulduğu anlaşılmıştır. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36.maddesine göre nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları düzeltmeyi isteyen şahıslar ile resmi dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde açılır. Yasanın bu hükmüne göre Cumhuriyet Savcılarının dava açmaları ilgili resmi dairelerin gösterecekleri lüzum üzerine mümkündür. Mahkemece Nüfus Müdürlüğünce Cumhuriyet Savcılığına ihbarda bulunulduğu hususu da dikkate alınarak davaya devam edilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davanın esasına girilmeden reddine karar verilmesi, 2-Kaydının düzeltilmesi istenen ...'in kayden annesi görünen ... ölü olduğundan mirasçılarının; ve ayrıca gerçek anne olduğu iddia edilen ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı kurumda ... adı ile çalışan kişinin ... olduğunun tespitini istemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının vefat eden eşi ...'ın davalı kurumda çalışarak 2007 yılında vefat ettiğini, kurum kayıtlarında adının halk arasında bilindiği gibi ... olarak geçtiğini, bu yanlışlık nedeni ile davacının sosyal güvenlik haklarını kullanamadığını bildirerek davalı kurum kayıtlarında geçen ... ile ... ve ... oğlu ...'ın aynı kişi olduğunun tespitini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Dava, davalı kurum kayıtlarında çalışan olarak görünen kişi ile davacının ölü eşinin aynı kişi olduğunun tespitine ilişkindir....
Özellikle iddia edilen çalışma döneminde SSK kayıtlarındaki işverenlerin araştırılması ve kayden görünen işverenlerle işçi arasında iş görme ediminin yerine getirilip getirilmediği, kaydın ne şekilde oluştuğu araştırılmalıdır. İşçinin çalışma olgusunun tespitinde işyerinde veya komşu işyerinde çalışanların tanıklığı önemli olduğu gibi tanık olarak dinlenecek kişinin tanıklığına güveni etkileyebilecek bir durumun olup olmadığı da araştırılmalıdır. Davacının iddia ettiği Mart 2003-20.06.2011 arası kesintisiz çalışma döneminin tamamının davalı işyerinde geçtiğini ispata yarar tanık beyanları bulunmamaktadır. Diğer taraftan hükme esas alınan bilirkişi raporundan, kayıtlarda davalı Şirketin dışında Şirketlere ait kaydın bulunduğu tespiti yapılmış, ama bu işyerlerinin davalı Şirket ile bağlantısı denetime elverişli bir şekilde ortaya konulmamıştır....
Böyle bir yetki verildiğinde, yetkiye dayanılarak dava açan kişinin, aktif dava ehliyeti vardır. Tapu Sicil Müdürlüğüne yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde;" Somut dava bakımından taşınmaz malikinin öldüğünün tapulama sırasında, teknik bilirkişilerin yanında mahalli bilirkişi ve dönemin muhtarı tarafından kadastro tutanakları ile kayıt altına alındığı açıkça belirtilmiş olup, bu nedenle ölü olduğu tespit edilen İsak'ın şeklen nüfus kaydına ölü olduğunun kaydedilmemesi mevcut durumu değiştirmeyeceği yine Erzincan İlinde 1939 yılında meydana gelen deprem nedeni ile benzeri davalar mevcut olup; bu davalarda da kadastro tutanaklarında itina gösterilip ayrım yapılarak bazı şahısların kayıp ve bazı şahısların ise ölü olduğunun tespit edildiği, 4721 sayılı T.M.K. 588 maddesi sağ olup olmadığı bilinmeyen kişiler hakkında gaiplik kararı verileceğini hükümü karşısında eldeki davamızda hakkında gaiplik kararı istenen taşınmaz malikinin ölü olduğunun resmi kayıtlar ve tüm dosya içeriğinden açıkça anlaşılmakla davanın reddine ” şeklinde karar verilmiştir....
K A R A R Dava, davalıya ait işyerinde 08/07/1986 tarihinde (1) gün çalıştığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, bozma ilamı doğrultusunda ölü kişiye karşı dava açılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Uyuşmazlık, ölü kişi aleyhine dava açılması halinde, 6100 sayılı HMK m.124 uyarınca ölenin mirasçılarının davaya dâhil edilmesi suretiyle davaya devam edilip edilemeyeceği hususunda toplanmaktadır. Bir davada taraf ehliyeti dava şartlarından (HMK m. 114/1-d) olup taraf ehliyeti ise medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olmakla mümkündür (HMK m. 50). Medeni haklardan yararlanma, yani hak ehliyeti tam ve sağ doğum koşuluyla ana rahmine düşme anında başlayıp, kişinin ölümüne kadar devam eder (TMK m. 28)....