SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 02/10/2014 NUMARASI : 2013/1267-2014/1322 Taraflar arasında görülen tespit davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ve feri müdahil tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, 202 sayılı parselin pasif maliki olarak görünen G.. H.. Ç..'un davacıların mirasbırakanları L.. ikametli Ç.. O.. oğlu H.. ile aynı kişi olduğunun tespiti isteğine ilişkindir. Davalı Çankaya Tapu Müdürlüğü ile Fer'i Müdahil Ortadoğu Teknik Üniversitesi Rektörlüğü, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm, davalı ve fer'i müdahil tarafından temyiz edilmiştir....
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı sigortalının 04/11/2010 tarihinde iş kazası geçirdiği, davacı sigortalının açmış olduğu tazminat istemli Balıkesir Mahkemesi'nin 2012/662 Esas sayılı yargılaması esnasında Kurum'un 15.01.2013 tarihli sürekli iş göremezlik derecesinin tespitine ilişkin sağlık kurulu kararı ile davacı sigortalının sağ dirsek kırığına göre sürekli iş göremezlik derecesinin %12,1 olarak tespit edildiğinin belirtildiği, 23.10.2013 tarihli Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulu kararı ile davacı sigortalının “ iş görememezlik derecesinin; Gr4 VII( 12,10)A%14 E cetveline göre %12.1 olduğu”nun belirtildiği, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu'nun 27/06/2014 tarih ve 7906 no lu kararı ile “kişinin 28/04/2014 tarihli muayenesinde kişinin dominant elinin sol el olduğu tespit edildiğinde ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Galleye Müstehak Vakıf Evladı Olduğunun Tespiti İstemli Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Dava dilekçesinde, davacıların mazbut vakıflar arasında yer alan 1172 H. tarihli ...'nın galleye müstehak evladı olduğunun tespiti istenmiş; davalı ... vekili davanın reddine karar verilmesini talep etmiş; mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Bir vakıftan galle fazlasının alınabilmesi için öncelikle vakfeden ile soybağının ispatlanması, sonra da vakfiyede öngörülen şartların gerçekleşmesi gerekir. Davacıların babası ...'nın ......
ın atılı suçları iştirak halinde işlediği iddia olunan suça sürüklenen çocuk ... ... hakkında görülen kamu davası ile iş bu kamu davasındaki hukuki ve fiili irtibat bulunduğu cihetle delillerin birlikte takdirinde zorunluluk bulunduğundan, her iki dosyanın birleştirilmesi yoluna gidilmesi, suça sürüklenen çocuk ... ... hakkında hüküm kurulup kesinleştiğinin tespiti halinde ise ilgili soruşturma ve kovuşturma evrakı ile gerekçeli kararın birer suretinin dosya içine getirtilmesinden ve ayrıca sanığın kamera kayıtlarındaki kişinin kendisi olmadığını savunması nazara alınarak kayıtlarda görünen kişilerden birinin sanık ... olup olmadığı konusunda bilirkişi raporu alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hükümler kurulması, Kabul ve uygulamaya göre de; 2-T.C....
(ölü mirasçıları):...” ile davacıların murisinin aynı şahıs olduğunun tespitine karar verilmekle yetinilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 22.11.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı T35 T7 T4 vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı lehine vekalet ücreti takdir edilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca müvekkili T35 sağ olmasına karşın gerekçeli kararın 3- d bendinde ölü Nuriye mirasçıları ibaresinin kullanılmasının da hatalı olduğunu beyanla istinaf yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Davacının davası davaya konu taşınmazın kamulaştırma kanunun 10. Maddesi uyarınca bedelinin tespiti ve davacı idare adına tescili talebini içermektedir....
ve kesinleşmiş bir mahkeme kararı ile kişinin ölmüş olduğu belirlenmiş olmadıkça dar yetkili Sulh Hukuk Mahkemesince kişinin sağ olduğunun kabul edilmesi gerekir....
Diğer kardeşleri ... ve ... ise nüfusta sağ görünmektedir. Yukarıda da belirtildiği gibi kayıt maliki sağ ise kayıt düzeltilme davasını kendisi, ölü ise mirasçıları açabilir. Dosya içinde davacıya mahkemece verilmiş bir yetki belgesine de rastlanmadığından, davacının bu davayı açmakta aktif dava ehliyeti bulunmamaktadır. Bu husus incelenip davanın reddine karar vermek gerekiriken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, 09.03.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Nüfus müdürlüğünce davacıdan başka ... oğlu ... kaydının bulunduğu, bu kişinin ölü olduğu bildirilmiştir. Davacıya ait T.C. imlik numarası tutanakta belirtilenden farklı olduğu gibi kayıt maliki 1969 doğumlu olduğu halde davacı 1950 doğumludur. Davanın kabulüne karar verilebilmesi için kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Belirtilen nedenle mahkemece gerek davacının ve gerekse ölü olduğu bildirilen kişinin anne-baba ve kardeşlerini gösterir nüfus aile kayıt tabloları nüfus müdürlüğünden getirtilmeli, tutanakların edinme sebebine ilişkin kısmı dikkate alınarak kayıtlar denetlenmeli, kimlik numaralarından da yararlanılarak yapılacak araştırma sonucu oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Tüm bu hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme sonucu verilen kararın bozulması gerekmiştir....
Medeni haklardan yararlanma, yani hak ehliyeti tam ve sağ doğum koşuluyla ana rahmine düşme anında başlayıp, kişinin ölümüne kadar devam eder (TMK m. 28). Bu nedenle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar davanın erteleneceği; bununla beraber hâkimin, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebileceği öngörülmüştür (HMK m. 55; HUMK m. 41). Ne var ki, Kanun’da ölü kişiye karşı dava açılması halinde nasıl davranılacağı gösterilmemiştir. Kural olarak ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması olanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması halinde davanın mirasçılara yöneltilmesine de olanak yoktur. Zira yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır....