ilgilinin ölüm araştırmasının yapıldığı açıklamasında bulunulacağı, bu araştırma sonuçlanıncaya kadar kayıt üzerinde işlem yapılamayacağı, kişinin öldüğünün tespit edilmesi halinde ölüm olayının aile kütüğüne tescil edileceği, hakkında araştırma yapılan kişinin sağ olduğunun anlaşılması halinde ise yapılan açıklamanın silineceği, 4. bendinde de genel müdürlükçe, MERNİS ve adres kayıt sisteminde yer alan bilgilerden yararlanılarak uzun süredir işlem görmeyen ve ölü olması muhtemel olup da aile kütüklerinde sağ görülenlerin araştırılmasının, üçüncü fıkrada belirtilen usule göre Nüfus Müdürlüklerine yaptırılacağı belirtilmiştir....
ün sağ veya ölü olup olmadığının tespiti istenilmiş; mahkemece vatandaşlıktan çıkan, kaydı kapatılıp işlem yapılamaz hale gelen bir kişinin nüfus kaydına ölü veya sağ olduğuna dair kaydın işlenmesi mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 04.06.1958 ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, maddi olayları açıklamak taraflara ve ileri sürülen olayları hukuken nitelemek ve uygulanacak Kanun hükümlerini tesbit etmek ve uygulamak görevi hakime aittir. Dava, ortaklığın giderilmesi davasında davaya konu taşınmaz paydaşlarından Hüsne'nin mirasçısı vatandaşlıktan çıkma nedeniyle nüfus kaydı kapalı hale gelen Emine'nin sağ veya ölü olup olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava şartları gerçekleşmeden bir davanın esası incelenemez; davanın incelenip karara bağlanabilmesi, dava şartlarının varlığı veya yokluğuna bağlıdır. Hakim, dava şartı eksikliğini kendiliğinden dikkate alır, tarafların bu konuda ayrıca talepte bulunmasına gerek yoktur....
nun sağ olup olmadığı, ölü ise mirasçılarının bulunup bulunmadığı bilinmediğinden bu kişinin hissesini idare etmek üzere... kayyım atanmasını istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; .... sayılı taşınmazda "..."...
Davacı tarafça her ne kadar dava konusu taşınmazda, kayıt maliki görünen ... adlı kişinin kendisinin ve mirasçılarının kim olduğunun bilinilmediği iddia edilip taşınmazın tamamında nizasız ve fasılasız olarak 33 yıllık süre ile malik sıfatıyla zilyetliğin mevcut olduğu ileri sürülerek davacılar adına tapu iptali ve tescil talebinde bulunulmuş ise de, somut olayda, tapu kaydından dava konusu 173 ada 4 parsel numaralı taşınmazın ev ve bahçe vasfında olup taşınmazda tamamının ... adına kayıtlı olduğu, 12.09.1939 tespit terihli tesis kadastrosu nedeni ile tamamı ölü ...,....l adına 02.11.1940 tarihinde tescilin yapıldığı görülmektedir. Dayanak tapu kaydı, revizyon gören tapu kütüğü, kadastro tutanağı, ve dosya kapsamına göre ... adlı kişinin kim olduğunun tespitine yarar bilgilerin bulunduğundan hareketle taşınmazın tapu kaydında malik gözüken ... adlı şahsın, kanun anlamında kim olduğu bilinen bir kişi olduğu anlaşılmaktadır....
Temyiz Nedenleri Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, çaplı tapu belgesinde görüleceği gibi Tevekkili köyü, 96 parsel 1/2 payı için açılan tedbir istemli davanın tapu iptal ve tescil davası değil mülkiyetin tespiti davası olduğunu, murisi evvelinden, murise ve sonrası varislerinin tapu belgesinde mülkleri olarak gözüken tarlayı ekip, biçip kullandığı, zilyet ve tasarruf ettiği, imar ve ihya ettiği, yanlış yatırılan İstimlak bedeline kadar taraflar arasında en ufak niza ve ihtilaf olmadığını, tedbirli olarak açtıkları mülkiyetin tespitii davasında haklı olduklarını Mahkemece keşif yapılmadığı gibi davalılardan ... vefat etmesine rağmen taraf teşkili sağlanmadan hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, mülkiyetin tespiti davalarında hak düşürücü süre nedeniyle ret kararı verilemeyeceğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir. 3. Gerekçe 3.1....
, ancak tapu maliki olan kişinin 1862 doğumlu olduğunun yalnızca davacının iddiasından ibaret olduğunu, tapuda kayıtlı olan Halil’in davacının iddialarının haricinde doğum tarihinin ne olduğuna yönelik herhangi bir bilgi ve belge olmadığını, malik olan kişinin kadastro tutanaklarına göre 1919 yılında, soyadı kanunu yokken vefat ettiğini, yani ismi Halil olup, 1862 yılı haricinde başka bir yılda doğan ve soyadı almadan önce vefat eden birçok kişi bulunabileceğini, Nüfus Müdürlüğü yazısında doğum tarihi yalnızca 1862 yılı olan kişilerde dahi, Hasan oğlu Halil isimli kimlik numaralı bir başka kişinin daha bulunduğunu, bu kişinin de yine soyadı kanunundan önce 1917 yılında vefat ettiğini, Devrek nüfusuna kayıtlı olan ve soyadı kanunundan önce vefat eden Hasan oğlu Halil isimli kişilere ait kayıtların tamamının doğum yılı belirtilmeden sorgulanması gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; Tapu kayıtlarında ismi düzeltilmesi istenen ..., ..., ... ve ...”ın dosya içerisinde nüfus kayıtlarının bulunmadığı, nüfus kaydı bulunan ...”in sağ veya ölü olduğunun nüfus kaydında kapalı kayıt görünmesi nedeniyle anlaşılamadığı görülmüştür. Ayrıca tapu kaydında ismi düzeltilen ...”ın mevcut nüfus kaydına göre sağ olduğu anlaşılmasına rağmen davacı olmadığı halde hakkında açılan davanın kabulüne karar verilmiştir. Yine dosyada mevcut nüfus kayıtlarına göre ölü oldukları anlaşılan ..., ..., ..., ... ve ...”in davacılar ile mirasçılık bağını gösteren nüfus kaydı veya veraset belgesi dosya içerisinde bulunmamaktadır. Mahkemece; belirtilen eksiklikler giderildikten sonra yukarıda açıklanan ilkeler ışığında araştırma ve inceleme yapılmalı, sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
Bu kişi 1894 doğum tarihli ve 1988 tarihinde vefat etmiş olup kadastro tespiti 1966 tarihinde yapıldığında malik İbrahim kızı Hafıza'nın ölü olduğu yazılmıştır. Bu nedenle tapu kaydında 1988 tarihinde vefat eden kadastro tarihinde sağ olan kişinin ölü olduğu yazılarak belirtilmesi mümkün değildir. Kaldı ki tapu kaydı ve dayanaklarında malik Hafize'nin eşlerinin isimleri de davacının murisi ile uyumludur. Mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile tapu malikinin tapuda yazılı eş bilgileri davacının iddiasını doğrulamaktadır. Keşfen mahalli bilirkişiler dinlenmiş, dava konusu taşınmazların davacının murisine ait olduğunu ayrıntılı beyanlarıyla olaylara dayalı olarak anlatmışlardır. Davacı tanıkları da duruşmada dinlenmiş, onlar da taşınmazların davacının babaannesine ait olduğunu olaylara dayalı olarak anlatmışlardır. Belediye cevabında taşınmazların emlak vergilerinin davacının annesi tapu malikinin gelini, davacının annesi Teyfik kızı Hafıza Okçu tarafından ödendiği görülmektedir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : 3561 Sayılı Kanun Gereği Kayyım Atanması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesiyle; İstanbul İli Fatih İlçesi Kocadede Mahallesi 1370 ada 21 parselde kayıtlı olan taşınmazın imar planına göre park alanı olduğu, bu taşınmazın kamulaştırılması amacıyla encümen kararı alındığı, taşınmaz maliki olarak görünen ... oğlu: ... isimli kişiye davet mektubu gönderilmek istendiği, ancak bu kişinin soyadı ve adresinin olmaması sebebiyle kendisine ulaşılamadığı, taşınmaz malikinin nerede olduğu, sağ olup olmadığı, ölü ise mirasçısı olup olmadığı hususlarının tespit edilemediğini belirterek kayyım tayin edilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; davanın kabulüyle, mahallin en büyük mal memuru ...'...
Bu tür davalarda mülkiyet nakline yol açmamak için tapuda malik görünen kişi ile ismi düzeltilen kişinin aynı şahıs olduğu şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Dava konusu 162, 163, 166 ve 167 parsel sayılı taşınmazların tesciline dayanak tapulama tutanaklarında taşınmazların... kızı ... adına tespit edildiği anlaşılmaktadır. Gerçekten ... mahallesi 19 cilt, 52 hanede ... kızı ... adlı bir kişinin kaydının bulunduğu, bu kişinin... kızı ile aynı kişi olduğu ve mükerrer kayıt olduğundan bahisle baba adının ... olarak bırakılıp... kızı olanın kaydının kapatıldığı bildirildiğine göre ve Savcılığın 19.09.2005 tarihli araştırma sonucunda... kızı ... ile ... kızı ...’nin ayrı kişiler olduğu ve her ikisinin de ölü olduğunun tespit edildiğine göre kayıt maliki ile düzeltilmesi istenen kişinin aynı kişi olduğunun kabulü mümkün değildir....