Temyiz Sebepleri Davacı vekili asıl ve ek karara yönelik temyiz dilekçelerinde özetle; 6102 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesinde bahse konu edilen "Şirkete Özel Denetçi Atanma Talebinin Reddi" konulu talep ile açılan davalarda verilen kararlara karşı istinaf kanun yolunun kapalı ve kesin olduğu malum iken, 6102 sayılı Kanun'un 399 uncu maddesinde düzenlenen "Bağımsız Denetçi Azli ve Yerine Yenisinin Atanması" talepli davalarda verilen kararların kesin olmayıp istinaf kanun yolunun açık olacağını, esasa girilmeden verilen ve başvuruların reddi ile sonuçlanan her iki kararının müvekkili için hak kaybı doğurabileceğini ileri sürerek davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davalı anonim şirket için tayin edilen bağımsız denetçinin görevden alınarak yerine yeni bir bağımsız denetçi atanması talebine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6102 sayılı Kanun'un 399 uncu maddesinin beşinci fıkrası. 3....
ye kayyum atanması amacıyla ilgili mahkemeye başvuru yapmak üzere davacı vekiline bir ay süre tanındığını, davalı şirketi temsil etmesi için, ... Ltd. Şti.'ye kayyum atanmasını talep ve dava etmiştir. Antalya ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin .... sayılı dosyasının ... tarihli ara kararı ile davalı şirketi bu davada temsil etmesi için kayyım atanması konusunda ilgili mahkemeye başvuru yapılması için davacı vekiline 1 ay süre verildiği görülmüştür. Ltd. Şti.'nin Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğü'nden temin edilen kayıtlarının tetkikinden: tek ortaklı limited şirket olduğu ve ... tarihinden itibaren 10 yıl süre ile şirket müdürü ...'ın şirket ünvanı ve kaşesi altında münferiden temsil ve ilzama yetkili olduğu, Antalya ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin ... E sayılı dosyasının tetkikinden; birleşen davada davacının ..., davalının ise ... Ltd....
nin de temsilcisi olduğu, şikayetçinin kendisinin borçlu sıfatı bulunmadığından İİK'nun 134/2. maddesinde sayılan kişilerden olmadığı, borçlu şirket adına temsilcisi olarak talepte bulunma hakkı olduğu ancak borçlu şirketin müşterek imza ile temsil edildiği, diğer şirket temsilcisi ile aralarında husumet bulunduğu anlaşılmıştır.Bu durumda iki ortak arasında husumet bulunduğundan mahkemece, öncelikle şikayetçi ortağa şirkete kayyum tayin ettirmesi ve kayyumun da icazetini sağlaması için süre verilip, verilen süre içinde kayyımın icazeti sağlanmadığı takdirde şikayetin husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, mahkemenin 30.09.2013 günlü temyiz isteminin reddine ilişkin kararının kaldırılmasına, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile (HÜKÜM) fıkrasının beşinci bendinden sonra yeni bend olarak gelmek üzere, "Davacının kendisini vekille temsil ettirmiş olması nedeniyle karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca 1.320,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine" ibaresi yazılmak suretiyle kararın temyiz eden davacı yararına DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 08.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacının, davalı şirkete tedbiren kayyum atanması talebine yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde; 6102 sayılı TTK’nda sermaye şirketlerinde yönetime dışarıdan müdahaleye, yani şirkete mahkemece yönetim kayyumu atanmasına olanak sağlayan açık bir kanun hükmü bulunmamaktadır. Sermaye şirketlerinde kayyım atanması ile ilgili olarak, TTK 'nda bulunan tek madde TTK nun 617. maddesinin üçüncü fıkrası ile yapılan yollama uyarınca 412. maddedir. Burada; genel kurula çağrının yapılması için kayyım atanabileceği düzenlenmiştir. TTK.nun, 636/2 maddesi, limited şirketlerde organ yokluğunu ve bunun sonuçlarını düzenlemiştir. Aynı maddenin 4. fıkrasında fesih davası açıldığında mahkemenin gerekli önlemleri alacağı belirtilmiştir. Bunlar arasında kayyım atanması olduğu da kuşkusuzdur. Diğer taraftan TTK'nun 1. Maddesi gereğince; Türk Ticaret Kanunu,Türk Medenî Kanunu'nun ayrılmaz bir parçasıdır....
ve Boşalan Yönetim Kurulu Üyeliklerine Yeni Yönetim Kurulu Üyelerinin Seçilmesi, Yönetim Kurulu Başkan Vekili atanması, Yeni Yönetim Kurulu Üyelerinin Görev Dağılımı ve Temsil Yetkisinin Görüşülmesi, 5-) Dilek, temenniler ve kapanış....
ve Boşalan Yönetim Kurulu Üyeliklerine Yeni Yönetim Kurulu Üyelerinin Seçilmesi, Yönetim Kurulu Başkan Vekili atanması, Yeni Yönetim Kurulu Üyelerinin Görev Dağılımı ve Temsil Yetkisinin Görüşülmesi, 5-) Dilek, temenniler ve kapanış....
SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 27/03/2017 NUMARASI : 2016/1046 ESAS 2017/479 KARAR DAVA KONUSU : Kayyımlık (Kayyım Atanması) KARAR : Mersin 1.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 27/03/2017 tarih ve 2016/1046 Esas 2017/479 sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davacılar T3 Filiz Demircioğlu'nun istinaf başvurusu ile ilgili yapılan esas incelemesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE : Muris Adalet Demircioğlu'nun 08.08.2016 tarihinde vefat ettiğini, murisin yüksek miktarda banka borçları olduğunu tahmin ettiklerini,bu durumda kendi ve çocukları arasında menfaat çatışması söz konusu olabileceğini ileride sorun yaşanmaması için ve mirasın reddi sırasında yargılamanın daha hızlı sürdürülebilmesi için TC. TC nolu Velican ve TC nolu Ayşe için için kayyım tayini gereği hasıl olduğundan kayyım adayı olarak Mehmet Varat'ın Velican T3 kayyım olarak atanmasına karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : "Davanın H.M.K.'...
Ortak ve şirket yöneticileri arasındaki sorunların şirkete yönetim kayyımı atanmasına gerekçe yapılması olanaksızdır.Davacının, genel kurul kararı ile seçilen müdüre ilişkin genel kurul iptali, müdürün sorumluluğu sebebiyle yöneticinin sorumluluk davası açması imkanı olduğu gibi, bilgi ve belge talebine ilişkin genel kuruldan talepte bulunması ve TTK.nun 614 m. uyarınca bilgi alma ve inceleme haklarını kullanması imkan dahilindedir. Yine özel denetçi tayini isteminde bulunulabilir. Müdürü hasım göstererek TTK.nun 630. m. uyarınca müdürün azli davası açabilir. Ancak şirkete yöneltilen eldeki davada, kötü yönetim iddiası ile kayyım atanması siteminde bulunulamaz. Açıklanan sebeplerle davacının yönetim kayyımı, mümkün olmazsa denetim kayyımı atanması istemleri, yasal şartları oluşmadığından reddedilmiştir....
Davalı şirket, FETÖ/PYD ile irtibat ve iltisakı nedeni ile yönetimine kayyum atanan şirketlerden olup, kayyum atanmasının doğal sonucu, terör örgütü ile irtibatlandırılan şirketin üst yönetiminin değiştirilmesidir. Aynı yöneticiler ile çalışmaya devam etmesi durumunda kayyum atanmasının anlamı kalmayacaktır. Davacı da, davalı şirkette iç denetçi olup, açıklanan nedenle iş sözleşmesinin feshinin geçerli nedene dayandığı anlaşılmaktadır. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin yerleşik kararları da bu yöndedir. Bu hali ile, ilk derece mahkemesince davacının iş sözleşmesinin feshinin geçerli nedene dayandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin, yukarıda açıklanan gerekçeyle dosya kapsamına uygun olduğu görülmektedir....