Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Mal Paylaşımı, Maddi ve Manevi Tazminat Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; * kısmen bozulmasına kısmen onanmasına dair Dairemizin * 21.4.2008 gün ve * 6331-5735 sayılı ilamiyle ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE ve aynı Kanunun değişik 442. maddesi ile 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun 52. maddesi hükmünce takdiren (170.00)'er YTL. para cezasının, Harçlar Kanunu uyarınca (28.90)'ar YTL. ilam harcının karar düzeltme isteyene yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna oybirliğiyle karar verildi. 16.10.2008 (Prş.)...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Mal Paylaşımı #Yukarıda tarihi, numarası, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; Dairenin *30.01.2007 gün ve *10240-783 sayılı ilamiyle*onanmasına karar verilmişti. Sözü geçen Dairemiz kararının düzeltilmesi istenilmekle, evrak okundu, gereği görüşülüp düşünüldü. #Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE ve aynı Kanunun değişik 442. maddesi ile 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun 52. maddesi hükmünce takdiren (160) YTL. para cezasının, harçlar kanunu uyarınca (27.00) YTL. ilam harcının karar düzeltme isteyene yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna oybirliğiyle karar verildi. 19.07.2007 Prş....

      Aile Mahkemesi’nce, TMK'nun 214. maddesinde; mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda boşanmaya, evliliğin iptaline veya hakim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda bu davalarda yetkili olan mahkemelerin, diğer durumlarda davalı eşin yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğu, aynı Kanun’un 214/3. maddesinde ise yetkili mahkemenin davalı eşin yerleşim yeri Mahkemesi’nin görev ve yetkisi dahilinde olduğu, bu kapsamda yetkili mahkemenin Denizli Aile Mahkemesi olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Denizli 2....

        İlk derece mahkemesinin 17/03/2022 gün ve 2022/89 Esas sayılı tensip kararı ile verilen ihtiyati tedbir kararına davalılar vekilinin 28/04/2022 tarihli tedbire itiraz dilekçesinde özetle; HMK uyarınca tedbir kararı verilebilmesi için gerekli şartların oluşmadığını, davacının dilekçesinde belirttiği üzere iş bu davayı açmaya sebep veren durum müvekkili T4 ile arasında görülen boşanma ve mal paylaşımına dair talepler olduğunu, ancak bu dava henüz açılmış bir dava olup daha boşanmanın gerçekleşip gerçekleşmeyeceği de meçhul olmakla davacının bu davaya dayanak talebi boşanma davası kesinleştikten sonra incelenmesi gereken bir talep olduğunu, ancak buna rağmen taraflar dinlenmeden ihtiyati tedbir kararı verildiğini, Boşanma davası ile birlikte açılmış olan mal paylaşımı davasında elde edilmesi muhtemel bir alacak için taraflar dinlenmeksizin tedbir kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, şöyle ki; diğer taraflar arasındaki mal paylaşımı talebi ve katılma/katkı payı alacağı boşanma davası...

        HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/995 KARAR NO : 2021/196 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : BOZKIR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 30/06/2020 NUMARASI : 2019/31 ESAS 2020/207 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma Ve Mal Paylaşımı (Hayata Kast, Pek Kötü Ve Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Boşanma Ve Mal Paylaşımı) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi....

        Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Anlaşmanın bozulması ile anlaşmalı boşanma hükmü bütünüyle geçersiz hale gelir. Bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1- 2) olarak görülmesi gerekir....

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile eşler arasındaki mal rejiminin boşanma davasının açıldığı tarihte sona erdiğine göre kural olarak, açılan boşanma davasının kabulle sonuçlanıp kesinleşmedikçe, mal rejiminin tasfiyesinin yapılamayacağını, bu durum karşısında mal rejimi davalarının ancak açılan boşanma davasının kabulle sonuçlanması ve kesinleşmesinden itibaren zamanaşımı süresi içerisinde açılması mümkün olduğunu, hakkın, açılan boşanma davasının kabulle sonuçlanması ve kesinleşmesiyle doğacağını, boşanma davasının reddi halinde mal rejimi davasının görülebilirlik ön koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle reddine karar verilmesi gerektiğini, bu kapsamda tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Aydın 1....

          Davacı 3.kişi borçlu eşi ile aralarında mal paylaşımı yaptıklarını ileri sürmesine karşın, dosyaya bu yönde bir delil sunmuş değildir. Buna göre, İİK.nun 97/a maddesinin birinci fıkrasının 2.cümlesi gereğince, haczedilen mahcuzları borçlu ile 3.kişinin birlikte elde bulundurdukları, İİK.nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu 3.kişi ile eşi olan borçlu arasında alacaklıdan mal kaçırmaya ve hacizleri önlemeye yönelik danışıklı işlemler yapıldığı, bu nitelikteki işlemlerin alacaklının haklarını etkilemeyeceği açıktır. Davacı tarafından ibraz edilen ve çoğunlukla borcun doğumundan sonraki tarihlere ilişkin olan belgelerin her zaman temini mümkün olup, yasal mülkiyet karinesinin aksinin ispat edildiğinden söz edilemez. O halde, açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında, mahkemece, davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

            Davacı 3.kişi borçlu eşi ile aralarında mal paylaşımı yaptıklarını ileri sürmesine karşın, dosyaya bu yönde bir delil sunmuş değildir. Buna göre, İİK.nun 97/a maddesinin birinci fıkrasının 2.cümlesi gereğince, haczedilen mahcuzları borçlu ile 3.kişinin birlikte elde bulundurdukları, İİK.nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu 3.kişi ile eşi olan borçlu arasında alacaklıdan mal kaçırmaya ve hacizleri önlemeye yönelik danışıklı işlemler yapıldığı, bu nitelikteki işlemlerin alacaklının haklarını etkilemeyeceği açıktır. Davacı tarafından ibraz edilen ve çoğunlukla borcun doğumundan sonraki tarihlere ilişkin olan belgelerin her zaman temini mümkün olup, yasal mülkiyet karinesinin aksinin ispat edildiğinden söz edilemez. O halde, açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında, mahkemece, davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

              Taraflar arasında Norveç'te görülen davaya ilişkin karar incelendiğinde, tarafların 20/02/2009 tarihinde mal paylaşımı sözleşmesi imzaladıkları, aradan geçen sürede sözleşmenin ilk üç maddesinin uygulandığı, davacının mal paylaşımından edindiği envanterin bir çoğunu sattığı, bu şekilde 50- 60.000 Kron değerinde para-mal aldığı, akabinde bu sözleşmenin iptali için davacının yabancı mahkemede açtığı davada yapılan yargılamada tarafların Norveç'te bulunan paylaşıma konu mal varlığının değerinin 1.300.00 Kron olduğunun belirlendiği ve davacının daha önce bu mal varlığından edindiği 50- 60.000 kron para da dikkate alınarak davacıya buna ek olarak 500.000 Kron ödenmesinin kararlaştırıldığı yani tarafların Norveç'teki mal varlığı değeri olan 1.300.00 Kron taraflar arasında paylaştırıldığı görülmüştür....

              UYAP Entegrasyonu