Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

CEVAP 1.Davalı-davacı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, davacı erkekten boşandıktan sonra tekrardan evlendiğini, evlilik dışı birliktelik yaşamadığını, annelik vazifelerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, kişisel ilişkinin kaldırılması ya da azaltılmasını gerektirecek somut bir delilin mevcut olmadığını, davacı erkeğin ortak çocukla kurulacak kişisel ilişkiye engel olduğunu, tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, ortak çocuğun velâyetinin davacı erkekten korktuğu için vermek durumunda kaldığını iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2.Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, boşanma kararı gereği ortak çocuğun velâyetinin babaya verildiğini ve anne ile kişisel ilişki kurulduğunu, ancak davacı erkeğin, ortak çocukla anne arasında kurulacak kişisel ilişkiye engel olduğunu, protokol hükümlerinin ihlal edildiğini, bu durumun...

    ÇOCUKLA KİŞİSEL İLİŞKİ KURULMASIHISIMLARIN KİŞİSEL İLİŞKİ KURMA HAKKI 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 182 ] 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 325 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Olağanüstü haller mevcutsa, çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde, çocuk ile kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı diğer kişilere ve özellikle hısımlarına da tanınabilir (TMK. md. 325/1). Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle, sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur (TMK. md. 182/2). Küçük Sıla, 1999 doğumludur. Annesi ve babası boşanmışlardır, boşanma kararı ile velayeti annesine verilmiştir. Karar 10.12.2002 tarihinde kesinleşmiş, çocuğun babası 15.2.2003 tarihinde ölmüştür. Davacılar, çocuğun babaannesi ve dedesidir....

      DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma - Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından; kusur belirlemesi, reddedilen tazminatlar, nafakaların miktarı ile ortak çocukla kurulan kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-karşı davalı kadın ile davalı-karşı davacı erkek tarafından açılan karşılıklı boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda İzmir 13. Aile Mahkemesinin 2015/666 esas, 2016/701 sayılı kararı ile tarafların eşit kusuru ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verdikleri, gelinen aşamada birliğin devamının, katlanılması taraflardan beklenilmeyecek derecede olanaksız hale geldiği belirtilerek Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesi uyarınca karşılıklı boşanma davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir....

        Evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine ilişkin kararların taraflar arasında teknik anlamda kesin hüküm oluşturmamasına , değişen şartlara göre istek halinde her zaman yeniden düzenlenmesinin mümkün bulunmasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayeti boşanma kararı ile davalı anneye bırakılan 2005 doğumlu müşterek çocuk .... ile davacı baba arasında boşanma kararı ile düzenlenen kişisel ilişki, davacının talebi üzerine, tarafların ayrı yerlerde yaşamaları da dikkate alınarak yeniden düzenlenmiş ise de tesis edilen kişisel ilişki babalık duygularını tatmine elverişli olmayıp yetersizdir. Davalı ile çocuğun.....davacının ise ....oturdukları da dikkate alınarak, ayda bir kez ve dini bayramlarda da yatılı olacak şekilde kişisel ilişki tesisi çocuğun menfaatine uygun olur....

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm velayet ve kişisel ilişki süresi yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayeti anneye bırakılan çocukla babası arasında düzenlenen kişisel ilişki babalık duygularını tatmine elverişli değildir. Hafta sonları ve dini bayramlarda baba yanında yatılı kalacak şekilde düzenleme yapılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. Ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....

            Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğinden koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir.Kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun yüksek yararı, yaşı, anne ve babalık duygusunun tatmini ve infaz edilebilir nitelikte olması hususları birlikte değerlendirilerek çocuğun kişisel gelişimine en uygun düzenleme tercih edilmelidir....

            HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle, A-) Davalı erkek vekilinin, asıl ve birleşen davanın kabul edilmiş olmasına, velayete, tedbir ve iştirak nafakasına, yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik istinaf taleplerinin HMK'nın 353/1- b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, B-) Davalı erkek vekilinin, kusur belirlemesine yönelik istinaf talebinin HMK'nın 353/1- b-2 maddesi uyarınca KISMEN KABULÜ ile; Boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı kadının AĞIR KUSURLU, davalı erkeğin ise HAFİF KUSURLU olduğunun TESPİTİNE, C-) Davalı erkek vekilinin, çocukla baba arasında kurulmuş olan kişisel ilişkinin süresine yönelik istinaf talebinin HMK'nın 353/1- b-2 maddesi uyarınca KISMEN KABULÜ ile; İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının asıl davada ve birleşen davada çocukla baba arasında kurulmuş olan kişisel ilişkiye yönelik olan "B" bentlerinin KALDIRILARAK, bu bentlerin yerine YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, BUNA GÖRE; -Asıl davada ve birleşen davada çocukla baba arasında kurulmuş olan kişisel...

            İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların Foça Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) 2018/7 Esas ve 2018/59 Karar sayılı ilamı ile 04.05.2018 tarihinde boşandığı, boşanma kararı ile müşterek çocuk 26.11.2007 doğumlu İrem'ın velâyetinin davalı babaya verildiği, davacı anne ile çocuk İrem arasında; yarıyıl tatili, dini bayramlarda ve Temmuz ayında kişisel ilişki kurulduğu, dinlenen davacı tanıklarının beyanların bir kısmı duyuma dayalı olup, bir kısım beyanlardan anlaşılacağı üzere boşanmadan sonra süreçte davacının bir süre çocukla telefon yoluyla iletişim kurduğu, davalı telefonu değiştirince davacının davalının annesi vasıtasıyla bir süre kişisel ilişki kurduğu, 2019 yılından beri davacının çocukla kişisel ilişki kurmadığı, icra yoluna da başvurmadığı, dinlenen davalı tanıklarının beyanların bir kısmı duyuma dayalı olup bir kısım beyanlardan anlaşılacağı üzere, davacı kadının boşandıktan sonra çocuğa...

              DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen hüküm, duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhkameleri Kanununa 31.3.2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 30. maddesiyle ilave edilen Geçici 3. madde hükmü uyarınca, uygulanması gereken 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. Maddesinde; çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin verilen kararların Yargıtay’da duruşmalı inceleneceğine ilişkin hüküm bulunmadığından duruşma isteğinin reddine, evrak üzerinde inceleme yapılmasına karar verildi....

                Somut olayda; Davacı ve davalı tanıklarının dinlendiği, davacı ve davalı ile görüşülmek suretiyle sosyal inceleme raporlarının alındığı, tarafların daha önceden anlaşmalı olarak boşandıkları, boşanma kararıyla müşterek çocuğun velayetinin davacı annesine verilmesine, davalı baba ile müşterek çocuk arasında ise protokol gereğince kişisel ilişki kurulmasına karar verildiği, iştirak nafakası talebi olmadığından bu hususta karar verilmediği görülmüştür. Müşterek çocuğun kreşe gittiği, kreş eğitiminden sonra da ilkokula başlayacağından boşanma kararıyla belirlenen kişisel ilişki günlerinin sürdürülebilir olmadığı, bu sebeple mahkemece kişisel ilişki günlerinin değiştirilmesinde isabetsizlik yoktur....

                UYAP Entegrasyonu