Zina, mutlak boşanma sebebidir. Sebebin gerçekleşmesi halinde bu olayın evlilik birliğini temelinden sarsıp sarsmadığı artık araştırılmaz, bu halde birlik temelinden sarsılmış sayılır. Bu hadise aynı zamanda Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesinde yer alan genel boşanma sebebi de oluşturur. Davacı, bu iki hukuki sebepten sadece birine dayanabileceği gibi, aynı davada bunların ikisine birlikte de dayanabilir. Ya da önceliği özel boşanma sebebine vererek kademeli istek de bulunabilir. Her iki hukuki sebebe birlikte dayanılmış ise, zinanın ispatlanması halinde, bu sebeple boşanma kararı verilmesi gerekir. Böyle bir durumda artık genel boşanma sebebinin şartlarının gerçekleşip gerçekleşemediğine bakılmaz ve bununla ilgili ayrıca bir hüküm oluşturulması da gerekmez. Toplanan delillerden, davalının bir başka kadınla imam nikahlı olarak birlikte yaşadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece de kocanın bir başka kadınla ilişkisinin olduğu, karı koca gibi birlikte yaşadığı sabit kabul edilmiştir....
Mahkemece; boşanma kararının temyiz edilmediği, bu nedenle fer’ilere ilişkin takip başlatılmasında aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş olup hüküm borçlu vekilince temyiz edilmiştir. HUMK'nun 443/4. (HMK'nun 367/2.) maddesi gereğince aile ve şahsın hukuku ile ilgili hükümler kesinleşmedikçe takibe konu edilemez. Ayrıca, boşanma kararının "eklentisi" olan tazminatlar da aynı kurala tabi olup, icra takibine konu edilebilmesi için boşanma hükmünün kesinleşmesi gerekir. Bir başka anlatımla boşanma hükmü kesinleşmiş ise eklentilerin (Yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat vs.) infaz edilmesi için eklentiler yönünden kararın kesinleşmesi gerekmez. İcra takip dosyası ve icra yargılama dosyası içeriğinde bulunan bilgi ve belgelerden boşanma hükmünün temyiz kapsamında olup olmadığı bu nedenle takip tarihi itibarı ile boşanma yönünden hükmün kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma ve Ziynet Eşyası Alacağı Taraflar arasındaki "boşanma" ve "karşı boşanma" davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-karşı davalı (...) tarafından, her iki boşanma davası, boşanmanın fer'ileri ve diğer tarafın ziynetlere ilişkin talebinin reddi sebebiyle tayin edilen vekalet ücreti yönünden; davalı-karşı davacı (...) tarafından ise, lehine hükmedilen manevi tazminatın ve nafakaların miktarları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Mahkemece, davacı "ağır kusurlu" kabul edilerek boşanma davası reddedilmiştir....
İstinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince, daha önce kadın tarafından açılan ve feragat edilen anlaşmalı boşanma davasından sonra davacı erkekten kaynaklı yeni bir olay olmadığı, boşanmaya neden olan olaylarda davalı kadının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle kararın gerekçesinin düzeltilmesine, davacı erkek yararına 4.000 TL maddi tazminata karar verilmiştir. Feragat edilen dava münhasıran TMK'nın 166/3. maddesine dayalı olarak açılmışsa, anlaşmalı boşanma davasından feragat, dava tarihinden önceki olayların affedildiği sonucunu doğurmaz. O halde, taraflardan biri feragatle sonuçlanan anlaşmalı boşanma davasının dava tarihinden önceki vakıalara dayanarak herhangi bir boşanma sebebine dayalı olarak boşanma davası açabilir. Açılan davada anlaşmalı boşanma davasının dava tarihinden önceki vakıaların da kusur belirlemesinde dikkate alınması gerekir....
Mahkemece, tarafların boşanmalarına ilişkin dosyada mahkemeye sunulan ve mahkemece hükme esas alınan anlaşmada, “eşyaların taraflarca paylaşıldığının, boşanma ile ilgili olarak tarafların birbirlerinden maddi ve manevi hiçbir tazminat talep etmeyeceklerinin” belirtildiği, boşanma sırasında bu anlaşmaya göre eşya hususunda talebi olmayan davacının sonradan değer artış payı alacağı davası açamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar Salihli 2.Asliye (Aile Mahkemesi sıfatıyla) Hukuk Mahkemesinin boşanma davasının taraflar arasında düzenlenen boşanma anlaşması dikkate alınarak TMK.nun 166/3. maddesi gereğince kabulüne ilişkin 3.7.2007 tarih 2007/379 Esas 2007/365 Karar sayılı hükmünün 3.7.2007 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır....
davacı-davalı kadının "09.09.1997 tarihli boşanma kararından sonra 15 yıl süre ile davalı-davacı erkek ile birlikte yaşadıktan sonra boşanma kararını tebliğe çıkartması nedeniyle davalı-davacı erkek ile birlikte yaşamak istemediği, iyi niyetli olmadığı" vakıası kusur olarak yüklenmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın TMK 166/1 maddesi uyarınca evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine ve özel boşanma sebeplerinden zina hukuki sebebine (TMK m. 161) dayanarak boşanma isteminde bulunmuş, mahkemece davacı kadının zinaya dayalı boşanma davasının TMK 161. maddesinde belirtilen dava sebebinin öğrenilmesinden başlayarak 6 ay içerisinde açılmadığı, kadının açıkça zina sebebine dayanmadığı gibi zinanın kanıtlanamadığından bahisle reddine; erkeğin kadının güven duygusunu sarsacak bir şekilde başka bir kadınla dost hayatı yaşamış olması gerekçesiyle TMK 166/1 maddesi uyarınca evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, 18.12.2014 tarihli ilk kararda davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, taraflarca temyiz edilen hüküm Dairemizin 10.10.2016 tarihli ilamı ile "davalı-karşı davacı kadının karşı boşanma davası hakkında hüküm kurulmadığı" gerekçesiyle tüm yönlerden bozulmuş, bozma sebebine göre yeniden hüküm kurulması zorunlu hale gelen davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davası ve boşanmanın fer'ilerine yönelik temyiz itirazları ise incelenmemiştir. Mahkemece bozmaya uyularak verilen 16.02.2017 tarihli ikinci kararda ise, davacı-karşı davalı erkeğin davasında verilen boşanma hükmünün kesinleştiği belirtilerek boşanma konusunda karar verilmesine yer olmadığına, davalı-karşı davacı kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve davalı-karşı davacı kadın yararına manevi tazminata (TMK m. 174/2) karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından tamamı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi uyarınca boşanmışlar, hüküm davacı-karşı davalı tarafça temyiz edilmiştir. Anlaşmalı boşanma yönünden oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmelerini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-karşı davalı kadın tarafından 08.02.2013 tarihinde "evlilik birliğinin temelinden sarsılması" sebebine dayanılarak açılan boşanma davasına karşı, davalı-karşı davacı erkek tarafından da, eşine karşı aynı hukuki sebeple 08.03.2013 tarihinde "karşı boşanma" davası açılmış; davacı-karşı davalı kadının daha sonra 06.02.2014 tarihinde bağımsız olarak açtığı "zina" (TMK. md.161) sebebine dayanan ... 3. Aile mahkemesinin 2014/113 esas 2014/85 karar sayılı boşanma davası, bu dosya ile birleştirilmiştir. Mahkemece, dava ve karşı dava hakkında hüküm kurulduğu halde, kadın tarafından açılan "zina" sebebine dayalı birleştirilen boşanma davası hakkında herhangi bir hüküm tesis edilmemiştir. Davalar birleştirilerek görülmüş olsa dahi, her dava bağımsız niteliklerini korurlar ve birleştirilen davaların her biri hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekir....